Bütün bu olan bitenden önce Türkiye’de, Hazine’nin borçlandýðý ortalama yýllýk bileþik faiz yüzde 5 civarý idi. Ayrýca gösterge bileþik faiz yüzde 5’in altýný görmüþtü. Þimdi hýzla yine yüzde 7’yi gördük. Bu seviyelerde kalýrsak ve faizlerdeki düþüþ durursa bundan herkes etkilenecek. Ýlk önce Hazine daha yüksek borç oranýndan kendisini çevirecek. Hazine’nin, bir dönem bile olsa, ekonomik olmayan siyasi nedenlerle, yüksek faizden borçlanmasý yalnýz içinde bulunduðumuz zaman dilimini deðil, geleceði de etkileyecek bir sorun. Faizlerde yüzde 7 ve üzeri, Türkiye’nin büyümesini düþürecek, yatýrýmlarý sýnýrlayacak, yeniden ülkeyi yüksek faize baðlý dýþ açýk finansmanýna itecek dolayýsýyla iþsizliði de hýzla yukarýya taþýyacak bir seviyedir. Þu anda Türkiye, faizde Yunanistan’ýn ortalama yüzde 9’larda gezinen borçlanma faiz oranlarýna yaklaþýyor. Düþünün, uluslararasý yatýrýmcýlar tarafýndan kaðýtlarý ‘çöp’ muamelesi gören ve ancak AB’nin arkasýnda durmasýyla borçlanabilen bir ekonomi ile neredeyse on günde ayný duruma gelme riskiyle karþý karþýya kaldýk. Ýstenen bu muydu; þüphesiz, gösterilerin niyetinden ve göstericilerin bir bölümünden baðýmsýz olarak, bu faiz yükseliþinin talep listesinin ilk sýrasýnda olduðunu söylemeliyiz.
Talep listesinin ikinci sýrasýnda, Türkiye’nin enerjide yürüttüðü ‘agresif’ politikalardan vazgeçmesi; üçüncü sýrada Ýstanbul’un, New York ve Londra’dan sonra finansal belirleyiciliði olan bir karar baþkenti olmamasý; dördüncü sýrada þimdiye deðin devletle büyüyen tekelci sermayenin temel dengelerini bozacak, onu rekabete zorlayacak yeni küresel sermayenin Türkiye’ye giriþinin durdurulmasý var. Ama bütün bu taleplerin keþiþtiði nokta ise Ýstanbul; bunun için bu olaylarýn Ýstanbul’da baþlamasý da anlamlý ve önemlidir.
Brezilya-Rusya, Azerbaycan
Barýþ süreciyle Kürt kartýný yitiren odaklar, devreye hýzla Suriye ve iç karýþýklýk kartlarýný soktular. Bu açýdan Reyhanlý saldýrýsý ile Ýstanbul’da baþlayan olaylar tabii ki kardeþtir.
Bakýn yaþadýðýmýz sürecin nasýl fýrsatlar silsilesi ile örüldüðünü anlatan bir geliþmeden de bahsedeyim; ikinci not artýrýmý sonrasý, Türkiye’ye dönmeye hazýrlanan fonlarýn çýkacaðý ülkelerden birisi de Brezilya idi. Brezilya, Lula iktidarlarý ile kazandýðý baþarýsýný, ayný tempoda sürdüremedi, çünkü Türkiye gibi ülkeler devreye girdi ve Brezilya yatýrýmlarýn gidebileceði ‘en iyi’ler listesinde, göreli olarak gerilemeye baþladý. Bu gerilemeye karþý Brezilya hükümeti ilk önce, herkesin yaptýðýnýn tersini yaparak, faizleri artýrdý. Ama bu yetmedi, Türkiye’nin ikinci not artýþýný görmesinden sonra Brezilya, epeydir savunduðu finansal iþlem vergisinde geri adým attý ve geçen gün bu oraný yüzde 6’dan sýfýra indirdi. Zamanlama harikaydý; çünkü Türkiye’deki olaylarý fýrsat bilerek, neredeyse Türkiye’de sistemik bir tehlikeden bahsetmeye baþlayan haberler, batý basýnýna yoðun bir þekilde servis edilmeye baþlanmýþtý. Tabii ki Brezilya’nýn finansal iþlem vergisini sýfýrlamasý, Türkiye’den çýkýn diyenlerde bayram havasý yarattý. Çünkü ‘tamam Türkiye’den çýkalým da peki nereye gidelim’ sorusu da böylece cevabýný bulmuþtu. Öte yandan bu sürecin en acayip ama komik görüntülerinden birisi de Putin’in Türkiye’yi demokrasiye davet etmeye çalýþan açýklamasý idi. Putin, doðrudan ‘þu enerji iþlerinde bizi hesap etmeden yapýlanlar, bizim canýmýzý sýkýyor, bunun için ‘arkadaþlar’ baþýndan beri oralarda ‘gezi’niyor’ diyemezdi tabii ama en azýndan demokrasi adýna açýklama yapmasýydý bari; siyah-beyaz Jerry Lewis karikatürü gibi oldu.
