En iyi Kürt, özgür Kürt’tür

Bize, daha çocukken, ‘hangi millettensin’ diye sorulduðunda, ‘Ýbrahim’in milletinden’ demek öðretildi.

Ýbrahim’in... Hani þu ‘Putlarý deviren’ Ýbrahim Aleyhisselam’ýn.

Sonra da, ilk gençliðimizde, Asaf Halet Çelebi’nin muhteþem þiirini okuduk.

“Ýbrahim içimdeki putlarý devir elindeki baltayla kýrýlan putlarýn yerine yenilerini koyan kim”

Yani biz, ‘milliyetçilik’ denen nesneyle, çaðdaþ zihinleri yamultacak, çýðýrýndan çýkaracak kadar baþka bir zeminde ve baðlamda tanýþtýk.

Bu yüzden, biz, güncel anlamýyla ‘milliyetçi’ olamayýz.

Bu yüzden, bana hiç kimse, ‘En iyi Kürt özgür Kürt’tür’ lafýnýn milliyetçi bir ‘güdü’nün mahsulü olduðunu söyleyemez.

Bizim terbiyemize göre, ‘Kürt’, ‘baþkasý’ deðildir.

‘Kürt, biziz.’

Türk de biziz.

Arap da, Acem de, Laz da, Çerkez de biziz.

Ve hiçbirimiz baþkasý deðiliz.

Ama bugün, bir ‘Kürt sorunu’muz var. Ve ben, bu soruna, “En iyi Kürt özgür Kürt’tür” cümlesinin yardýmýyla bakmak istiyorum.

***

Kim konuþan? Sen misin?

Sen, sen olarak mý konuþuyorsun, baþka bir varlýðýn uzvu olarak mý?

Savunduðun, kendi fikrin mi? Yoksa baþkasý mý tutuþturdu eline?

Kendi kendine de olsan ayný þeyi mi savunacaktýn?

Savunduðun fikrin nereden çýktýðýný, hikmetini, sebebini, bari biliyor musun?

Eline mikrofonu verenler, eline kalemi verenler, sana o kadarcýk saygý duydular mý?

Abilerine, amcalarýna danýþmadan konuþabiliyor musun?

(Bu sorularý sýralarken, aklýma þu geldi:

Bizim, ‘Ýslamcýlar’ýn þöyle bir özelliði var. Hepsi, bu sorulara, rahatlýkla ‘evet’ cevabý verebilir.

-Allahým, yazý nasýl kendisini yönetiyor. Hatta beni yönetiyor. Tamamen baþka bir konuya hazýrlanýyordum.-

Bir ‘big brother’larý yoktur. Varsa bile, o ‘big brother’ýn yanlýþ düþündüðünü söyleyebilirler.

Doðru da yaparlar, yanlýþ da yaparlar, ama kendileri yaparlar.

Neyse, bunu ‘derkenar’ kabul edip, klavyeyi önüme aldýðýmda neye niyetlendiysem oradan devam edeyim.)

Bu sorulara herkes ‘evet’ cevabý verir ama, siz bu ‘evet’e ister inanýrsýnýz ister inanmazsýnýz.

Ben, bu sorulara en çok Kürtler’in ‘evet’ cevabý vermesini isterdim.

Kürt yazarlarýn. Kürt kanaat önderlerinin. Kürt eþrafýnýn.

Kürt siyasetçilerin.

Kürt sanayicinin, Kürt esnafýn.

Kürt akademisyenin.

Bunlarýn, kendi fikirleriyle, kendi lisanlarýyla konuþmalarýný temenni ederdim.

Zordur, bir Kürt’ün kendi görüþlerini savunmasý.

Namlularýn gölgesinde, doðruyu, içinden geleni söylemek zordur.

‘Kürt sorunu’nu ‘Kürtlerin Özgürleþmesi’ sorunu olarak görüyorum.

Kürtler’in içinden geleni söyleyebilmesi.

Mesela, herhangi bir olayda, kepenk kapatmak istemeyen bir Kürt esnafýn, kepenk kapatmayabilmesi.

Bir BDP’li siyasetçinin, PKK’dan ‘sinyal’ beklemeden yorum yapabilmesi...

Ben, BDP’li siyasetçilerin tamamýnýn, daða, kendi özgür iradeleriyle gidip gitmediklerini bilmiyorum mesela.

Oysa bundan emin olmak isterdim.

Bir Kürt yazarýn, (bir derken sözün geliþi, bütün Kürt yazarlarýn) içlerinden geleni özgürce yazmasýný temenni ederdim.

Ben, Kürtler’in bu potansiyele sahip olduklarýndan eminim. Bu potansiyelin bir gün açýða çýkacaðýna da inanýyorum.

PKK’nýn, “En kötü Kürt Özgür Kürt’tür” diyeceði günlerin gelmesini yakýn bir ihtimal olarak görüyorum.

Hatta iþitiyorum.

Çok az da olsa, konuþabilen Kürtler’in varlýðý, vesayet altýnda kalanlarý nasýl rahatsýz ediyor.