Elinin kanýyla öykü yazmak

HDP eski eþ baþkaný Selahattin Demirtaþ, cezaevinde ikinci öykü kitabýný yazdý: “Devran...”

Öykücülüðünde “aþama” kaydetti mi bilmiyorum ama yine cezaevinde kaleme aldýðý ilk öykü kitabý “Seher”, öykü sanatý adýna umut vermiyordu. 

Ýlerleme kaydetmiþ olmasýný temenni ederim. 

Devran’ý okumadýðým için bir þey diyemeyeceðim... “Seher”deki öyküler fena halde “ataerkil”di ve “kadýn”a feodal alýþkanlýklarla bakýyordu. Daha doðrusu, “Seher”de yer alan öyküler, kadýna farklý bir bakýþ yönelttiði söylenen bir HDP’liye yakýþmýyordu. “Devran”da bu hatasýný tamir etmiþ olmasýný dileriz. 

Demirtaþ sadece öyküyle iþtigal etmiyor. 

Þiir de yazýyor. 

Bakalým “roman”ý da deneyecek mi? 

Daha önce, bir gazete haberinden yola çýkarak, þiirini (“Bulaþýcý Cesaret” baþlýklý þiirini) bu köþede deðerlendirmiþtim... 

Haber, HDP sever bazý gazetelerde “Selahattin Demirtaþ’ýn cezaevinde yazdýðý ‘Bulaþýcý Cesaret’ adlý þiiri yasaklandý...” baþlýðýyla yayýnlanmýþtý.  

Bir “yasaklama” söz konusu deðildi ama matbuatýn bir kesimi, hazýr “yaratýlmýþ” maðdurun maðduriyetine bir yenisini daha ekleme gayreti içindeydi. 

Demirtaþ’ýn þiirine gelince... 

Bu ifadeyi kullanabilmemiz için, yani “Demirtaþ’ýn þiiri” diye bir baþlangýç cümlesi kurabilmemiz için, önce ortada bir “þiir” bulunmasý gerekiyor. 

Ýnternet siteleri, “HDP Eþ Baþkaný Demirtaþ cezaevinde þiire baþladý. Ýþte ilk þiiri...” diye bir haber geçince, merakla ne yazdýðýna baktým. 

Burada bir þiir tartýþmasý yapmýyoruz elbette ama bugüne kadar okuduðum/okuyabileceðim en kötü þiir... Posta gazetesinde, amatörlerin þiir köþesinde benzerlerine sýkça rastlayacaðýnýz türden, sadece bir duygu durumunu yansýtan, bunu da kliþe ifadelerle yapan ama asla þiir olmayan bir þiir. 

Bir ara, Aydýn Doðan’ýn himayesinde baðlama çalýyordu... Eh, fena da deðildi. 

Dediklerine göre, ilk gençlik yýllarýnda kaset çýkarmak, yani ses sanatçýsý olmak istermiþ. 

Bir ara “resim”e heves sarmýþ. 

Politikacý oldu. 

Demek ki içinde bir “sanat ateþi” varmýþ. 

Baðlamayla olmuyorsa, mýsralarla olabilirdi. Hem “mahpusluk” gibi, þiiri besleyen bir sanatý icra ediyordu. Neden olmasýn? 

Elbette olurdu ama olmamýþ. 

Demirtaþ’ýn bilgisi, birikimi, kavrayýþý ve þiire yüklediði anlam, ondan þair çýkmayacaðýnýn iþaretleriyle dolu. Olmaz da... 

HDP sever gazetelerin “yasaklandý” iddiasýna gelince... 

Gerçek sonradan ortaya çýktý: 

Þiirin kendisi deðil de, üzerinde Selahattin Demirtaþ’ýn þiirinin bulunduðu “pankart” yasaklanmýþ. Pankartta ayrýca ne türden resimler ve sloganlar bulunduðu malum... 

Demirtaþ, þiirinin bir yerinde, “gül açmasýn diyecekler” diyor. 

Kalbi insan sevgisiyle “gürp gürp” atan ve gülüþü soldurulmuþ insanlara aðýtlar yakan Demirtaþ, 52 insanýmýzýn katledilmesiyle sonuçlanan “Kobani provokasyonu”nun baþ mimarýdýr. Baþta Yasin Börü olmak üzere, 52 insanýmýzýn gülüþünü soldurmuþtur. Eline kan bulaþmýþ bir þair ve öykücüdür. 

Þiirin bir baþka yerinde, “suçsa, suç kardeþim” diyor. 

Böyle diyerek yýrtamayacaktýr elbette. “Gülüþünü soldurduðu” insanlardan dolayý hesap verecektir. 

Bir þey daha: 

Ben de olsam o þiiri yasaklardým. 

Hayýr, Demirtaþ’ýn kaleminden çýktýðý için deðil. 

Kötü yazýldýðý ve “þiire hakaret” olduðu için.