Türkiye konusunda bana öteden beri üzüntü, hattâ hüzün veren hususlardan biri, emperyal mekanizmalarýmýzýn dumûra uðramýþ olmasýdýr. Oysa, hani þu cýlký çýkmýþ Evren zorbasý tarafýndan cýlký çýkarýlmýþ “millî birlik ve berâberliðimiz” gibi emperyal mekanizmalarýmýza da bugün her zamankinden fazla ihtiyâcýmýz var.
Bunlarýn baþýnda ise emperyal düþünme yeteneði ve alýþkanlýðý gelir. Emperyal bir tarz sâhibi olmak ise ille yedi iklim dört diyâra ordular salmak anlamýna gelmez. Olaylarý, en yakýndakiler baþda gelmek üzere geniþ zâviyeden izlemek ve deðerlendirmek anlamýna gelir.
Bizler maalesef kendi içimizle öylesine meþgûlüz ki deðil geniþ çevre, burnumuzun dibindeki geliþmeleri dahî izlemekden âciziz.
Yâni Ulu Önder ve muâqibleri bizleri ulus-devlet yapacaðýz diye beynimizi öyle bir rendelemiþler ki ayýbdýr söylemesi târihimizi âdetâ 19 Mayýs 1919’dan baþlatýyor ve gerisini yok farzediyoruz. Bunun yanýsýra “binlerce yýllýk târihimizle” övünmek çeliþkisi de yanýmýza kâr kalýyor.
Ne þiþin ne yerlerde sürün!
Bir de eðer dünyâya þehir kurmayý biz öðrettiysek kendimiz neden çadýrlarda oturmuþuz onu îzâh et!
Haydi bu uzun menzilli meseleleri boþverelim ama bakýnýz üç gündür sýnýr komþumuz Ýran’da fevkalâde önemli geliþmeler oluyor. Ýran (þimdilik!) altý aylýðýna nükleer çalýþmalar yapmakdan vazgeçdi, resmî deyiþle bu çalýþmaya muvakkaten ara verdi.
Yanlýþ anlaþýlmasýn; ben Hâriciyemizin bu ve benzeri geliþmelerle yakýndan ilgilendiðine emînim. Benim derdim halk ve kamuoyu olarak bizlerle. Evet, büyük gazetelerimiz haberi birinci sayfadan görmüþler görmesine ama kaçar santim ve sayfalarýn neresinde. Çünki mizanpaj teknikleriyle birinci sayfa haberlerini bile görünmez kýlabilirsiniz. Ben gerçi bunda kat’iyyen bir maksad olmadýðýndan da emînim ama Allah rýzâsý için dershânelerin (BELKÝ) kapatýlacak olmasý, Ýran ile ABD’nin, üstelik 35 yýllýk bir “telsizsusmasý”ndan sonra ilk defâ böylesine hayâtî bir konuda ve Türkiye sâdece kenardan aval aval bakarken bir anlaþma imzâlamasý Pirelli’nin bilmemkaçýncý yýl galasýnda bacak gösteren dilberlerden yâhut daha metni bile kaleme alýnmamýþ bir af yasasý teklîfinden veyâ Avustralya açýklarýnda balýkçý aðýna takýlan Nazi denizaltýsýndan daha mý önemli?
Eðer öyledir deniliyorsa ben bu satýrlarý zâten boþuna yazmýþým demekdir; keenlemyekûn addedebilirsiniz.
Þunu bence aslâ unutmamalýyýz:
Siz kendinize hangi gözle bakýyorsanýz baþkalarý da size ergeç o gözle bakar!
Bu arada herþey olup bitdikden sonra Dýþiþleri Bakanýmýz Sayýn Davutoðlu da lafa karýþýp Türkiye’nin bundan memnûniyet duyduðunu belirtmiþ.
Eksik olmasýn!
Gönül isterdi ki bu mutâbakat metni Ýstanbul’da ve Türkiye’nin inisiyatifi sonucu gerçekleþmiþ bir müzâkere biterken imzâlansýn ve Sayýn Davutoðlu da memnûniyetini bu toplantýyý düzenleyen ve konuyla direkt ilgili taraf olarak alkýþlasýn!
Alain Leroix’nýn bir kitabý vardý; neydi yâhu adý?
Hah, buldum: “Elvedâ Osmanlý!”