Çocukken ileride bürüneceðimiz rolleri, oyunlarla tanýyoruz. Büyüdüðümüzde ise üzerimize yapýþýp kalan kimliklerin içine sýkýþýyoruz. Oyun yoluyla kiþisel geliþim ve deðiþim saðlayan drama terapi, ‘saðlýklý’ yetiþkinlerden özel ilgiye sahip olanlara, çocuklara kadar her alanda uygulanan bir yöntem. Biz de bu alanýn önde gelen isimlerinden Prof. Armand Volkas ile konuþtuk.
KUÞAKTAN KUÞAÐA AKTARILAN DUYGULAR
AuschwItz toplama kampýndan kurtulan bir ailenin çocuðu olan Prof. Volkas, drama tekniklerini kullanarak tarihsel travmalar yaþamýþ ve birbirlerini ‘düþman’ olarak gören gruplarý bir araya getiriyor. Ýsrailliler ile Filistinlileri, Ermeniler ile Türkleri, Japonlar ile Korelileri, soykýrým maðdurlarý ile üçüncü kuþak Nazilerin torunlarýný buluþturmuþ. Buluþmalarda tarihsel yaralar drama terapisi aracýlýðý ile onarýlmaya çalýþýlýyor. Volkas, gruplarý bir araya getirerek ‘düþman’ tabusunu yýkmayý, karþýlýklý hikayelerini dinlemelerini ve empati kurmalarýný, yaratýcý ve deneyimsel metotlarla kiþisel ve kolektif yaralarý sarmayý, tarihi travmalarý yapýcý eylemlere dönüþtürmeyi amaçlýyor.
Öfke, intikam hissi gibi duygularýn hem sözlü aktarýmlarla hem de bilinçaltý yoluyla kuþaklara geçtiðini söyleyen Volkas, bizim coðrafyamýzda yaþananlara ve farklý etnik kökenlerden gelenlerin yaþadýklarýna ve aktardýklarýna dair þunlarý söylüyor: “Kürtler kendini görünmez ve deðersizleþtirilmiþ hissediyor. Çok fazla üzüntü, acý ve aþaðýlanma hissi var. Ermeniler de kendi acýlarýnýn görünmez olduðunu düþünüyor. Farkýndalýk istiyorlar. Öte yandan Türkler de acý çekiyor. Bulgaristan, Yunanistan’dan ailelerini kaybedip geldiler. Acýnýn farkýndalýðýna varmak, acýyý kabullenmek gerekiyor.”
Yeni yýlla ilgili hiçbir planý, yapýlacaklar listesi olmadýðýný söyleyenlerimizin bile içinde bir yerlerde sakladýðý niyeti, varmak istediði bir noktasý, çýkmak istediði bir yolu yok mu? Üzerimize yapýþýk kalan kimliklerimizden sýyrýlýp þöyle biraz nefes almaya ‘sadece bir baba’, ‘yalnýzca bir anne’, ‘ne istediðini bilmeyen bir genç’, ‘yaþlandýðý için baþkalarýna yük olan bir aile büyüðü’ ya da ‘doktor, hemþire, þoför, öðretmen, depresif’ olmaktan çýkmaya mý ihtiyacýnýz var? Hadi gelin oyun oynayalým o zaman... Drama deyince aklýnýza ‘acýklý’ Türk filmleri deðil sanatýn iyileþtirici, dönüþtürücü gücü gelsin ve yolculuða çýkalým...
