Ellen Burstyn iyi olmak zorunda değil!

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Amerikan sinemasının oyunculuk alanındaki bütün ödüllerini kazanmış olan Ellen Burstyn’i ağırladık. Francis Ford Coppola’nın “Alice Burada Yaşamıyor / Alice Does Not Live Here Anymore” adlı filmiyle 1975 yılında En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar kazanan Burstyn’in toplam altı Akademi Ödülü adaylığı bulunuyor. Açılış töreninde Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan Burstyn 12 Ekim Pazar günü de bir ustalık dersi verdi. Hakiki bir ustalık dersiydi...

Lee Strasberg’in Actor’s Studio’sundan yetişen ve bu ünlü eğitim kurumunda ders veren Burstyn, oyunculuk sanatının kendisindeki spiritüel karşılığını anlattı. Ki “oyunculuk benim için içsel bir süreçtir” deyip de bunu izleyiciyle paylaşabilmek başlı başına bir mesele. Bir gün Michigan’daki evini terk edip, bir Greyhound otobüse atlayıp hayata atılan genç kadın yeteneğini keşfettikten sonra onunla çiğ çiğ oyunculuk yapmak istememiş. New York’a gidip meşhur ‘metot’u öğrenmiş...

“Lee Strasberg bendeki beni çıkardığı zaman dehşete düştüm” diyor... Burstyn’e göre yüzeysel oyunculuk yapmak da mümkün, hatta bu şekilde tanınıp para da kazanabilir bir oyuncu... Ama o içten gelen bir oyunculuğu tercih ediyor: “Eğer rol yaptığımı hissedersem dururum, doğal, sahici, hakiki olmalıyım” . Burstyn’e göre bir oyuncu her daim dengede olmalı. Bir kefeye alçakgönüllülüğü bir kefeye kendine güveni koymalı. İkisi de ağır basmamalı.

Antalya’daki derste Ellen Burstyn ile izleyici arasında moderatörlük yapma onuru bana aitti. Gelin görün ki tam dersten önce bir şiir okumak istediğini söyledi! Onunla aynı tonda okumamı rica etti. Ne haddime düşmüş onunla aynı güzellikte şiir okumak kaldı ki bir de tercüme edeceğim! Telefonda google’ladım şiiri ve en azından dizeler gözümün önündeyken bir şeyler çeviriverdim. Rezil ettiğim şiiri burada biraz daha az rezil ederek çevireceğim. Günün anlam ve önemine denk düşmesi, kötü niyetli meslektaşlarımızın deyişiyle “kapak olması”  benim marifetim değil! Mary Oliver, Ellen Burstyn’in en sevdiği şairlerden biriymiş. Wild Geese / Yaban Kazları de en sevdiği şiirlerden biri...

İyi olmak zorunda değilsin / Tövbe edip dizlerinin üzerinde / Çölde yüz mil sürünmek zorunda değilsin / Bedenindeki uysal hayvanın sevmek istediği şeyi sevmesine / İzin ver yeter. / Bana umutsuzluğunu anlat, seninkini, ben de benimkini anlatayım / Bir yandan dünya dönerken. / Bir yandan güneş ve yağmurun berrak çakıltaşları / Manzaranın içinde gezinirken, / Çayırların ve derin ağaçların, / Dağların ve nehirlerin üzerinde. / Bu arada yaban kazları masmavi göğün yüksekliğinde / Eve dönüyor yine. / Her kim isen, ne kadar yalnız isen, / Dünya kendini senin hayalgücüne armağan eder, / Seni yaban kazları gibi çağırır, hoyrat ve heyecanlı, / Yine yeniden şeylerin ailesi içindeki / Yerini bildirerek.

Ellen Burstyn “İyi olmak zorunda değilsin”in, “bedenindeki uysal hayvan”ın, “dünyanın kendini hayalgücüne armağan etmesinin” anlamını öyle güzel açıkladı ki o müthiş hayat deneyimiyle!

Siz bu yazıyı okurken o Konya ve Kapadokya’yı geziyor olacak. Kapadokya çok cazip bir turizm merkezi ama Konya’yı seçmesinin nedeni eserlerini çok sevdiği Mevlana’yı ziyaret etmek. Pir Vilayat Inayat Khan’ın öğrencisi olan Burstyn, onun Kuzey Amerika Sufi tarikatına mensup olduğunu da bu vesileyle öğrendik. Açılış töreninde “40 yıldır Türkiye’ye gelmenin hayalini kuruyordum” diyen Burstyn bu hayalini gerçekleştiriyor şimdi...