AK Parti iktidara geldiği günden beri milli olmayan saldırıların hedefinde oldu.
İpleri dış güçlerin elinde olan vesayet sisteminin elemanları aracılığıyla çok sayıda gizli/açıkdarbe/sindirme operasyonuyla karşı karşıya kaldı.
Başka bir ifadeyle AK Parti’nin takip ettiği milli politikalarla her geçen gün güçlenen, büyüyen ve bağımsız politikalar takip eden Türkiye emperyalist saldırıların hedefi oldu.
Dolayısıyla emperyalist güçler, ülkedeki ruhu satılmışlar vasıtasıyla AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak için hemen her yolu denedi.
***
15 Temmuz kanlı darbe girişimi o yolların sonuncusuydu.
Sadece hükümeti düşürmeyi değil ülkenin işgale hazır hale getirilmesini de içeren bu hain girişim, karşı direniş ile püskürtüldü.
Şimdiye kadar yapılan bütün darbelerde sessiz kalan halk bu kez sokağa çıkarak hukukunu kendi elleriyle korumaya aldı.
Bu da gösterdi ki halka önderlik edecek cesur bir lider olsaydı önceki darbelerde de bu halk direnebilirdi!
***
Ayrıca 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü açıkça gösterdi ki bu ülkenin bir beka meselesi varmış. Ve emperyalizme karşı her daim teyakkuzda bulunmak gerekiyormuş.
O nedenle Yenikapı’da emperyalizme karşı direniş sancağı göndere çekilerek her türlü müdahaleye karşı milli bir tavır sergilenmiştir.
Yenikapı ruhunun en müşahhas semeresi ise Cumhur İttifakı olmuştur.
AK Parti ve MHP, geçmişteki ihtilafların üzerine sünger çekerek ülkenin bekası üzerinde anlaşıp bu ittifakı kurmuşlardır.
***
Emperyalizm kah terör örgütleri vasıtasıyla, kah kimi uzantıları eliyle, kah kimi siyasiler aracılığıyla saldırıya devam ediyor.
31 Mart’ı yerel seçimler olmaktan çıkartıp bir referanduma dönüştürme gayretleri artık gizli değil açık şekilde yürütülüyor.
Bir araya gelmesi mümkün olmayan siyasiler açık gizli ittifaklar kurarak AK Parti’ye kaybettirme ekseninde buluşuyorlar.
Evet, kazanma hedefleri yok tek hedefleri AK Parti’ye kaybettirmek!
***
Hedefleri AK Parti’ye kaybettirip, halk desteği kalmadı gerekçesiyle cumhurbaşkanının meşruiyetini sorgulamak!
Bunun için de dikkat edilirse muhalefet projelerini açıklamak yerine ekonomiden, işsizlikten, dış politikadan, eğitimden ve belediye sorunlarıyla doğrudan ilgisi olmayan benzeri konular üzerinden propaganda yapıyor.
Bu politikaların AK Parti tabanını nasıl etkileyeceği önemlidir.
***
Ama daha da önemlisi muhalefetin yerel seçimleri referanduma dönüştürmesinin, hükümeti nasıl etkileyeceğidir.
Öyle bir ihtimal yok ama farz edelim ki bütün belediyeleri muhalefet kazandı.Hükümet mi düşecek?
Elbette ki hayır! Türkiye başkanlık sistemine geçmiştir. Başkan da 5 senede bir millet tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanı2023 yılına kadar görevinin başındadır.
Kaldı ki 1 Nisan’da belediyelerin yine çoğunu Cumhur İttifakı’nın kazandığını ve oy oranını koruduğunu göreceğiz inşallah.
Tabii ki sevinmeyeceğiz, kazanma değil de AK Parti’ye kaybettirme çabasıyla emperyalizmin tuzağına düşmüş olanların haline üzüleceğiz!
Emperyalizme karşı duruşunu ve düşüncelerini tasvip ve takdir ettiğim Ardan Zentürk beyin 7 Mart’ta yayınlanan yazısındaki, “Konunun diğer yönü, ‘Müslümanlar’ın birinci görevi İslamcı hareketlerden kurtulmaktır, çünkü hepsi Haçlıların kontrolü altındadır’ dediğinizde karşınıza çıkarılan laflarla gösteriyor“ ifadesini sorunlu buldum. İslamcı kelimesini hiç benimsemedim ama İslami Hareketlere bu ismin verildiği malum. Biz de İslami hareketlerden geliyoruz. Bu lafı kim demiş hangi İslami hareket haçlıların kontrolü altındaymış, Ardan bey bu ifadeye açıklık getirmelidir!