Bugün Babalar Günü, böyle bir günü kutlayan veya anlamýný pekiþtiren çok film var. Biz sizler için en beðendiðimiz 10 filmi seçtik. Bütün babalara hediye olsun...
Babalar Günü hep gölgede kalýr, kesinlikle Anneler Günü’nün o þatafatlý havasý olmaz. Belki babalarýn ketum tutumu veya alçak gönüllü yapýsýdýr buna sebep. Eskilerde kalmasý gereken ‘baba sever ama belli etmez’ maskesinin bir yansýmasýdýr belki. Ama sinema buna aldanmaz. O kadar güzel filmler var ki babalar üzerine. Ve dikkat ettim bu filmler çok dramatik. Sizin için yaptýðýmýz listede bulunan filmleri seyredip de aðlamayanýnýz olacaðýný sanmýyorum. Hani ilk filmimiz The Godfather’ý saymayalým diðerleri tam yürek burkan filmler. Bazýlarýmýz babasýyla bu filmleri beraber seyredecek kadar þanslý, bazýlarýmýz ise onlarýn bizi yukardan seyrettiðini bilerek mutlu oluyor. Her ne olursa olsun sevgimiz onlara sonsuz. Ýyi seyirler dileyelim.
Ay Iþýðý- Moonlight, 2017
Ýnsan iliþkileri ve insanýn kendini keþfetmesi hakkýnda bir film olan Ay Iþýðý, genç siyahi bir adamýn çocukluðundan yetiþkinliðine kadar Miami’nin zor bir mahallesinde, hayatta kendine yer edinme savaþýný ve büyüme hikayesini anlatýyor. Benim için bir filmin derdini nasýl söylediði önemlidir ama daha da önemlisi ne söylediði. Bu anlamda Moonlight çok katmanlý bir film. Bize bir erkeðin kimliðini tanýma çabasýný gösterirken, aslýnda insan olarak hayatta duruþumuzu nasýl sergileyeceðimizi, daha da önemlisi o duruþu bulma sürecinin ne kadar karanlýk ve zor olabileceðini anlatýyor. Söz konusu erkek olduðunda baba örneðinin belirleyiciliði filmin önemli mesajlarýndan.
Babam ve Oðlum, 2005
12 Eylül darbesinin yýktýðý hayatlardan birinde yetiþmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doðmadan önce kaybetmiþ, bir gazetede yazar olarak çalýþan babasý tarafýndan mütevazý bir evde yetiþtirilmiþtir. Babasý dýþýnda tanýdýðý tek bir akrabasý bile yoktur. Taki babasý Sadýk, bir gün Deniz’i þaþýrtacak bir haberle gelene kadar... Deniz artýk babasýyla birlikte, hiç görmediði dedesinin yanýnda, küçük bir kasabada yaþayacaktýr. Köye vardýklarýnda Sadýk yýllar önce küstüðü babasýný ilk kez görür. Aralarýndaki bu küskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum deðildir. Sadýk’ýn dönüþ sebebini anlamlandýramayan aile bir yandan çok mutluyken diðer yandan tedirgindir de. Zamanla Deniz bu hiç görmediði ailesine alýþýrken ve her þey düzelmeye baþlamýþken yaþanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir.
Umudunu Kaybetme The Pursuit of Happyness, 2007
Ýyi bir baba olan Chris Gardner, iþinde sorunlar yaþayan, maddi açýdan sarsýntýda olan ve ayný zamanda iyi bir eþ olan bir adamdýr. Ancak ne yazýk ki eþi sýkýntýlara daha fazla katlanamayacaðýna karar vererek onu terk eder. Christopher adýndaki oðullarý babasýnýn yanýnda kalýr. Karýsýnýn terk etmesi yetmezmiþ gibi bir de ev sahibi dýþarý atar baba oðulu. Baba sokaklarda kalýp, tuvaletlerde, düþkünler evinde çalýþarak ayakta durmaya çalýþýr. Oðlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her þeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaþý hiç þüphesiz, vakti geldiðinde en güzel kapýlarý açacaktýr.
Hayat Güzeldir- La vita e bella, 1999
Ýkinci Dünya Savaþý’nýn birkaç yýl öncesini anlatarak baþlayan filmde baþkahramanýmýz hayat dolu Guido, güzeller güzeli öðretmen Dora’ya vurulur ve tüm engellere raðmen evlenirler. Ardýndan bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarýndaki tüm pürüzler ortadan kalktýðýnda savaþ patlak verir. Yahudi olduklarý için toplama kampýna götürüldüklerinde Guido, oðluna esir kampýný ve savaþý bir oyun olarak gösterecek, oðlu oyunu baþarýyla tamamlarsa ödül olarak çok istediði oyuncak tanký hediye edecektir.
Þampiyon- The Champ, 1979
Eski boksör Billy Flynn’nýn hayatýndaki en önemli þey sekiz yaþýndaki oðludur. Eski karýsý Annie ile boþandýðýnda çocuðun vesayeti Billy’nin olmuþtur. Billy artýk bir at eðitmeni olarak çalýþýr. Bir gün aniden Annie ortaya çýkar. Oðlunu görmek istediðini söyleyen Annie’yi uzak tutmak isteyen Billy, onu korumak için yapabileceði tek þeyin ringlere geri dönmek ve son bir dövüþe katýlmak olduðuna karar verir.
