Sýk rastlanmayacak çok ilginç bir ilk yarý oldu... Önce Emenike, hemen ardýndan Beþiktaþ yedek kulübesiyle ilgili yaþananlar olmasa, maç hiçbir özellik taþýmayan bir atmosferde; anlamsýz, heyecansýz ve kalitesiz sürüp gidiyordu. Tolga’nin sakatlanýp çýkmasý ve genç Güray’ýn kaleye geçmesi de, ayrý bir ilginçlikti...
Ama özellikle Emenike olayýna ayrý bir parantez açmak gerekiyor. Tribünlerde Musa Sow’un sahaya istenmesi ve kendisinin protesto edilmesi üzerine, dünya futbolunde eþine az rastlanan “Çýlgýna dönüþ” anlarý yaþandý. Ýsmail Kartal’ýn (Futbolcusunun yaþadýklarý ve yaptýklarý karþýsýnda) onu oyunda tutmasý; riskli ama doðru bir karardý. Onu tekrar maça sokup devre arasýnda oyundan almasý; önemli bir hocalýk ve olgunluk sýnavýydý.
Ama Emre’nin arka arkaya o malum Ýngilizce küfürle, Biliç’e karþý terbiyesizliði; bu yöndeki çirkin kariyerinin ve kalitesinin bir kez daha ortaya çýkýþýydý. Türkiye bu adamý nasýl oluyor da bir türlü adam edemiyor. Hayret!
***
Maç, dediðim gibi kendi halinde sürüp gidiyordu. F.Bahçe rakibi karþýsýnda baskýndý ama baskýlý deðildi... Bu iki taným arasýnda fark var... F.Bahçe; sahayý, maçý ve rakibini denetim altýnda tuturak, daha çok top kullanarak, daha iyi paslaþarak oynuyordu. Baskýn olan taraftý... Ama “Tehlikeli pozisyon” üretmede sayýca çok kýsýr kaldýðý için, baskýlý deðildi.
Beþiktaþ ise; baþýna geleceklerden çekinen takýmlarýn duraðanlýð ve içine kapanýklýðý altýndaydý. Adeta yok hükmündeydi. Beþiktaþ’ý hiç bu kadar pasif görmemiþtim.
***
Siyah-beyazlýlar ikinci yarýda kendine gelmesi ve cesaretini toplamasý, mücadeleyi keyifle izlenme koþullarýna kavuþturdu. Ama Sow, maçýn kaderini belirledi.
Demba Ba, toplarý ve pozisyonlarý sürekli ezerek, bu yönüyle takýmýný bir kiþi eksik tutarak, daha nereye kadar gider? Çanlar çalýyor!