Bir bakýyorsunuz yine Oscar’a aday gösterilmiþ, yine ödül kazanmýþ, oynadýðý film göklere çýkarýlmýþ... Bir bakýyorsunuz ABD’nin düþman olarak gördüðü ülkenin terörist ilan ettiði devlet baþkanýyla el sýkýþýyor; afet maðdurlarýna yardým organize ediyor... Sinemalarýmýzda gösterime giren Olmak Ýstediðim Yer’deki Cheyenne rolüyle filmi baþtan sona sýrtýnda taþýyan bir performans veren Sean Penn neyin nesi? Eylemciliði oyunculuðunun bir parçasý mý yoksa oyunculuðu eylemciliðinin bir uzantýsý mý?
ÇOCUK YAÞTA KISA FÝLMLER ÇEKTÝ
Sean Penn’in topraktan bir sinemacý olduðu kesin... Daha lisedeyken okul arkadaþlarý ve komþularý Martin Sheen’in oðullarý Emilio Estevez ile Charlie Sheen ve Rob Lowe ile birlikte “Süper 8” denen kameralarla kýsa filmler çekmeye baþladý. Ama dünya ondaki kamera arkasý potansiyelini keþfetmeden önce tabloid sayfalarýnda Madonna’nýn paparazzi döven kocasý olarak manþetlere çýkmasý gerekecekti! Kendi kuþaðý ve daha büyükler, 1960 doðumlu
Sean Penn’i seksenli yýllarýn gençlik idollerinden biri olarak tanýdý ilk önce. Ýsyankar bir ruha sahipti ve popüler filmlerde oynuyordu. Marlon Brando tarzý politize bir sinema anýtýndan çok James Dean tarzý bir “hýzlý yaþa, genç öl” modeli olacak gibi duruyordu. James Dean gibi talihsiz bir kazaya kurban gideceði deðil de kendini ve kariyerini hýzlý tüketeceði anlamýnda... Madonna ile evlendi, peþlerini býrakmayan paparazziyle dalaþýp durdu, birine saldýrdýðý için 33 gün hapis bile yattý! Oysa onu daha geç tanýmýþ olanlar ABD’nin sayýlý siyasi muhaliflerinden biri ve iftihar listesi iki Oscar, bir Altýn Küre, Venedik Film Festivali’nden iki Volpi Kupasý, Cannes ve Berlin film festivallerinden birer En Ýyi Erkek Oyuncu Ödülü ile göz kamaþtýran bir aktör olarak bilir. Havana’dan Baðdat’a, Caracas’tan Karaçi’ye, Tahran’dan Haiti’ye dek sürdürdüðü siyasi eylemlerinin içtenliði zamanla kanýtlanýrsa eðer Sean Penn de anýtlaþacaktýr, Brando misali.
KOMÜNÝST SORGUSU
Topraktan bir eylemci olduðu da ortada: Rus ve Litvanya kökenli Musevi bir aileden gelen babasý, oyuncu ve yönetmen Leo Penn, McCarthy döneminde Amerikan Karþýtý Eylemler Komitesi tarafýndan “komünist” olduðu iddiasýyla sorguya çekilmiþ ve kimseyi elevermeyince kara listeye alýnmýþtý. ABD’de her türlü muhalefet “solculuk” sayýldýðý için Sean Penn de Ortadoðu’yu karýþtýrma, Irak’ý bombalama dediði için “sol eðilimli” diye nitelendirilir. Çok þükür Sean Penn de az deðil: ABD’nin Irak’a saldýrýsýna ve iþgaline karþý çýktý, dönemin baþkaný George Bush’a açýk mektup yazdý, Baðdat’ý birer yýl arayla iki kez ziyaret etti, ilk ziyaretinde Dýþiþleri Bakaný Tarýk Aziz ile görüþtü.Tahran’a gitmesi yetmedi, Cuma’ya katýldý. Küba’ya gitti, Castro’yu, Venezüela’ya gitti Chavez’i ziyaret etti. Sýradan Amerikalýnýn gözünde düþman ülkelerin Amerikan karþýtý diktatörleri olan bu devlet baþkanlarýna açýk açýk destek verdi.
