Balkanlar ve Ortadoðu’daki bütün sýnýr ve sistem sorunlarýnýn kökünde 1919’daki sömürgeci paylaþým var. Halen Avrupa’da süren kavga, 100 yýl öncesinin unutulmadýðýný gösteriyor.
Avrupa, vitrin ýþýltýsýný kaybettikçe, açgözlü milliyetçilik altýnda ýrkçýlýk ve sömürgecilik ana akým olmaya baþladý. Ýtalya ile Fransa “Afrika’yý en çok kim sömürdü” kavgasýna girdiler. Fransa, Almanya ile masa altýnda tepiþiyor. Ve hepsi, Brexit üzerinden Ýngiltere’ye yükleniyor. Beyaz Adam Kulübü içinde kavga baþladý.
Yapý olarak, Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý sistemi çöküyor. Zihniyet olarak ise Avrupa, Birinci Dünya Savaþý’nýn aç gözlü, bencil milliyetçiliðinin kýyýlarýnda. 1919 Paris Konferansý ve Versay Anlaþmasýnýn 100. yýlýnda Beyaz Adam Kulübü’nün çok deðiþmediðini ve ýrkçý sömürgeci paylaþýmcý reflekslerin kolayca su yüzüne çýktýðýný görüyoruz.
Ortadoðu ve Balkanlarýn pasta dilimler gibi paylaþtýrýldýðý 1919’un hayaleti yeniden geldi. Bu iki bölgede halen yaþanan bütün sorunlar, 1919’un marifeti. Ortadoðu ve Balkanlarýn paylaþtýrýlmasý demek, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun gýyabýnda parçalanmasý demekti.
1911 - Fransa Fas’a uygarlýk götürüyor.
Osmanlý vatan topraðýnýn gýyapta ve daha savaþ sürerken paylaþýlmasýnýn ilk örneði 1916 Sykes-Picot deðildir. Ondan bir yýl önce Ýtalya’yý yemlemek için Londra’da gizli anlaþma yapýlmýþ, Osmanlý topraðý paylaþýlmýþtý.
Ýtalya’nýn Paris’te aðlayarak tepinmesinin esas gerekçesi de, 1915’te daha fazla fiyatla savaþta saf deðiþtirmesine neden olan bu Londra Anlaþmasý’ydý. Fransa-Ýngiltere-Rusya, kim daha fazla verirse onun safýna girmek için yýrtýnan Ýtalya’yý kaçýrmak istememiþti.
Nisan 1915’te daha savaþ sürerken ve galipler belli deðilken Ýtalya’ya Adriyatik kýyýlarý, Rodos Dahil 12 Ada, Londra’da imzayla ve gizlice verildi. Adalarý zaten Ýtalya, 1911-12 Trablusgarp Savaþý’nda Osmanlý’ya karþý iþgal etmiþti. Ayrýca Anadolu paylaþýlacak ve Antalya merkezli geniþ bir alan Ýtalya’ya ‘adil bir pay’ olarak býrakýlacaktý. Afrika’dan da uygun bir pay verilecekti. Bir görüþmede Ýngiliz yetkililer, Ýtalya’nýn savaþ için ‘satýn alýndýðýný’ Ýtalyan heyetine söylemiþlerdi.
Nisan 1915 Londra Anlaþmasý gizli tutuldu. Sonra Mart 1916’da Ýngiltere ve Fransa Sykes-Picot anlaþmasýyla Anadolu’yu ve Akdeniz’in doðusunu kendi aralarýnda ve Ýtalya’yý dýþlayarak paylaþtýlar. Bu durumda Adana bölgesi Londra Anlaþmasýyla Ýtalya’ya, Sykes-Picot ile Fransa’ya verilmiþti.
Herkes birbirini kazýklýyordu. Yalancýlýk ve sahtekarlýk emperyalizmin sadece bir boyutuydu. ‘Kimin malýný kime veriyorsunuz’ diyen de yoktu. Ta ki, Anadolu ayaða kalkana kadar.
