Emperyalisten demokrat olmaz!..

Önce Suriye’deki iç savaþ, devamýnda Mýsýr darbesi... “Küresel sistem”in Batý Asya’daki (Ortadoðu) bu iki çok önemli geliþme karþýsýnda sergilediði tutum, aslýnda, sistemin “derin güvensizlik içinde çöküþü” sinyalini veriyor. Bundan böyle, “herkesin kendi baþýnýn çaresine bakacaðý” yeni bir döneme adým atýyoruz...

Geliþmenin iþaret fiþeðini Suriye yaktý. Esed rejiminin üç yýla yakýndýr, halkýna karþý sürdürdðü “katliam” politikasý karþýsýnda dünyanýn hareketsiz kalmasý, sistemin týkandýðýnýn ilk iþareti oldu.

Bir diktatör... Halký “özgürlük, ekmek ve adalet” için sokaklara dökülüyor. Tanklarýyla cevap veriyor... Olay, orada bitmiyor, “muhalif unsur” gördüðü her yere saldýrýyor, ülkeden katliam haberleri akýyor, dünya seyrediyor!..

Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi’nin iki daimi üyesi Rusya ve Çin, “vetoyetkilerini” kullanarak dünyanýn Suriye’de akan kana müdahalesini durduruyorlar, Amerikan ve Avrupa yönetimleri ise, “çaresizlik” mesajlarý yayýnlamakla yetiniyor.

Bugün, Suriye, küresel sistemin “kara deliðidir...” Böyle giderse, o “karadelik” büyüyecek ve yalnýz komþularýný deðil, dünyayý içine çekecektir.

Ortaya çýkan büyük bir güvensizliktir: Suriye’nin demokrasi talebiyle sokaklara dökülmüþ insanlarý artýk can derdinde, bölgedeki diktatör ve hanedanlara karþý sesini yükseltmek isteyen geniþ kitleler ise “zorba devletler” karþýsýnda yalnýz býrakýlacaklarýnýn kaygýsýyla sessizdirler.

Dünyanýn “demokrasi kanadý”, otoriter yapýlý iki devletin Birleþmiþ Milletler’i kilitlemesinin arkasýna sýðýnarak Suriye’de üzerine düþeni yapmamýþ, demokrasi mücadelesi veren bir halký, Þii radikal Hizbullah ile Sünni radikal El-Kaide’nin kanlý mücadelesine terk etmiþtir.

Yaþanýlan, dünyanýn “elit uluslarý” dýþýnda kalanlarýn kanýnýn ucuz olduðu ve insanca yaþamý hak etmediklerinin genel kanaat olarak “küresel güçlere” hakim olduðu yönündedir. Çünkü, halklarýn tercihlerinden korkar hale gelmiþ durumdalar.

Ne kadar inandýrýcý olacaklar?

“Küresel sistemin aðalarýnýn” demokratik bir Suriye’ye hazýr olmadýklarýný, bu ülkede demokrasinin  güçlenmesine deðil, kendi içinde çürümesine çalýþtýklarýný anlamýþtýk, Mýsýr darbesi ardýndan geldi.

“Darbe”, bize net bir gerçeði gösteriyor: Amerika ve Avrupa’nýn “çýkar alanlarýnda” bir A bir de B planlarý var.Plan A: Mursi seçimi kazandý, adamla çalýþmayý dene, Mýsýr-Ýsrail dengelerini kur, Suudi’leri yatýþtýr, demokrasi yanlýsý gözük. Plan B: Mursi ile bu iþ yürümedi, “eski rejime” dön. Körfez sermayesini darbenin desteðine koþtur, Ýsrail’i rahatlat, istikrar yanlýsý gözük.

Bu mudur? Budur.

O zaman, “Batý”nýn “demokrasi hassasiyeti” ne olacak? O, B Planý’na takýldý, þimdi artýk eski diktatörün kadrolarý ile çalýþma zamaný.

Washington ve Brüksel’in sergiledikleri bu tablo, “dünya demokratlarý” tarafýndan bir kenara not edildi: Samimi deðiller. Emperyalizmin “demokratlýðýnýn” bir sýnýrý olduðunu yaþam bize bir kez daha gösterdi.

Amerika destekli bir darbenin Mýsýr’a demokrasi getireceðine inananlar varsa, önce kendi “sol” geçmiþlerine dönüp bakmalarýný tavsiye ederim. Asker, Kahire’nin ortasýnda 84 sivili (aralarýnda kadýn ve çocuklar da var) katletti, dünyanýn kýlý bile kýpýrdamadý. Tabii, Suriye’deki 100 bin, Irak’taki 1 milyon ölünün yanýnda küçük bir rakam bu. Böyle bir güç mü, Mýsýr’a demokrasi getirecek? Emperyalist, hedefindeki ülkeye demokrasi getirmekte samimi olsaydý, Irak bugün, Ýsviçre’ydi!..

Dünyanýn baþka bölgelerinde demokrasi mücadelesi verenlerin kanaatleri nedir bilemem, ama, Batý Asya’daki demokratlarýn Batý’yý artýk demokratik hassasiyet konusunda inandýrýcý ve samimi bulmadýklarý açýk bir gerçektir.

Gizli ýrkçýlýk...

Demokrasinin “Arap dünyasý”nda yerleþemeyeceðini söylemek, ýrkçýlýktýr. Demokrasi, küresel deðerler bütünüdür, bütün insanlýk açýsýndan deðiþmez kimliðe sahiptir. Hindistan demokrasiyi baþarýyor, Araplar baþaramayacak!.. Kendini “beyazlar” tarafýnda görürsen, dünyanýn geri kalaný da senin için zenci olur ve bu dünyada zencilere yer yoktur!.. Oysa, Araplar, üç yýldýr, demokrasi için can veriyor, evlatlarýnýn kaný üzerinden insanca, özgür bir yaþamý kurmak için çabalýyorlar. Çok ama çok kayýp verdiler, coðrafyalarýna dönük emperyalist saldýrý sürdükçe de vermeye devam edecekler. Bir de kendilerine en yakýn durmasý gereken Türkiye gibi ülkelerin “aydýnlarý”(!) tarafýndan arkalarýndan hançerlenecekler.

Yazýk deðil mi?