Katrina Kasýrgasý’ndan zarar gören Louisina sakinlerine ve Haiti’deki depremzedelere destek organize ettiði için “Ýnsani yardým / humanitarian aid” kontenjanýna alýnsa bile bu eylemleri de ABD yönetimine ve Batýlý vurdumduymazlýða muhalif bir yapýya büründürdüðü için “Solcu” sýfatýndan azade deðildir.
TAPS ÝLE GÖZ DOLDURDU
Biz gelelim sinemacýlýðýna:
Hollywood’un “içinden” geliyor olmasýnýn avantajý mýdýr yoksa o yetenekle Orta Batý’dan gelse bile ayný þansa sahip olur muydu bilemeyeceðiz ama Penn hep kalburüstü yapýmlarda önemli roller üstlenerek “Yukarýdan” baþladý kariyerine. Çocuk yaþta setleri tanýmýþtý, babasý birkaç bölümünü yönettiði Küçük Ev dizisinde 15 yaþýndaki oðluna konuk oyuncu olarak rol verdi.1981 yýlýnda Taps adlý filmdeki askeri okul öðrencisi rolüyle göz doldurunca ertesi yýlýn en gözde gençlik komedisi olan Fast Times at Ridgemont High’da sörfçü rolünü kaptý. Ardýndan gelen Bad Boys ve The Falcon and the Snowman, Sean Penn’deki “kötü adam” potansiyelini ortaya çýkarýp onun ciddi bir aktör olarak yoluna devam edeceðini, gençlik filmlerinden romantik komedilere sýçrayan bir jön olarak kalmayacaðýný ortaya koydu. Nerede marazi, sorunlu, örselenmiþ, acý çeken, kontrolsüz bir karakter var, o role hemen Sean Penn’i düþünebilirsiniz... Amaaa çok iyi bir yapým olmasý ve saðlam bir yönetmen ve seçkin bir kadro tarafýndan imza atýlmasý kaydýyla! Sean Penn’in karakterin ruhunun karanlýk gölgelerini yüzüne düþürmesini, alnýný çizgi çizgi kýrýþtýran kaygýlarý ve gözlerini buðulandýran isteksiz þiddeti yansýtmasýný, bedeninden kývýlcým kývýlcým enerji taþýrdýðýný hiç öyle pespaye yapýmlarda görmedik.
HANGÝ PENN’Ý TERCÝH EDERSÝNÝZ?
Bugüne bugün beþ kez aday gösterildiði Oscar’ý Clint Eastwood’un Mystic River’ý ve Gus Van Sant’in Milk’iyle En Ýyi Erkek Oyuncu dalýnda iki kere kazanmýþ “tescilli” bir Hollywood starý o! 2004’te kendi de Akademi üyesi oldu. Fakat asýl forsu ABD’den çok uluslararasý alanda: Berlin, Venedik ve Cannes film festivallerinin üçünde birden En Ýyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandý.1995’te Berlin’de Dead Man Walking, 1997’de Cannes’da She’s So Lovely, Venedik’teyse 1998’de Hurlyburly, 2001’de 21 Grams ile En Ýyi Erkek Oyuncu seçildi. Yönetmen olarak da kaydadeðer bir isim. 1991 yýlýnda The Indian Runner ile oturduðu koltukta, 1995’te The Crossing Guard, 2001’de The Pledge, 2007’de Into the Wild ile takdir edildi. Ödüller, olumlu eleþtiriler ve hiç de fena sayýlmayacak izleyici ilgisi bir yana Sean Penn’in özenli ve oyuncu yönetiminde baþarýlý bir yönetmen olarak kabul görmesi az þey deðil. 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldýrýsýný konu alan 11’09”01 adlý omnibüs filmdeki kýsa filmi haricinde siyasi eylemciliðini de çið çið sinemaya aktarmýyor. Ama oyuncu Sean Penn’i -hele Olmak Ýstediðim Yer’deki performansýyla- yönetmen ve eylemci Penn’den katbekat yeð tutarýz.