TARÝHÝN YARALARINI SARMAK
Türkiye Spastik Çocuklar Vakfý (TSÇV), müzik, dans, resim, drama gibi çeþitli sanat dallarýnýn insanlar üzerindeki iyileþtirici gücünü kullanan Yaratýcý Sanatlar Terapisi’ni (YST) ülkemizde de tanýtmaya yönelik önemli adýmlar atýyor. Düzenlediði atölye çalýþmalarýna dünyaca ünlü uzmanlarý eðitimci olarak davet eden vakfýn son konuðu, Kaliforniya Bütünleyici Çalýþmalar Enstitüsü Drama Terapisi Bölümü akademisyenlerinden Prof. Armand Volkas oldu. Burada Volkas hakkýnda küçük bir parantez açalým. “Healing the Wounds of History” (Tarihin Yaralarýný Sarmak) isimli kuramýn yaratýcýsý olan Volkas, ayný zamanda Living Arts Danýþmanlýk Merkezi’nde Klinik Bölümü’nün yöneticisi ödüllü drama terapisti ve psikoterapist. Geliþtirdiði kuram kendi aile köklerinden temelleniyor. Zira, Volkas II. Dünya Savaþý sýrasýnda Fransa’da, Almanlara karþý direniþe katýlan ve Nazi kamplarýndan kurtulan bir çiftin çocuðu. Ailelerin yaþadýklarý olaylarýn, travmalarýn sonraki kuþaklar üzerindeki etkilerine yönelik çalýþmalarýna ABD’de yaþayan Türkler, Kürtler ve Ermenilerle de devam etmiþ. Hatta bir atölye çalýþmasýnda bu üç grubu bir araya getirmiþ. Onlarýn hissettiklerine, duygu ve düþüncelerine dair gözlemlerini dinleyeceðiz elbette. Ama önce drama terapisi hakkýndaki art arda sýraladýðým “Drama terapisi nedir, neden ortaya çýktý, ondan önceki terapiler iþe yaramadýðý için mi yeni bir yöntem olarak benimsendi?” sorularýnýn cevabýný alalým. Drama terapiyi (DT) ‘oyunculuðun, doðaçlamanýn ve psikodramanýn kiþisel geliþim ve deðiþim için kullanýldýðý bir yöntem’ olarak tanýmlayan Volkas, eðlenceli olduðu kadar içgörüyü de harekete geçiren yöntemin yaratýcýlýðý ve dýþavurumu desteklediðini söylüyor. DT, saðlýklý yetiþkinlerle olduðu kadar duygusal bozukluklarý olan çocuklar, psikiyatrik hastalar, hapishane mahkumlarý, yeme bozukluklarý olan kiþilerde de çok etkili olabiliyor. Ýyileþtirici drama teknikleri, depresyon, anksiyete, madde baðýmlýlýðýnda olduðu kadar varoluþsal sorularýn cevaplarýný keþfetmede de kullanýlýyor.
KÖKLERÝ AVCILIK DÖNEMÝNE KADAR UZANIYOR
Volkas, “Peki, dramanýn tedavi edici bir yaklaþým olarak kullanýmý nasýl baþladý?” sorusuna þu cevabý veriyor: “Drama terapinin geliþimi daha çok bir evrim gibi. Çok eski zamanlarda da ritüel olarak vardý. Kökleri, avcýlýk dönemine, ateþ baþýnda anlatýna avdan dönüþ hikayelerine dayanýyor. Modern zamanlara gelindiðinde, Viyana’daki parklarda oynayan çocuklarý gözlemleyen Psikiyatrist Jacop Moreno, psikodramanýn temellerini attý. Ardýndan spontane tiyatroyu geliþtirdi. Bir grup oyuncu, gazetelerdeki haberleri oyunlaþtýrýyordu. Deneysel tiyatro doðmuþ oldu. Ben de bu dönemde sürece dahil oldum. 1960’lar ve 1970’lerde Los Angeles’ta oyuncuydum. Sosyal konularý odaklanarak tiyatro yapýyordum. Ama bir oyuncu olarak yeterince para kazanamýyordum. O dönemde benim gibi oyuncular, hapishanelerde, psikiyatri hastanelerinde, engelli insanlarla çalýþýyordu. Tabii bu drama terapisi deðildi. Daha çok psikiyatriyi barýndýrýyordu içinde. 1975’te bütün drama terapistleri bir araya geldi ve bir dernek kurdu.”
Drama terapide vücudun ve hareketin kullanýlmasýyla duygularý ifade etmek kolaylaþýyor. Çocuklarýn birçok rolü oyunlarla benimsediðine, üstlendiðine deðinen Volkas, “Burada da terapiye gelenler, yeni bir davranýþý oyun yoluyla deneyimleme olanaðý buluyor” diyor.