Irak-Suriye coðrafyasýnýn ortasýna “Harici” bir “fiili devleti” yerleþtiren “küresel güçleri”, Ortadoðu’da yarattýklarý “Sünni-Þii çatýþmasý” kesmiyor, bu coðrafyayý parçalamak için “yeni cephelere” ihtiyaçlarý var. Çeçenistan’ýn baþkenti Grozni’de yaþanýlan kanlý baskýn bu cephenin adýný da koydu: Sufi-Selefi çatýþmasý!..
Çeçenistan, Ýslam’ýn “jeopolitik kart” olarak kullanýldýðý çok özel bir coðrafyadýr, önemlidir.
Brezezinski’nin Rusya projesi...
Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Nikolay Patrushev’in 15 Ekim tarihli Rossiyskaya Gazeta’ya yaptýðý açýklamalarda yer alan þu görüþler, Moskova’nýn geliþmeleri nasýl deðerlendirdiðini göstermesi açýsýndan önemli: “1980’lerde Zbigniew Brezezinski’nin Sovyetler Birliði’ni daðýtmak için yarattýðý “yumuþak karýn” teorisi iki ana noktaya dayanýyordu: 1- SSCB’nin enerji satýþýndan saðladýðý yüksek geliri düþürmek, 2- Afganistan krizini ve Polonya baþta Doðu Avrupa’da siyasi gerilimi artýrarak Moskova’nýn bütçesini yok etmek. Bunu baþardýlar, Sovyetler daðýldý. Amerika’nýn devamýnda Rusya Federasyonu’nu daðýtýp, Amerikan Dýþiþleri eski Bakaný Albreight’ýn aðzýndan kaçýrdýðý gibi ülkemizin zengin doðal kaynaklarýný ‘tüm insanlýða açma’ -ki burada ABD’yi kast ediyor- giriþiminde olduðunu ilk kez Çeçen Savaþý’nda fark ettik. Amerika, NATO’dan bazý müttefikleri ve týpký Afgan Mücahid direniþinde olduðu gibi Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri ile Vehhabi/radikal Ýslam’ý Kuzey Kafkasya’ya soktular, sert yanýt aldýlar, týpký, 2008 Gürcistan/Osetya Savaþý’nda olduðu gibi. Ukrayna’da yaþanacaklarý 1 yýl önceden biliyorduk. Bu, Sovyetler Birliði’ni daðýtan Brezezinski’nin “yumuþak karýn teorisi”nin tekrarýndan baþka bir þey deðil.”
Tarih tekrarlanýr mý?
Tekrarlanmaz, çünkü devletlerin hafýzasý kuvvetlidir ve yaþanýlmýþ bir olaydan kalýcý dersler çýkarýrlar. Nitekim, Rusya, Ukrayna’da bir “Afganistan bataðýna” saplanmadý, ama buna karþýlýk askeri harcamalarýný artýrmak zorunda kaldý. Patrushev’in açýklamasýndan 2 ay sonra ise (ne tesadüf?) petrol fiyatlarý dibe vurdu!.. Ayný güç, Rusya Federasyonu’nun “yumuþak karný” olarak gördüðü Çeçenistan’a, selefi bir saldýrýyý “iþaret olarak” gönderdi!..
Rusya, bu jeopolitik oyunda, Ramazan Kadirov üzerinden “selefi cepheye” karþý Ýslam’ýn “sufi” görüþünün Çeçenistan’da güçlenmesini saðladý. Çarlýk Rusya’sýna direnen Kafkasya’nýn efsanevi ismi Ýmam Þamil’den bu yana güçlü varlýðýný koruyan fakat Sovyet döneminde yer altýna çekilmek zorunda kalan bir dini hareketten söz ediyoruz. Putin, ABD’nin Körfez Emirlikleri müttefiklerinden gelen selefi saldýrýya sufi hareketin güçlenmesiyle yanýt verdi...
Ýslam coðrafyasýný tehdit eden bu yeni cephedir...
Türkiye tetikte olmalý...
Zorlu bir gerçekle karþýlaþtýk, dikkate gerek var. “Harici” bir hareketi, IÞÝD’i, sýnýrýmýza koyan güç, bizim, Müslüman coðrafyadaki bir iç hesaplaþmanýn parçasý olmamýzý, Irak-Suriye’nin Sünni Müslümanlarý ile çatýþmamýzý istiyor, hep söyledim, tekrarlýyorum, bizim askerimizin sýnýrýn dýþýnda iþi yok...
Ayný güç, “Harici” hareketi, Kafkasya ve Orta Asya’da kullanmak istiyor, bunu, Rusya’nýn “arka bahçe sorunu” olarak deðerlendiremeyiz. Bugün IÞÝD bünyesinde çok sayýda Kazak, Özbek ve Tacik savaþçýnýn bulunmasý ciddi bir alarmdýr. Grozni saldýrýsýndan yaklaþýk 10 gün önce Rusya’nýn çaðrýsý üzerine Azerbaycan baþta, tüm kardeþ devletlerin istihbarat þeflerinin bir araya gelmesi bir tesadüf olarak deðerlendirilebilir mi, hayýr!..
Selefi bir saldýrýnýn týpký Irak-Suriye coðrafyasý gibi Kafkasya-Orta Asya’yý istikrarsýzlaþtýrmasýna kayýtsýz/seyirci kalamayýz...
Türkiye, hegemonyacý/emperyalist güçlerin Ýslam’ý “jeopolitik kart” olarak kullanmasýný önleyebilecek tek devlettir. Ýran ve Suudi Arabistan arasýnda yaþanýlan “radikal çatýþma” bu coðrafyayý yeteri kadar hýrpaladý.
Biz, farklý bir kültür/anlayýþtan geliyoruz. “Bir millet iki devlet” “diyen Türkiye’nin Sünni, Azerbaycan’ýn Þii nüfuslu olmasý yeterli bir semboldür.
“Alevi açýlýmý” önemlidir...
Biliniz ki, yürütülmekte olan “Alevi açýlýmý”ndan kim rahatsýzsa, o, Ýslam coðrafyasýndaki kanamanýn durmasýný istemiyor!.. Türkiye’nin Alevi sorununun çözümünde saðlayacaðý “demokratik baþarý öyküsü”, önemli bir örnek oluþturacak ve dinimiz üzerinde oyun kurgulayan tüm emperyalist güçlerin planlarýný boþa çýkaracaktýr.
Müslüman kimliðinin önüne “çoðulcu demokrasiyi” yerleþtirmiþ bir Türkiye, þu sýralar emperyalistin iþine gelmiyor...