Son haftalarýn yoðun tartýþmalarý arasýnda üzerinde pek durulmayan, ama, kenarýndan teðet geçilmemesi gereken ve amma üzerinde fazla durulmayan ilginç bir konu vardý. Bu haber, uluslararasý nice hadiselerin perde gerisini de çok açýk þekilde gösteriyordu.
Konunun daha iyi anlatýlabilmesi için, bu konuyu en sona býrakýp, önce, yakýn tarihten bir-kaç örneði aktaralým:
*1932’lerde, yani, 88 yýl öncelerde, o günlerin Türkiye matbuatýnýn arþivlerine bakanlar, mâlûm ‘inkilab’larýn Türkiye’ye ne büyük ‘güzellik’ler bahþettiðine dair haberleri okurlar. Çünkü, Kerimân Hâlis adýnda bir TC vatandaþý kýz, emperial dünyanýn bilmem hangi eðlence merkezinde ‘dünya güzeli’ seçilmiþti.
Bu ‘büyük sonuç’ (!) üzerine, yapýlan ‘inkilab’larýn kýsa zamanda Türkiye’yi nereden nereye getirdiðine ve ‘türk ýrýkýnýn güzel bir ýrk olduðunu gösterdiðine’ ve bundan sonra daha da yüksek pâyelere eriþtireceðine dair nutuklar çekiliyordu.
Daha da ilginç olan ise, o ‘güzellik yarýþmasý’ný düzenleyen ‘beynelmilel komitenin reisi’nin yaptýðý konuþmaydý. Çünkü, o kiþi, bu birinciliðin, o kýzýn en güzel olmasýna deðil, 15-20 yýl önce tasavvur edilmesi bile mümkün olmayan þekilde, Türkiye’nin modern dünyanýn ölçülerine dâhil olmasýndaki yüksek kabiliyetine verildiðini ifade ediyordu.
Yine ayný yýllarda, Þef, Ankara- Eskiþehir yolu üzerinde karasabanla çift süren bir köylüyü görmüþtür. Zavallý adam, öküzünün birisi öldüðü ve yerine ikinci bir öküz alamadýðý için, boyunduruðun boþ kalan tarafýna da kendisini koþmuþtur. Þef, bu tabloyu, yanýndakilere, ‘bu milletin fedakârlýðý’na bir örnek olarak gösterir.
*Bir de 45 sene öncelerden bir baþka ilginç örnek..
Bir yabancý çiklet firmasý Türkiye’de üretim izni alýr.. Arkasýndan, bir yabancý meþrubat firmasý da gazozlu içecek üretme izni alýr; bir Ýtalyan firmasý da makarna üretim izni.. Erbakan Hoca ise, kendisinin bayrakdarlýðýný yaptýðý ‘millî ve aðýr sanayi’ hamlelerini anlatýrken, o çiklet ve meþrubat veya makarna firmalarýnýn ‘mal’larýnýn ticarî isimlerini karþýtlarýna karþý bir silah olarak kullanýyor, ‘Sizi gidi, D….’ciler, Sizi gidi Fr…..’cular sizi... Sizi makarnacýlar sizi..’ diye eleþtiriyordu.
Ama, bir de ne görelim.. Erbakan’ýn Millî Gazete’sinde Ýsviçre’ye aid bir meþrubât firmasýna aid bir içeceðin reklamý!..
(Rahmetli) Sedat Yenigün görmüþ reklamý ve geldi, ‘Haydi, Kemaleddin (Erbakan) âbiye gidip biraz kavga edelim..’ dedi. (Merhûm Kemaleddin aðabey, aðabeyi Erbakan Hoca’yla aramýzdaki baðlantýyý direkt olarak kuran isimdi.)
Gittik, akþam namazý vaktiydi.. Kemaleddin aðabey bize imamlýk etti ve sonra..
Sedat, gazeteyi açýp, ‘Âbi, bu ne rezalet? Meydanlarda, çikletçilerden, makarnacýlardan söz edeceksiniz, ama, Millî Gazete’de bir baþka ve yabancý meþrubatýn reklamýný yapacaksýnýz! Bu nasýl iþ?’ kabilinden hýþýmlý sözler söyledi.
Kemaleddin aðabey, acý bir tebessümle, ‘Bakýn, size emperyalistlerin dünya çapýnda nasýl organize çalýþtýklarýný anlatayým’ dedi..
