Emperyalizmin dayatması ve güçlü Türkiye seçimi

Küresel baskı ve dayatma, giderek şiddetini artıyor.

Dünyayı paylaşma uğruna dökülen kanlar, yok edilen medeniyetler, aç bırakılan toplumlar; bize çok şey öğretmeli...

Küresel çatışmaları, savaşları ve acımasızca dayatmaları çok iyi anlıyor ve kendi ülkemizdeki "seçim süreci"ne ona göre bakıyoruz.

Türkiye tarihi seçime gidiyor.

Bir tarafta küresel dayatma ve emperyalist baskıya diğer taraftan da Türkiye'ye iyi bakalım ve doğru okuyalım...

PKK terör örgütünün söylemleriyle, seçim sürecine müdahil olmaları; siyasi tarihimizin kara sayfası olarak ileride analiz edileceğinden kuşkum yok.

Terör örgütünün siyasi uzantısı HDP'nin beyanlarını, cesurca (!) niyetlerini ifade etmelerine iyi bakın.

Türkiye'nin parçalanması sürecine götürecek söylemlerden bahsederken, bu kadar korkusuzluğun nedeni olmalı değil mi?

Türkiye devletine karşı bu ülkenin kendi içindeki partilerden, siyasi oluşumlardan, akademisyenler, medyadan destek alır olması; üzerinde düşünmemiz gereken bir "sosyolojik" durum değil mi?

Yoksa süslü cümleler ile demokratik sözcüklerle benzetilmiş söylemlerin, altını okuyamayacak kadar bilinç kapanması, akıl tutulması mı yaşanıyor?

Soruyorum o zaman:

Neden Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, terör örgütünden aldığı desteğe tepki göstermiyor?

Siyasi partilerin mücadelesi, söylem üretmesi doğal ve olması gereken bir durumdur.

Lakin PKK gibi Türkiye'nin düşmanı terör örgütünün bir siyasi lideri desteklemesine, nasıl sıradan siyasi durum olarak bakılabilir?

Neden Cumhuriyet ile hesaplaşılacak içerikli söylemlere, Cumhuriyetin kurucu partisi olan CHP aydınları tepkisiz?

PKK'ya sırtını dayayan siyasetin, cesaretini aldığı şeyin ismi ne?

Türkiye "Suriye ve Irak'tan çekilecek..." ültimatomu ile yüksekten kullanılan HDP/YSP/PKK cümlelerine Sayın Kılıçdaroğlu neden tepkisiz?

Yoksa zaten aynı şeyleri düşünüyor, sadece yüksekten söylemesi için HDP'yi, aparat olarak mı kullanıyor?

HDP'li Sakık'ın, "Kılıçdaroğlu açıktan her şeyi kamuoyuna söyleyin çağrısı..." esasında konunun özünü bize anlatmakta.

İşte o nedenle bu seçim emperyalizm ve ona hizmetkâr olanlar ile Güçlü Türkiye arasında olacağı açıktır.

Küresel dayatma, mağrur değil; mağlup Türkiye arzu ediyor. O nedenle bu seçimlerde Türkiye, tercih yapacaktır.

Terör örgütlerinin meydan okumalarına cesaret veren siyasi yerli aparatlar kadar, dışarıdaki esas Küresel dayatmanın kazanmasına izin verecek mi?

İslam'ın Sancaktarı olan Türkiye'nin yolu, neden kesilmek isteniyor? Bu hususu iyi düşünelim...