Fences, 2016
Troy Maxson, 1950’lerin Amerikasý’nda çöp toplayýcýlýk yapan, eþi ve oðlu ile yaþayan Afro-Amerikalý bir adam. Gençliðinde iyi bir beyzbol oyuncusu olan Maxson, profesyonel ligin siyahlara kapalý olmasý nedeniyle sporcu olamaz. Oðlunun iyi bir Amerikan futbolu oyuncusu olarak dikkat çekmesini ister ama kendi talihsizliðini aklýna getirecek ve oðlunun yükselme þansýna her türlü engeli çýkarmasýna neden olur.
Neþeli Günler, 1978
Kazým Efendi ve Saadet Haným, altý çocuklarýyla birlikte yaþayan ve geçimini turþucu dükkanlarýndan saðlayan karý kocadýr. Bir gün küçük tartýþmalarý büyür, Saadet Haným da evden taþýnýr. Çocuklarýn bir bölümü anne, diðerleri babayla kalýr. Yýllar sonra bir gün kardeþlerden Ahmet ve Mehmet’in yolu kesiþir. Önce altý kardeþ sonra anne baba bir araya gelir.
Benim Adým Sam Am Sam, 2002
Sam Dawson beyninde geliþen problem nedeniyle yedi yaþýndaki çocuðun zekasýna sahip olan karýsý tarafýndan terk edilmiþ, kýzýyla birlikte yaþayan bir babadýr. Tüm zihinsel engellerine raðmen iyi bir sosyal çevresi ve mutlu bir ailesi olan Dawson’ýn asýl sorunlarý kýzý yedi yaþýna geldiðinde baþlar. Kýzýnýn doðum günü partisinde eve gelen bir sosyal güvenlik çalýþaný, baba ve kýzý trajik bir sona sürükleyecektir.
Purple Rain, 1984
80’lerin ‘Altýn Çocuðu’ Prince’ýn baþrolde oynadýðý Purple Rain, akýllara þarkýsýyla kazýnmýþ olsa da film olarak, gözden kaçýrýlmamasý gereken bir kült. Makyajdan saça, giyim tarzýndan espri anlayýþýna kadar 80’leri layýðýyla yansýtabilen filmler içinde özel bir yere sahip. Prince gibi bir idolün filmi olmasý sebebiyle konusu çoðunlukla es geçilen yapýmda bir baba oðul iliþkisi anlatýlýr. Prince’in ölen babasýnýn bestelerini bulup yaptýðý þarkýyý dinlerken o dönemde herkes gözyaþý dökmüþtü.
Baba-The Godfather, 1972
Eser, 40’lar ve 50’lerin Amerika’sýnda, Ýtalyan mafya ailesinin öyküsünü konu alýyor. Don Corleone’in kýzýnýn düðününde, ailenin en küçük oðlu ve bir savaþ gazisi olan Michael babasýyla barýþýr. Bir suikast giriþimi, Don’u artýk iþleri yönetemeyecek duruma düþürünce, ailenin baþýna Michael ve aðabeyi Sonny geçer. Diðer ailelere savaþ açan Corleone’ler, eski moda yöntemlerini de deðiþtirmeye baþlar.
Hollywood’un ‘babam sað olsun’ krallýðý
Bizde meþhur bir atasözü var: Armut dibine düþer! Bizim söz Hollywood için de geçerli. Son dönemin yýldýzý parlak oyuncularý, yetenek ve kariyerlerini babalarýna borçlu. Bakýn listede kimler var...
Jean-Claude Van Damme ve Bianca Van Varenberg
Bianca’nýn annesi, Van Damme’ýn hala birlikte olduðu eþi Gladys Protugues. 25 yaþýndaki Bianca film setlerinde babasýný izleyerek büyüdü ve pek çok filmde oynadý. Anne ve babasýný hiç aratmýyor, karate, kick-boks, boks ve bale yapýyor.
Bruce Willis ve Tallulah Belle
Tallulah, bir zamanlarýn efsane çifti Demi Moore ve Bruce Willis’in kýzý. Annesi Demi Moore’un gençliðiyle hiçbir farký yok deðil mi? 21 yaþýndaki Tallulah da ailesi gibi bir oyuncu.
Johnny Depp ve Lily Rose Depp
Son günlerde adýný sýkça duymaya baþladýðýmýz isimlerden biri de Lily-Rose! Ýnsanýn babasý Johnny Depp, annesi Vanessa Paradis olunca adýný çok duymamýz normal tabii. 16 yaþýndaki Lily-Rosa da annesi ve babasý gibi oyuncu. Baþarýlý bir aktrist olacaðý þimdiden belli!
Will Smith ve Jaden Smith
Simth’ler Hollywood’da aile boyu oyuncu olan bir aile. Will ile Jada Pinkett Smit’in oðlu Jaden da beyazperde de yeteneðini sergiliyor. Will ve Jaden Smith, M. Night Shyamalan’ýn yönettiði Dünya-Yeni Bir Baþlangýç adlý bilim kurguda baba oðlu canlandýrdý.