Güzel miydi? Çocuklar askere gitsin. Havalimanlarýnda, tren istasyonlarýnda, otobüs garajlarýnda toplanalým. Askerciðimizi, hep bir olup havaya fýrlatalým.
Konvoylar yapalým. ‘En büyük asker bizim asker’ sloganlarý atalým. Gönderelim oðulcuðumuzu vatan görevine.
Bayraklarýmýz, dolaþsýn caddelerde. ‘Delikanlý Apo, nerdesin haney?’ diye baðýrsýn gençlerimiz.
Bunlar, hayatýmýzýn gerçekleri olsun. Ve sevmeye devam edelim bu gençleri.
Ve tabii ki, bir gün oðlumuz da gitsin. Yüreðimiz, oðlumuzla beraber gitsin, Þemdinli’nin, Þýrnak’ýn, Muþ’un, Bitlis’in daðlarýna.
Koç gibi, tutalým elini oðlumuzun, sarýlýrken, fark ettirmeden, koklayalým saçlarýný. Sarýldýðýmýz zaman, hemen býrakmayalým, azýcýk dursun, hissedelim sýcaklýðýný.
Annesi aðlarken, biz belli etmeyelim. Karýmýzýn kulaðýna, ‘çocuðun yanýnda aðlama’ diye fýsýldayalým. Sonra...
Oðlumuz gittikten sonra, sessiz sessiz aðlayalým. Issýz yerlerde, kimseye göstermeden aðlayalým.
Kulaðýmýz haberlerde olsun. Diyemeyelim, -þeytan kulaðýna kurþun- bir þey olur diye, oðlumuzun adýný bile anmaktan korkalým.
Heeey, efendiler, var mý böyle bir derdiniz?
Var mý, bir tane, ‘vatanýna kurban olsun’ diye, Haydarpaþa’dan veya Esenler otogarýndan uðurladýðýnýz/uðurlayacaðýnýz oðlunuz?
Tamam, hepimiz kurban olalým vatanýmýza. Hilalimizin dalgalanýþýna verelim canýmýzý. Ama söyleyin, artistler, var mý, Daðlýca’ya göndereceðiniz bir oðlunuz?
Yok!
Siz, milletin çoluk çocuðu üzerinden artistlik yapýyorsunuz.
Köþenizden üfürüyorsunuz. Çünkü beleþ, hiçbir bedeli yok, kimse sizden bir þey istemiyor, yazýyorsunuz, arkanýza yaslanýyorsunuz. Oooh! Keyifler keka!
Ya da kürsüden, sallýyorsunuz. Vuralým, kýralým, ölelim!
Nasýl olsa, gidecek çocuklar, milletin çocuðu. (Milletin, yani Türklerin ve Kürtlerin) Nasýl olsa, aðlayacak ana, senin anan deðil.
Hiçbir þey yapmasan, böyle olacak, böyle devam edecek.
‘Ederse etsin’ diyebilirsiniz. Böyle bir tercihte bulunabilirsiniz. Devlet de böyle bir tercihte bulunabilir. Nasýl olsa analar doðuruyor. Gerekçemiz de var. Vatan, millet, Sakarya!
Devam. Yüz yýl sürsün. Yüz yýlda bitmezse, bir sonraki yüzyýla kalsýn. Size maliyeti sýfýr!
Böyle mi olsun?
Ya da þöyle:
Teröristleri devþirelim, JÝTEM’ci yapalým. JÝTEM’ciler gitsin, kah asker kýlýðýnda, kah terörist kýlýðýnda köyleri bassýn, adam öldürsün, köy yaksýn.
Daðlarda ve þehirlerde yeni, adý terör olmayan bir terör çeþidi hakim olsun. Milletimiz, o terörle bu terör arasýnda akla karayý seçsin.
Ya da bir ýrk ayrýmý. Evet, biz kardeþiz. PKK’ya raðmen, JÝTEM’e raðmen, Allah’a þükür, Türk, Kürt, hala kardeþiz.
Kardeþliði býrakalým. Dalalým birbirimize. Allah kime verdiyse...
Bunu mu istiyorsunuz?
Biz istemiyoruz.
Biz, 40 yýldýr, analarý babalarý aðlatan, ocaklarý söndüren bu derdin nihayet hall ü fasl edileceðinden ümitliyiz.
Siz istediðiniz kadar yalvarýn PKK’ya, ‘silahý býrakmayýn, ucuza gidiyorsunuz’ diye.
Siz, istediðiniz kadar yýrtýnýn, yazýn çizin, ‘Türk sorunu’ çýkartmak için. En büyük Türk sorunu sizsiniz.
Ýstediðiniz kadar baðýrýn, vatan elden gidiyor, diye.
Kürt, Kürtçe konuþmakla, Kürtçe okuyup yazmakla vatan elden gitmez. (Anlamýyorum, Avrupa’da, mesela Ýsviçre’de bir kaç dil konuþulmasý medeniyet oluyor da, bizde niye bölücülük oluyor?)
Vatan, zulümle elden gider. Vatan, milleti birbirine düþman etmekle elden gider. Vatan, sevmemekle elden gider. Kürtleri sevmemekle, Türkleri sevmemekle... Zaten, sevmeyenler sussa, bu iþ çözülür.
Bakýn, kaç haftadýr insanlarda var bu umut. Abuk sabuk konuþan bir kaç kiþinin cümlelerinden baþka bir yerde kan yok. Yüzler gülüyor, hava temiz kaç haftadýr.
Niye tuhaf tuhaf bakýyorsunuz? Temiz hava mý zehirledi sizi?