Eline, beline, diline hâkim ol!

Hacý Bektaþ-ý Veli’ye isnat edilen bu vecize, insan olmanýn gereðini özetlemektedir.

Malum insan-ý kâmil olmak için Hacý Bektaþ-ý Velinin zikrettiði 4 kapý (þeriat, tarikat, marifet, hakikat)ve 40 makam vardýr.

Bu Kýrk makamýn hepsine “þeriat” kapýsýndan girilir. Þeriata uymayan hepsinden mahrum kalýr. Diðer kapýlara ve makamlara çýkmak þeriata uymaya baðlýdýr. Þeriattan kýl kadar ayrýlanýn tarikattan, marifetten ve hakikatten hiçbir nasibi yoktur.

Þeriat kýsaca dini hükümlerin tamamýdýr. Hiç kimse þeriatýn hükümlerinden muaf deðildir. Âlim de olsa, þeyh de olsa, en yüksek mevkii iþgal eden yönetici de olsa þeriat ahkâmýna uymak zorundadýr.

Bunlardan biri de nikâhsýz cinsel iliþkinin ve reþit bir erkeðin mahrem bir kadýnla kapalý mekânda baþ baþa kalmasýný(halvet)nýn caiz olmadýðý hükmüdür.

EN GÜZEL ÖRNEK

En güzel örnek Peygamberimizdir.

Kadýn erkek iliþkilerinde yanlýþ anlamalara bile meydan vermeyecek derecede dikkatlidir. Yani bizim de dikkatli olmamýzý öðütler.

Peygamberimiz mescitte itikafta iken zevcelerinden Safiyye validemiz yanýna gitmiþ, konuþmuþ ayrýlýrken de yolcu etmek için Efendimiz onunla birlikte yürümüþ. O sýrada Ensar’dan iki sahabi gelmiþ selam verip ayrýlmýþlar. Efendimiz yanlýþ anlaþýlmaya mahal býrakmamak için arkalarýndan yüksek sesle “Bu (hanýmým)Safiyye’dir” buyurmuþ; sahabiler, “Ya Resullalah! Biz senin hakkýnda hayýrdan baþka bir zanda bulunmayýz.’ diyerek cevap vermiþler; Efendimiz, ‘Þeytan insanoðlunun damarlarýnda dolaþýr. Size musallat olmasýndan korktum.” buyurmuþtur.

Hem hanýmý, hem halvet deðil halka açýk mescit, üstelik peygamber ama buna raðmen yanlýþ anlaþýlmasýn diye ikaz!

Edeb budur, ahlak budur!

Peygamber böyle titiz davranýrken þeyh olduðunu iddia eden biri hem halvet olacak hem de cinsel istismarda, bulunacak biz de onu kabul edeceðiz öyle mi?

Asla.

ARZULARININ KULU

Mahrem bir kadýnla halvet olan adam þeri sýnýrlarý çiðnemiþ ve arzularýna esir olmuþ demektir.

Furkan Suresi 43. ayette bu tipleri arzularýný (hevasýný) ilah edinenler olarak tarif etmektedir.

Ýmam Gazali de bu ayeti zikrederek: “Arzularýna tabi olan Allah’ýn deðil arzularýnýn kuludur.” diyor.

Efendimiz bir hadisinde, “Nice âbitler vardýr ki cahildir ve nice âlimler vardýr ki fâcirdir(günahkardýr).Cahil âbitlerden ve fâcir âlimlerden sakýnýnýz.” buyuruyor.

MUZIR ÞAHSÝYET

Ýmdi bu kýsa giriþten sonra 12 yaþýnda bir kýz çocuðuna cinsel istismarda bulunan þahýs hakkýnda kararý siz verin.

Bir Müslümanýn asla tevessül edemeyeceði bu ahlaksýzlýðý kendine þeyh diyen bir adamýn irtikap etmesinin anlamý açýktýr.

Bu adam Allah’ýn deðil arzularýnýn kulu olmuþtur. Âbit de olsa âlim de olsa uzak durulmasý gereken muzýr bir tiptir.

Tabii bu muzýr tipler sadece kendilerine zarar vermiyorlar, mensup olduklarý dergâha da zarar veriyorlar.

Aslýnda en büyük zararý da bir bütün olarak Ýslam ahlakýný konu edinen tasavvuf kurumuna ve doðrudan Ýslam dinine veriyorlar.

Tasavvufun özü iyi ahlaklý Müslüman yetiþtirmektir.

Unutulmamalýdýr ki, hemen herkesin sahiplendiði Ahmed Yesevi, Mevlana, Hacý Bektaþ, Yunus Emre ve daha niceleri tarikat ehlidir.

Tarikatlarýn hedefi de insan-ý kâmil yetiþtirmektir.

KONTROL ÞART

Ülkemizde tarikatlar yasaklanýnca yer altýna indiler, kontrolsüz hale geldiler.

Kimileri safiyetini muhafaza edip misyonunu devam ettirdi. Hakikaten güzel insanlar yetiþtirdiler/yetiþtiriyorlar.

Kimileri de safiyetini kaybetti, cahillerin elinde kaldý. Ýslam ahlakýna yakýþmayan yollara saptýlar. Rant devþirir oldular. Kimi ahlaksýzlýklara kaynaklýk ettiler. Tarikat mefhumuna da tasavvuf mefhumuna da hatta doðrudan Ýslam dinine de zarar verdiler/veriyorlar.

Tarikat ve cemaatlerin kontrol altýna alýnmasýnýn gereðine daha önce bu sütunda temas etmiþtim. Diyanet bünyesinde mi olur yoksa RTÜK gibi bir kurum mu olur orasýný tartýþmak gerekir. Ama mutlak surette kontrol altýna alýnmalýdýr.

Yoksa bu gidiþle þeyh kýlýklý daha çok muzýr insanlar görürüz.

Bu da kesinlikle Ýslam’ýn kusuru deðildir, sistemin kusurudur!