Sözcü Gazetesi’nde ‘Son Bakýþ’ý yazmýþ Emin Efendi.. Neymiþ, Erdal Eren’e sormuþ da ‘askeri sen mi öldürdün?’ diye, o da demiþ ki ‘aðabey ben öldürmedim’ falan.. Emin Efendi, hikaye yazmayý býrak, o cezaevine seni kim hangi vazifeyle yolladý onu anlatsana hele.. Ben söyleyeyim.. 12 Eylül darbecileri, Emin Çölaþan’dan kamuoyunda oluþan tepkileri dindirecek haber istediler. Darbeden üç ay sonraki Mamak Cezaevi ziyareti iþte o darbenin medya ayaðýnýn bir ürünüdür.. Emin Çölaþan, iki senelik bir muhabir.. Kendi ifadesine göre Genelkurmay’a dilekçeyle baþvurmuþ. Aslý ise komutanlar, kamuoyunda oluþan iþkence ve kötü muamele algýsýný kýrmak için, sembol hale gelmiþ olan Mamak Cezaevi’nin propagandasýný yapmak istiyor ve bunun için Çölaþan’ý görevlendiriyorlar.. Olay bundan ibarettir.. Þimdi ‘yandaþ’ falan diye gazetecilere çamur atanlar, darbeci generallerin emriyle iþkenceleriyle ünlü cezaevi güzellemeleri yapanlardan baþkasý deðil..
Nedense haberin muhabiri Emin, olayý böyle acýklý acýklý anlatýyor ama haberin foto-muhabiri Savaþ Ay’ýn anlattýklarý tam öyle deðil.. Bakýn ne diyordu Savaþ Ay; “… Yan yana üç hücre var. Birinin diðerlerinden bir farký var; ampulü dýþarýda yanýyor. Kabloyu hücrenin içine sokmamýþlar. Kabloyu söküp kendine elektrik vermesin diye yapmýþlar bunu. O hücre Erdal Eren’in hücresiydi iþte…. Erdal’ýn hücresinin kapýsýný açtýlar. Karaltýyý gördüm ben…. Emin Çölaþan kilitlendi kaldý Erdal’ý görünce… Erdal’a sordum; “Bizimle duygularýný paylaþýr mýsýn Erdal?” Bana bir baktý Emin Abi ve koluma vurdu. Hani “burada sorularý ben sorarým” havasýnda. Yanýtladý Erdal: ‘Beni ibreti âlem için asacaklar. Çünkü hiçbir savunmamý ve söylediklerimi dikkate almadýlar. Karar verilmiþ. Tamam, erin bulunduðu tarafa doðru bir el sýktým ama vurulan er yüzüstü düþtü. Mermiyi benden yese, arkaya doðru düþmesi gerekirdi. Arkadan vurulmuþtu. Hem de iki mermiyle…… Halkýmý korumak için yaptým. Kitlemi korumak görevini üstlenmiþtim, bunun için canýmý bile verirdim..’ Emin Çölaþan bana dedi ki; ‘ya hu kardeþim karþýnda idam edilecek bir adam var, ona sorulur mu böyle bir durumda duygularýn ne diye ?……” Anlayacaðýnýz gazetecilik yapmaya çalýþan Savaþ Ay, özel görevli olarak cezaevine gelen Emin Çölaþan tarafýndan engellenmeye çalýþýlmýþ.. Gerçek bilginin halkla buluþmasýna bizzat Emin Efendi engel olmuþ..
“Özel Görevli” ne demek merak edenler için yazý dizisinden þu satýrlarý nakledelim;
- Merhaba arkadaþlar, ben Milliyet gazetesinden geliyorum. Aranýzdaki eski kýrgýnlýklarý unutuyor musunuz? Koðuþlarda hiç olay çýkýyor mu?
+ Kýrgýnlýklarý unutuyoruz komutaným. Aramýzdaki hiçbir olay yoktur komutaným….
Bir gazetecinin, cezaevinde ‘komutaným’ diye karþýlanmasý ve utanmadan bunun basýlmasý, oraya ‘özel görevli’ gidildiðinin de ispatý deðilse nedir baþka?..
‘Doðrunun, gerçeðin dýþarý çýkmasý istenmemiþ’ dedim ya.. Ýþte Savaþ Ay’ýn soru sormasý biraz da bu yüzden rahatsýz etmiþ olmalý.. Bu da benim yorumum deðil.. Emin Efendi bakýn bir röportajýnda ne diyor;
- Ama o günlerde Mamak iþkenceleri ile ünlü bir yerdi.
+ Biz iþkence filan görmedik… Mesela mahkumlar için "kafasý kabak diye yazmayacaksýnýz" dediler, "sýfýra vurulmuþ" diye yazdýk. "Mamak'ta iþkence var" diye yazabilir miyim?!.
- O zaman da kamuoyu gözünde bir iþkencehane aklanmýþ gibi görünmüyor mu?
+ Bir sürü koðuþu gezdik. Hiçbir Allah kulu çýkýp "bize iþkence yapýldý" demedi. Zaten diyebilir mi? Mümkün mü?
- O zaman Mamak'ý aklamak gibi oluyor iþte.
(Haftalýk Dergisi / 26 Aðustos 2005 / Arda Uskan)