Utanmaz “sol” portallar, “En Amerikancý Cumhurbaþkaný kimdi?” sorusuna, “Celal Bayar, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Erdoðan vs...” cevabýný verecektir... Ya da “suskunluða” bürünecektir...
Nazým Hikmet konusunda susuyorlar hâlâ... “Nazým Hikmet’le Kemal Tahir’i hangi þef 13 yýl içeride yatýrdý? Sabahattin Ali’nin kafasýný odunla parçalama fikriyatý hangi parti devletine aitti?” sorularýna cevap arýyorlar.
En Amerikancý Baþbakan CHP saflarý arasýndan çýkmýþtý: Nihat Erim.
12 Mart darbesi tamama erer ermez, CHP sýralarýndan gelip darbe hükümetinin Baþbakanlýðýna kurulmuþ, ilk icraat olarak “haþhaþ ekimini” yasaklamýþtý. Amerika’dan da bol “aferin” almýþtý.
Peki, en Amerikancý Cumhurbaþkaný kimdi?
Cevabý çok basit: Ýsmet Ýnönü...
Bir dönem Almancýydý... Almanya’nýn savaþtan galip çýkacaðý düþüncesiyle, iç siyaseti saðcý dünya görüþüne göre tanzim etmiþti... Mesela millî eðitimi, düpedüz “faþist” bilinen ellere býrakmýþtý.
Hitler’in yenileceði anlaþýlýnca, tornistan etti. “Ýngilizci” bir siyaset izlemeye baþladý.
Sovyetçi olduðu bir dönemi de vardý...
Sovyetler Birliði’nden mülhem “kolhoz” ve “sovhoz” uygulamalarýyla “kalkýnabileceðimizi” hayal ettiði dönemdir bu... Peþinden “Köy Enstitüleri” rezilliði gelecektir...
Elbette anladýðýmýz manada “Amerikancý” deðildi ama iþbirliklerine ve imzalanan anlaþmalara bakarak hüküm verecek olursak, “Amerikancý” yaftasý Ýsmet Paþa’ya daha çok yakýþýyordu.
Merhum Adnan Menderes, “Küçük Amerika olacaðýz” sözü nedeniyle yýllarca bu yaftayla yaþadý. Amerikancý bir darbeyle gönderildiði halde, bu yaftadan kurtulamadý. Ama Ýsmet Paþa, “Ortanýn solundayýz” dedi diye, Türk sol entelektüeli tarafýndan yýllarca “solcu” ve yýllarca “solcu” ve “anti-emperyalist” muamelesi gördü.
Amerikancý bilinen Menderes, Amerika’nýn ekonomik tahakkümüne ve “Türkiye tarým ülkesi olarak kalmalýdýr” baskýlarýna raðmen sanayileþmeyi düþündü. Bu konuda “kayda deðer” adýmlar attý. Sovyetler Birliði’yle kredi anlaþmalarý imzaladý. Enerji tesisleri açtý...
Bedelini de, 27 Mayýs darbesiyle, “asýlarak” ödedi.
Solcu ve anti-emperyalist bilinen Ýsmet Paþa ise Amerika’nýn çizdiði sýnýrlarýn dýþýna çýkmadý.
Türk sol entelektüelinin “ilerici” ve “baðýmsýzlýkçý” ilan ettiði 27 Mayýs darbesinin bildirisi þu cümlelerle baþlýyordu: “Bütün ittifaklarýmýza ve taahhütlerimize sadýðýz. NATO’ya inanýyoruz ve baðlýyýz. CENTO’ya baðlýyýz...”
Bildirideki “bütün ittifaklar ve taahhütler” ifadesi, Ýsmet Paþa’nýn imzaladýðý anlaþmalara atýf yapýyordu elbette.
Ýlk anlaþma 1 Nisan 1939 yýlýnda, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra imzalandý. “Her konuda müsaadeye mazhar” ülke olarak tanýmlanan ABD’nin sanayi ürünleri için yüksek gümrük indirimi öngörülüyordu. Cumhuriyet döneminin ilk “kapitülasyon anlaþmasý”dýr.
23 Þubat 1945’te imzalanan “karþýlýklý yardým anlaþmasý”, Amerika’nýn istediði bilgilerin “kolaylýkla” teminini saðlýyordu.
12 Temmuz 1947 anlaþmasý ise Amerikan askeri varlýðýnýn üslenmesine imkân tanýyordu. Bu dönemde Amerika, sadece askeri varlýðýyla deðil, “istihbarat” birimleriyle de “içimize” girdi.
Birileri, “Mecburduk... Yoksulduk... Müttefikimiz yoktu... Amerikan desteðiyle biraz kendimize gelebildik. Bu sayede çocuklarýmýz hiç deðilse süt içebildi” diye yazýyor ama iþler hiç de öyle deðildi.
Mesela, Ýsmet Paþa, 27 Þubat 1946’da Amerika’yla bir “kredi anlaþmasý” imzaladý.
10 milyon dolar borç aldýk.
Bu parayla savunma malzemesi satýn alacaktýk. Bunlar, “savaþ artýðý” malzemeler olacaktý ve mülkiyeti ABD’de kalacaktý. Þart buydu.
Öyle yaptýk. Amerika’nýn kýrýk dökük, iþlemez savunma malzemelerini aldýk ve mülkiyetini Amerika’ya býraktýk. Bir ton da faiz ödedik.
Bunlarý, utanmaz sol portallarýn anti-emperyalist sandýðý Ýsmet Paþa yaptý.
Dolayýsýyla, tarihimizin “en Amerikancý” Cumhurbaþkaný Ýsmet Paþa’dýr.