Meðer, Millî Gazete’nin B. Amerika’dan aldýðý modern matbaa makinelerinde bir ârýza meydana gelince, onun tamiri için, o matbaa makineleri firmasý, istedikleri dünya kadar dolar’dan ayrý olarak, bir de o Ýsviçre meþrubat firmasýnýn içeceðinin reklamýnýn yayýnlanmasýný da þart koþmuþ!
Ne ilgisi var?
Evet, emperyalizm, iþte böyle çalýþýyor. Ve biz de mecbur kalmýþýz!
*Ve, 3 sene önceydi.. Van’da arkadaþlarla konuþurken, aktarýlan bir bilgi vardý.
Avrupa Birliði temsilcilerinden birileri Van’a gelmiþler, ‘Sivil Toplum Kuruluþlarý’yla bir toplantý yapmýþlar ve ‘Bizimle ortak çalýþmayý kabul ederseniz, size AB fonlarýndan þu kadar malî yardým yaparýz..’ demiþler.
Önerilen malî yardým da bayaðý büyük.. Yalnýz, bu ortak çalýþma için bir ‘AB ile iþbirliði taahhüdnâmesi’nin imzalanmasý gerekiyor. STK’larýn çoðu imzalýyor.
Bizim arkadaþlar bakýyorlar ki, orada, ‘Herkesin cinsel tercihine saygý gösterileceði ve buna engel olunmasý halinde ortak mücadele verileceði’ gibi beyanlar da var. Bu ‘cinsel tercih’ hikâyesinin altýnda, açýkça yazýlmasa bile, ‘homo… ve pedofili’ vs. gibi yýðýnla cinsî sapýklýklar koruma altýna alýnmak istendiðini bilen arkadaþlarýmýz, ‘Bu maddeyi çýkarýn, imzalayalým..’ diyorlar; onlar da, ‘Asla!..’ diyorlar.
Çünkü, asýl hedef, o..
Ve tabiatiyle, bizim arkadaþlar imzalamýyorlar ve AB Fonu yardýmý da alamýyorlar. Ötekiler ise, dünya kadar alýyorlar, bol malî imkanlarla rahat rahat çalýþýyorlar.
*Geçenlerde bir avukat arkadaþ, ‘Ben Ýstanbul Sözleþmesi’ni okudum, filan harflerden oluþan grupla ilgili tek kelime bile yok..’ dedi.. ‘Olmayabilir, ama, ‘Kimsenin cinsel tercihine karýþýlmayacaðý’na dair bir söz de yok mu? Bu ‘þemsiye’ cümlenin altýnda bütün sapkýnlýklar toplanmýþ olmuyor mu?’ dediðimde.. Cevap, suskunluk!..
Evvelki gün, bir gazetede gördüm.. Sanatçý denilen bir tuhaf anne, iki yaþýndaki oðlunu gösteriyor ve onu en güzel þekilde yetiþtireceðini söylüyor. Bu gayet tabiî bir annelik refleksi..
Ama, bu kadýn, ‘Onun ilerdeki cinsel tercihine karýþmam..’ diye bir açýklama da yapýyor..
‘Ne kadar açýk ve aydýn fikirli, entel kiþilik’ (!) deðil mi?
‘Allah bu gibilerin þerrinden bu milleti kurtarsýn..’ demekten baþka ne diyebilirsiniz?
Bütün bunlarý niçin mi anlattým?
*’N..flix’ isimli dijital film ve dizi platformu’nun CEO'su Reed Hastings, 7 Eylûl günü CNN televizyonuna verdiði bir röportajda, ‘Cemal Kaþýkçý Cinayeti’ne dair haberlerin yayýndan kaldýrýlmasý karþýlýðýnda, ‘pedofili’ ve ‘homo..’ vs. (sapýklýk) içerikli videolarýn yayýnlanmasý izni alýndýðýný açýklayýp, ‘Bu tedirgin edici bir tâvizdi, bunu kabullenmemiz kolay olmadý, ama, bu adýmýn iyi olduðunu düþünüyoruz’ diyerek kararlarýný savundu.
O kiþi, o kadar zahmetlerden sonra, bu ‘iyi adým’dan ayrý olarak, alýnan baþka rüþvetleri ve hele de yeþil kaðýtlarý da söyleyecek deðildi ya..
Bu parçalarý bir araya getirirsek, ‘emperial- þeytanî güçler’in dünya çapýnda ne kadar örgütlü çalýþtýklarýný daha kolay anlarýz herhalde..
Teyakkuz halinde olmak için illâ da baþýmýza taþ mý düþmeli?