Ahlaksýz Londra Anlaþmasýnýn varlýðýný 1917 Bolþevik ihtilalinden sonra Moskova açýklayacak, kimsenin de yüzü kýzarmayacaktý. Paris’te de 1919’da bir baþka ahlaksýz anlaþma yapýlýyordu.
Sömürmek için toprak arayan ve “kim daha fazla verirse” ona yatan Ýtalya, 100 yýl önce ABD Ýngiltere ve Fransa’nýn yanýna iliþmiþti. Ýtalya’nýn Doðu Akdeniz’de iki hayali vardý: Adriyatik Kýyýsý ve Anadolu’nun Ege-Akdeniz kýyýsý.
1860’da birleþen Ýtalya, hemen Afrika’da sömürge aramaya gitmiþ, vahþi katliamlara raðmen 1896’da Etiyopya’da ‘vahþilerden’ sopa yemiþti. Trablusgarp’a daha sonra saldýrdýlar. Osmanlý’yý kolay bulmuþlardý.
Ýtalya ne savaþta ne de barýþta bir iþe yaramýþtý. 1914-18 arasýndaki savaþta beceriksiz ordularla 1 milyon ölü-yaralý vermiþ, müttefiklerine milyarlarca dolar borçlanmýþtý. Yoksulluk içindeydi ve halk bu rezalete neden girildiðini sormaya baþlamýþtý. Hükümet galiplerin arasýna karýþýp 1919 Paris Konferansý’nda paylaþým masasýnda yer kapmýþtý ve açgözlülük yapýyordu.
20 Nisan 1919’da Paris’te Ýngiltere Fransa ve Ýtalya Baþbakanlarý, ABD Baþkaný Wilson’a ayrýlan evde harita üzerinden Avrupa’yý paylaþma pazarlýðý yapmaktaydýlar. Ýtalya Baþbakaný Orlando, hastalýk derecesinde Adriyatik limaný Fiume’yi istiyordu. Bugün Hýrvatistan limaný olan Riyeka, Adriyatik’in Kuzey kýsmýndaydý. Biraz Ýtalyan nüfusu vardý ve Ýtalyanlarýn burayý çýlgýnca istemesinin muhtemelen 100 yýl önce de stratejik önemi yoktu.
Ýtalya Baþbakaný Orlando, Fiume’yi alamadýðýný anlayýnca yerde tepinerek aðlayýp, kendini hýrpalamýþ, sonra pencereyi açmýþ, sonra açýk pencerede yüzünü ellerine alarak aðlamaya devam etmiþti.
Uzaktan toplantý binasýna bakmakta olan bazý Ýngiliz heyet üyeleri ABD Baþkaný Wilson’un penceresindeki bu garip sahneyi izlerken gözlerine inanamadýlar: Ýtalya Baþbakaný aðlýyor olamazdý... Orlando’nun cebinden mendil çýkartýp suratýný sildiðini görünce, aðladýðýný anladýlar.
Ýçeride Fransa Baþbakaný Clemenceau ve Ýngiliz Lloyd George, emperyalizmi bile beceremeyen bu operet aktörünü küçümseyerek izlemekteydi. Amerikan heyetinden Hankey, anýlarýnda bu sahneyi ‘Oðlum böyle davransa, benden þamarý yemiþti’ diye yazacaktýr. Hýçkýrmakta olan Orlando’yu Wilson yatýþtýrmaya çalýþýr: Ýtalya’nýn baþka yerlerde hayli geniþ toprak kazandýðýný hatýrlattý. Daðýtýlan topraklarýn çoðu Osmanlý topraðýydý.
(Soldan saða) George, Orlando, Clemenceau, Wilson
Þam - Kudüs - Gazze arasý o kadar deðerliydi ki, Ýngiltere Baþbakaný L. George ile Fransýz Clemenceau daha Ekim 1918’de Osmanlý topraklarý için kapýþmýþlardý.
Bir Amerikalý diplomat, tanýk olduðu bu kavga için ‘mahalle kadýnlarý gibi dalaþtýlar’ diye yazacaktý.
