En az iki kadın bakan, ekonomiye yeni ‘strateji’, Dışişleri’ne sürpriz

Hükümetin kurulması, siyasi takvimin ilk sırasında. YSK kesin seçim sonuçlarını 12 Kasım Perşembe günü açıklarsa, TBMM 5 gün sonra, 17 Kasım Salı günü, ‘en yaşlı üye’ sıfatıyla CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın geçici başkanlığında toplanacak ve milletvekilleri yemin edecek. Aynı gün Geçici Seçim Hükümeti’nin görevi de bitecek ve Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hükümetin istifasını sunacak. Erdoğan’ın da yine aynı gün yeni hükümeti kurma görevini Davutoğlu’na vermesi bekleniyor. Bu durumda Davutoğlu, yeni kabineyi Çarşamba veya ‘devlet günü’ olarak bilinen Perşembe günü Beştepe’ye götürebilir.

TBMM Başkanlığı seçimi ise 23 Kasım Pazartesi günü yapılacak. Başkan’ın AK Parti’den seçileceği kesin, ancak henüz ‘aday adayları’ kulisi hareketli değil.

AK Parti, yüzde 49.5’un ‘gereği’ olarak ‘devlet işleri’ ile meşgul; öncelik yeni hükümeti kurmak, ardından geçici bütçe ve seçim taahhütlerini hayata geçirmek.

Yeni hükümet, Türkiye Cumhuriyeti’nin 64’üncü, (Ahmet Davutoğlu’nun 7 Haziran’dan sonra kurduğu ‘anayasal seçim hükümeti’ hariç) AK Parti’nin 6’ncı hükümeti olacak.

Ankara’da ‘bakan toto’ listesinde çok sayıda eski-yeni isim var. Ancak AK Parti’de ‘şimdilik’ isimlerden çok ‘strateji’ üzerinde duruluyor. Strateji de, 7 Haziran’dan sonra parti yönetimi, aday listesi ve seçim stratejisindeki değişiklikten bağımsız değil. 

Yani;

-Yeni kabinede ‘eski bakanlar’ı da, yeni bakanlarla birlikte görebileceğiz. Parti yönetimi ve milletvekili listesindeki ‘denge’ burada da görülecek.

-İlkesel olarak son AK Parti kongresinde Genel Başkan Yardımcılıklarına getirilen isimlerin kabineye girmemesi de konuşuluyor, ancak ‘istisna’ kapısı kapalı değil.

-Bölgesel dengeler de önemli. Doğu, Güneydoğu başta olmak üzere ‘ciddi oy artışı’ sağlanan iller birinci sıra milletvekillerine bakanlık getirebilir.

-Devletin ‘stratejik öncelik’ verdiği bakanlıklarda deneyimli isimlerden bahsediliyor. Bu anlamda Enerji, Bilim Sanayi ve Teknoloji ile Ulaştırma bakanlıkları ilk sıralarda sayılıyor. 

-Terörle ve paralel yapıyla mücadele konusundaki öncelik ile ‘sağlık reformu’ ile sağlanan yüksek memnuniyet oranı İçişleri, Adalet ve Sağlık bakanlıklarını da bu listeye dahil ediyor. 

-Ayrıca planlanan yeni demokratik ve toplumsal ‘reformlar’ da ‘süreç yönetimi’nde deneyimli isimleri öne çıkarıyor. Ancak bu ‘eski bakan’ sayısı ‘kadrolu bakan’ eleştirisine neden olmayacak şekilde sınırlı tutulacak.

-Ekonomi yönetiminde yeni strateji, ‘güven’ duygusunu kişilerden çok ‘politikalarla’ sağlamak. Bu nedenle ekonomi politikalarını belirlemede olduğu gibi, ‘yürütme’ sürecini de başında Başbakan’ın bulunduğu bir ‘kurul’un üstlenmesi tartışılıyor. Bu da, ekonomi yönetiminde yeni isimlerle tanışmak demek.

-Dışişleri Bakanlığı için de ‘sürpriz bir isim’den söz ediliyor. Şimdilik ‘yadırganmayacak bir isim’ demekle yetinelim.

-Kabinede en az iki ‘kadın bakan’ olacak; birinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olacağı kesin, diğeri tartışılıyor. Bakanlardan birinin başörtülü olması da düşünülüyor.

-Bazı bakanlıkların ayrılması da masada. Ancak bu ‘bakanlık yaratma’ amacıyla yapılmayacak; ihtiyaçlar değerlendirilecek. Örneğin, Soma faciasından sonra hazırlanan raporda Enerji Bakanlığı’ndan ayrı bir Maden Bakanlığı’nın kurulması önerilmişti.

***

Muhalefet cephesinde ise ‘parti içi tartışmalar’ var.

CHP’de Ocak sonu-Şubat başı yapılması beklenen Büyük Kurultay’a yönelik ‘genel başkan adayları’ ortaya çıkmaya başladı. Ancak CHP’ye yakın kaynaklar, “Ciddi bir yarış olur ancak genel başkan değişmez” görüşünde.

MHP’de ise oy kaybının faturası Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin ‘hayır’ politikalarına kesilmiş durumda. Ancak Bahçeli’ye bu faturayı ödetebilecek bir ‘alternatif’ henüz yok. Gözlerin çevrildiği tek isim, Bahçeli’nin aday listesine koymadığı TBMM eski Başkanvekili Meral Akşener. Ancak kaynaklar, “Meral Hanım Devlet Bey’e karşı kazan kaldırmaz. Ancak parti bayrağını da düştüğü yerden kaldırmak istiyor” diyorlar.

HDP’de ise üç ayrı grup sonuçları tartışıyor: Kandil, İmralı ve ‘Türkiyelilik iddiasıyla partiye katılanlar’...

“Sırtını Kandil’e dayayan” gruba, diğer iki gruptan sert eleştiriler var. Ancak Eş Başkanların açıklamaları Kandil’in hala baskın olduğunu gösteriyor.