Aþaðýdaki yazýyý bundan dokuz sene evvel yazmýþým. Ne yazýk ki güncelliðini koruyor.
***
“El-Kaide terörü” denilen þey ister emperyalist istihbarat örgütlerinin iþi olsun, ister ölçüsüz Ýslamcý gerillalarýn; bu iþi yapanlarýn niyeti ister Ýslam ülkelerini iþgale zemin hazýrlamak olsun, ister Ýslam ülkelerini iþgalden kurtarmak; sonuç deðiþmez. Bu gidiþle bütün dünya, Doðu’nun ve Batý’nýn bütün ülkeleri, bütün þehirleri, bütün mahalleleri, bütün sokaklarý, bütün haneleri, bütün fertleri potansiyel hedef haline gelecektir.
Geldi bile.
Korkunç bir anarþizm, hatta nihilizm, dünyayý kasýp kavuruyor. Eli kanlý bir generalle eli balonlu bir çocuk arasýnda hiçbir fark gözetilmiyor. Ýncil’e ve Kur’an’a itibar edilmiyor. Evrensel Ýnsan Haklarý Beyannamesi ve savaþ hukuku hiçe sayýlýyor. Bir tarafta emperyalist hedefler, öbür tarafta emperyalizme karþý mücadele putlaþtýrýlarak, bütün ahlaki deðerler bu putlara kurban ediliyor.
Kapkaranlýk bir tünele girdi dünya. Bu tünelin ucunda bir ýþýk yakmak hiç þüphesiz Müslüman önderlerin görevidir. Müslüman önderler her ahval ve þeraitte itidallerini korumalý, yeryüzünün halifeleri olduklarýný asla unutmamalý, ümmeti daima saðduyuya çaðýrmalý ve gayrimüslim halklara da itimat telkin etmeli.
Dünyanýn dengesi yeniden kurulacaksa, Müslüman önderlerin yakacaðý adalet meþalesiyle kurulacak. Ne var ki dünya kamuoyuna yön veren Batýlý fitne odaklarý, bu meþaleyi yakmaya çalýþan Müslüman alimlere, münevverlere, siyasetçilere sansür uyguluyor. Rahmet müjdecilerine geçit vermiyorlar. Irak’ta masum sivilleri kaçýrýp öldüren sözde mücahitleri protesto etmek için açlýk grevine giden Cezayir Ýslami Selamet Cephesi lideri Abbas Medeni’nin eylemini dünya kamuoyundan gizliyorlar. Cihad kisvesi altýndaki mezalimi kýnayan Yusuf el-Karadavi’nin bu yöndeki fetvalarýný, Cevdet Said’in “Adem’in oðlu Habil gibi ol” mesajýný görmezden geliyorlar. En aðýr tahriklere raðmen zalimlerin yolundan gitmeye yanaþmayan, savaþ ve siyasetin ahlakla baðdaþmadýðý tezini çürüten, zulme adaletle, barbarlýða medeniyetle, alçaklýða asaletle karþýlýk veren mübarek komutan ve devlet adamý Aliya Ýzzetbegoviç’in aziz hatýrasýný lekelemeye çalýþýyorlar. Ýstiyorlar ki Ümmet-i Muhammed’in Hz. Muhammed’e (sav) yaraþýr önderleri olmasýn. Bu tür önderler bilinmesin, tanýnmasýn, popüler hale gelmesi. GÝA’lar, Ebu Sayyaf’lar, Tekfir ve Hicret’ler, Üsame bin Ladin’ler, Zerkavi’ler temsil etsin Ümmet-i Muhammed’i. Batýlýlar da Müslümanlar da bu idolleri, bu sembolleri, bu efsaneleri özdeþleþtirsin Ýslamiyet’le. Cihad denince akla çoluk çocuðun havaya uçurulmasý gelsin. Böylece, Batý kamuoyu “Ýslam tehdidi”nin bertaraf edilmesini ihtiras derecesinde arzu edecek hale getirilirken, yanlýþ kahramanlara yönlendirilen Ümmet-i Muhammed de bütün dünyaya ýþýk saçan Ýslam Medeniyeti’ni yeniden kurma hedefinden uzaklaþtýrýlacak. Her þey Batý’nýn bekasý için!
Peki, bu gidiþin Batý’ya yarayacaðý ne malum?
‘Savaþta her þey serbest’ anlayýþýnýn Müslümanlar arasýnda genel kabul görmesi dünyayý uzun vadede (belki de çok kýsa vadede) Batýlýlar için de yaþanmaz hale getirmez mi? Ölçüsüz ve ahlaksýz bir “cihat”ýn bir gün New York’u, Chicago’yu, Los Angeles’i, Dallas’ý, Washington’u nükleer cehenneme çevirmesi muhtemel deðil mi? Londra’daki bombalý saldýrýlar kimin eseri, hâla bilmiyoruz; ama, evet, bu tür saldýrýlar artýk Müslümanlar tarafýndan da gerçekleþtirilebiliyor. Ve eminim ki mücahit olduðunu düþünen pek çok Müslüman bu tür saldýrýlarý bile mumla aratacak çok daha korkunç saldýrýlarýn hazýrlýðý içindedir. Ellerine nükleer silah geçsin, onu da kullanýrlar.
Dünya sisteminin efendileri kendi kazdýklarý kuyuya düþüyorlar.
Srebrenitsa’lar, Cenin’ler, Tora Bora’lar, Guantanamo’lar, Ebu Gureyb’ler, Felluce’ler yüzünden dünya, sadece emperyalizmin kurbanlarý için deðil, emperyalistlerin kendileri için de cehenneme dönüyor. Þiddet baþlý baþýna bir deðer haline geliyor. Savaþta hukuk, kanun, kural, örf, adet kalmýyor. Gözü dönmüþ Batý, Doðu’nun da gözünü döndürüyor. Hepimiz kendimizi kaybediyor, bir meçhule sürükleniyoruz.
Bu ortamda aklýný ve insafýný kaybetmemiþ olan Müslümanlara düþen, Kur’an ve Sünnet’te çizilen ahlaki çerçevelerin çaðlar ve konjonktürler üstü olduðunu önlerine gelene hatýrlatarak Ümmet-i Muhammed’in barbarlaþtýrýlmasý projesini boþa çýkarmaktýr. Batý’nýn saðduyulu aydýnlarýna ise, þiddetin bir bumerang olduðunu, dönüp dolaþýp baþlangýç noktasýna döndüðünü, Ýslam dünyasýndan yükselen ah’larýn Batý’dan aheste aheste çýktýðýný, emperyalist saldýrýlarýn sadece öngörülen hedefleri deðil bütün dünyayý kana buladýðýný kendi kamuoylarýna ve hükümetlerine layýkýyla anlatmak düþüyor.
(Milli Gazete, 6 Aralýk 2005)