L. George ‘Filistin seferi için bir avuç siyah asker dýþýnda katký yapmadýnýz. Türklere karþý 500 bin asker yolladýk, yüzbinlerce kayýp verdik, sonra da bazýlarý Kudüs’teki Kutsal Kabiri çalmayalým diye yolladýklarý birkaç zenci polisle sözde katký yaptýlar’ diyordu.
Clemenceau da ‘Oraya yolladýðýnýz yüzbinlerce askeri Batý Cephesinde tutsaydýnýz, Almanlarý daha çabuk yenerdik’ demekteydi... Bu pervasýz ýrkçýlýk ve düzeysizlikte ‘mahalle’ ve ‘kadýn’ kelimelerinden özür dilemek gerekir.
1919’da Yunanistan’ýn istediði topraklar.
13 Mayýs’ta Anadolu’nun Paris’te paylaþýmý kararlarý saat baþý deðiþmiþti. Ýngiliz diplomat Harold Nicolson, 14 Mayýs sabahý üstlerinden gelen emirle yeni bir anlaþma taslaðý yazdý: Ermenistan, Anadolu’nun doðusunu kapsayacak þekilde devlet olarak ABD mandasý altýna girecek, Ýstanbul ve Boðazlar da ABD mandasýna verilecekti.
Öðleye doðru Nicolson, ABD Baþkaný Wilson’ýn kaldýðý eve çaðrýlýr. Büyük Salona L. George tarafýndan alýndýðýnda, yerde kendi çizdirdiði büyük Balkan-Anadolu haritasýnýn yayýlý olduðunu görür. Haritanýn bir kenarýnda Baþkan Wilson yüzü koyun uzanmýþtýr. Clemenceau emekleme pozisyonundadýr ve ikisi haritaya bakmaktadýr. Hala Güney Anadolu’yu Ýtalya Yunanistan ve Fransa arasýnda paylaþtýrma derdindedirler. Nicolson’a ‘‘Marmaris’i Ýtalyan bölgesinden çýkart’’ derler. Wilson, neresi olacaðýný kurþun kalemle iþaretler.
Dönemin tipik ‘sömürgeci beyaz adam’ modelinde olan, Osmanlý-Türk’e hýncýný saklamayan, diplomat Nicolson bile olanlara tepkilidir:
“Bu bilgisiz ve sorumsuz adamlarýn Anadolu’yu bir pasta gibi dilimlere ayýrmasý, dehþet verici. Ve orada, Anadolu ile hiçbir alakasý olmayan benden baþka kimse yok. Milyonlarýn mutluluðunun bu þekilde kararlaþtýrýlmasý ne kadar kötü. Ýki aydýr üstlerimize, bu konularda bir plan hazýrlamak için bize zaman vermelerini yalvarýyorduk. Kararlarý ahlak dýþý ve uygulanamaz.. Ama ‘Haydi ama, genç adam... ne yapalým, bu kadar. Ýþi bitirmemiz lazým...’ havasýndalar. Ýþin komiði, müdahale edebildiðim tek kýsým, Yunanlara verilecek alanlar konusu. Burada da, önerdiðim en aþýrý sýnýrlarýn bile tehlikeli biçimde ötesine gittiler. Sonra Baþbakan L George konuþulanlarý karar taslaðý olarak kaðýda geçirmemi istedi. Ben de akýllý bir iþ yaptým, söylediklerini sulandýrdým. Delice kararlarýna biraz izan katmaya çalýþtým. Bilmiyorum Baþbakan benim taslak metnimi uygun buldu mu...”
Sahne þu, ABD Ýngiltere Fransa harita üzerinde pasta keser gibi Osmanlý vatanýný parçalamýþlar, sýra Anadolu’ya geliyor, orayý da izan ötesinde bir hýnçla parçalayýp bölüyorlar. Gaddarlýk öyle ki, en Osmanlý-Türk-Ýslam karþýtý sömürgeci beyaz adam bile isyan ediyor. Ya da bu izansýzlýða Türkün Ýslamýn isyan edeceðini görüyor. En büyük korkularý, Hint Müslümanlarýnýn ayaklanmasýydý. Anadolu ayaklandý.