Ama tabii bunun hemen arkasýndan Azerbaycan Cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev, ‘2023 yýlýnda (Cumhuriyetin 100. yýlýnda) Azeri enerji þirketi SOCAR’ý Türkiye’nin en büyük þirketi olarak görmek istiyorum’ deyiverdi. SOCAR’ýn hedefi 2018 yýlýnda 20 milyar dolar ciroyu yakalayarak Türkiye’nin en büyük üç grubundan birisi olmaktý. Tam þimdi, bütün bunlar olup bitirken, Aliyev kaynaklý olarak SOCAR, bu hedefi yukarý revize etti. Ben bunun çok anlamlý olduðunu düþünüyorum, bunun çok önemli bir cevap olduðunu da düþünüyorum.
Açýk mektup...
Yanlýþ yaptýðýnýz yatýrýmlarýn cezasýnýný siz bu ülkeye çektiremezsiniz. Tabii ki SOCAR gibi devler gelecek ve yatýrým yapacak. Onunla eþit þartlarda rekabet edeceksiniz, edemezseniz, satarsýnýz olur biter. Bu bir, ikincisi bankaya gelelim, neden faizlerin inmesinden bu kadar rahatsýzsýnýz; çünkü hantal, çok þubeli bir bankaya yanlýþ yatýrým yaptýnýz. Bu bankalar ancak ‘eski’ bankacýlýk anlayýþýyla ‘eski’ Türkiye’de kâr eder. DÝBS’lerden gelen fahiþ faizler, kredi kartlarýna ve Kredili Mevduat Hesaplarýna (KMH) uyguladýðýnýz acýmasýz soygun faizleri ve haksýz komisyonlarla ayakta kalabilir artýk çok þubeli bankalar. Artýk Anadolu’da yüksek faizden kredi almak için kapýnýzda sýraya girmiþ esnaf, tüccar yok; tarlasýný, evini -bire on- ipotek yapacaksýnýz gariban ödeyemeyince de el koyup satacaksýnýz, eski tefeci usulü kârýnýza kâr katacaksýnýz, yok artýk öyle! O soyduðunuz tüccarlar artýk ihracatçý; eskiden sizin bayinizdi; iki türlü sömürüyordunuz deðil mi; bayiye malý ver, sýkýþýp malýn parasýný ödeyemeyince de bankanýz ensesine binsin, elindeki avucundaki alsýn... Anadolu’da insanlarýn baðý, bahçesi size ipotekliydi, bir yerde Anadolu’nun sahibi sizdiniz deðil mi, iþte bu bitiyor, yapýlan altyapý yatýrýmlarý ve yeni limanlarla (siz bu yeni yollarýn ve limanlarýn yapýlmasýna da karþý çýktýnýz, yaptýrmadýnýz, yalnýz Ýstanbul, Ýzmit, Ýzmir’e sýkýþtýrdýnýz, Anadolu ayaða kalkmasýn istediniz çünkü) Anadolu gerçek sahibinin eline geçiyor. Bütün bunlarý geri çevirmek için sizin 12 Martlarýnýzý, 12 Eylüllerinizi hatta 28 Þubatlarýnýzý görmemiþ gençleri de kullanmaktan vazgeçin, geri dönüþ yok çünkü...