Emine Erdoğan, Arafat’tan yükselen Arakan çağrısını duydu mu?

Arafat'ta insanlığın selameti ve kurtuluşu için ayakta duaya durduk... Bir yıldız yağmuru gibi geceden başlayan akın, Allah için yolculuğa çıkmış hacıları, Kıble istikametinde topluyordu.

Bu öylesine muazzam ve biricik bir gündü ki, sanki yeryüzünün bütün zamanları buradaki dua denizine dökülüyordu. İnsanlar, namazlarını bile cem ederek bitiştiriyor, sadece ve sadece dua ile özdeşleşiyordu.

Diyanet İşleri Başkan Vekili Ekrem Keleş'inirad ettiği vakfe duasında, özellikle Arakan'da yaşanan zulümlerden bahsederken sesi dalgalandı, bir hıçkırığa dönüştü. İslam toplumları arasında maalesef birlik beraberlik yok dedi Ekrem Bey ve bu konuda aktif vazife alacak kurumlar da yoktu... Nehirler dolusu yüzen çocuk cesetleri, vakfede gönlümüzü titretti... Aminlerimiz, Arakan'ı Arafat'a bağlıyordu. Peki nerede bizim liderlerimiz, adalet dağıtacak, zulmü durduracak gücümüz nerede, yok mu hiç mazlumun, masumun, mustazafın sesini duyacak kudret sahipleri... Burada ropörtaj yaptığımız herkesin gözü Türkiye'de, Tayyip Erdoğan tüm mazlumların umudu...

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Yavuz Ünalda Arafat'ta çok önemli bir konuşma yaptı. Bu muharrik konuşmanın ana ekseni ümmet olma bilinciydi. Arakan, Suriye, Filistin, 15 Temmuz vurgularıyla halimizin özetiydi... Biz hacc için oradaydık ve fakat hacc, kişisel bir kalp yolculuğu olduğu kadar, İslam aleminin tevhid buluşmasıydı, şuraydı. Hz. Hacer'in gayreti ve umudundan, Hz. İbrahim'in putları devirişinden, Mekke'nin yetimi Hz. Muhammed'in kast sistemlerini yıkan hukuk önünde eşitlik davetine kadar vahyi çağrının temsiliydi hacc...

Ekrem Keleş Beyfendiye basın toplantısında da sorduk. Hacc, İslam aleminin en büyük meşvereti, en geniş istişare toplantısı olarak, acaba son dönemde atak yapan Arakan krizi hakkında bir hareket doğurabilir miydi. Ekrem Bey, her yıl yapılan hacc istişare toplantılarında ümmetin sorunlarının da konuşulduğunu söyledi. Ama hepimizin bildiği gibi, asıl güç siyasi liderlerin elindeydi. İslam İşbirliği Teşkilatı nezdindeki Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Salih Mutlu Şen'le de görüşme şansımız oldu Arakan hassasiyeti çerçevesinde. İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan büyük umutlarımız var. Birleşmiş Milletler, NATO gibi kurumların adeta zulme payanda olan kemikleşmiş laçka hallerine baktıkça... İnsanlığın hukuk teminatı açısından yaslanacağı yeni kurumsal yapılara ihtiyacı var. Ümmetin de...      

2012'de Emine Erdoğan Hanımefendi'nin öncülüğünde Arakan'a gitmiştik. Myanmar hükümeti, son Rohingyalıları ciddi baskı altında tutuyordu. Gördüklerimiz ürkütücüydü. Muson yağmurlarının altında uzanan çamurdan kamplarda, üstünde giysisi bile olmayan çocuklar, ölmek isteyen kızlar, baygınlıktan düşen dedeler, bir inilti halinde yükselen selamun aleykumların içinden geçtik.

Bir gazeteci olarak dünya üzerinde pek çok afet, savaş ve mülteci kampı izlenimim oldu ama Arakan bambaşkaydı. Bangladeş'le hudut olan nehrin üstünde, sandallarda mahsur kalmış son Rohingyalar ölmek için dua ediyorlardı. İnsanların yerleşim alanları yakılıyordu, dumanı tüten yakılmış köylerin içinden geçmiştik. Rohingyalılara nüfus kimlik cüzdanı verilmiyordu. Eyaletler arası ve köyden köye geçiş yasaktı, bir üniversiteli okulunun yakıldığını, ailesinin işkenceyle öldürüldüğünü avaz avaza anlattıktan sonra yere düşmüştü. Müslümanların eğitimi yasaktı. Evlilik ve çocuk doğurmak izne tabiydi. Cep telefonu ve bilgisayar kullanmak yasaktı... Camiler yakılıyor, insanlar işkence ve tecavüz altında inliyordu. Bunlara seyirciydi tüm dünya. Aslında seyirci bile değildi zira Myanmar hükümeti kapalı bir cezaevine döndürdüğü Arakan'da ne olup bittiğini tüm dünyadan saklıyordu.

Kendisi de uzun yıllar tecrit ve ev hapsi cezası yaşamış nobel ödüllü Mynamar lideri Aung San Suu Kyi, son yaşanan vahşette kılını bile kıpırdatmıyor, apaçık soykırım yaşandığı halde terörizmden bahsediyordu, oysa sadece geçtiğimiz iki haftada 3 bin Rohingyalı öldürüldü. Bu bir soykırımdır. Zaten nüfusları 1 milyon civarındaki Rohingyalılar adeta safari çılgınlığında mahvediliyor...

Emine Erdoğan Hanımefendi tüm dünyanın kalbine Arakan için merhamet ve vicdan çağrısı yapmıştı. 2017 Haccında Arafat'ı Arakan'a bağlayan duaları duyduğuna eminim Emine Hanım'ın... Biz derdimizi kime yanacağız, bize adaleti hangi kurum taşıyacak... 2017 Hacc'ının Arafat gününde bize sorduğu soru buydu...