Endiþem sihirin bozulmasý

Kavganýn kendine göre bir raconu var: Kavga eden insan normalliðini býrakýyor, bambaþka bir kimliðe bürünüyor. Artýk attýðý yumruklarý saymanýn, elini tutmaya kalkýþmanýn bir yararý olmuyor. Ýki tarafýn keskinleþtiði bir kavga ortamýnda araya girmeye çalýþaný daha büyük tehlike bekliyor; iki tarafýn da hiddetini üzerine çekebilir ve kim vurduya gidebilir...

17 Aralýk’tan beri Türkiye bu ruh halini yaþýyor...

Taraflar kendisini haklý, karþýsýndakini haksýz sayýyor. Ýki tarafýn da süreç içerisinde karþýsýndakinin haksýz olduðunu ispatlamak için kullanabileceði epey malzeme birikti. Taraflarýn her durumda desteðe hazýr güçleri var ve o güçler karþý tarafý ‘bitirme’ üzerine kurulu bir stratejinin parçasý artýk...

Geçmiþte, þimdi birbirine karþý savaþan taraflarý birarada ‘bitirmeyi’ öngören asker tarafýndan hazýrlanmýþ bir plan kamuoyu bilgisi dahiline girdiðinde, planda hedef alýnmýþ olanlar, ikisi birden, buna olaðanüstü tepki göstermiþ, o tepki yüzünden planý hazýrlayanlar inkâr yoluna sapmýþlardý.

Oysa o planýn ‘gerçekliði’ bugün her zamankinden daha fazla kendini belli ediyor: Ýki tarafý bitirmeyle sonuçlanabilecek bir plan þu anda yürümekte... Hatta son birkaç aydýr yaþananlara ve artýk ufukta görünmeye baþlamýþ muhtemel sonuçlarýna bakarak, olan-bitene baþka bir ad bile vermek mümkün: ‘Türkiye’yi Bitirme Planý’...

‘Bitirme’ kendisiyle kast edilenin tam anlaþýlmadýðý bir sözcük... Günümüze kadar varlýðýný sürdürmekte olan —yani ‘bitmemiþ’— pek çok sosyal varlýk bulunuyor: Partiyse parti, örgütse örgüt... Hatta devletse devlet... Ancak hepsinin ayný güçlü, geliþmeleri belirleyen, saygýn ve eski dille ‘þevketli’ olduklarý söylenebilir mi?

En büyük kavgalarý bu yüzyýlda ‘dünya savaþý’ olarak yaþadý insanlýk; savaþý baþlatan ülkelerin ardýndan eski hallerini sürdürdüðü söylenebilir mi? Ýki dünya savaþýnýn tek galibi, her iki savaþa da sonradan katýlan ülkedir: ABD... ABD’nin 11 Eylül (2001) sonrasýnda kendisini taraf ettiði savaþlardan sonra eski gücünde olduðu iddia edilebilir mi peki?

Savaþlar, kavgalar ülkeleri ve insanlarý bitirmiyor, bitirmekten beter ediyor... Tüketiyor...

Kimin haklý olduðu bir süre sonra artýk önem taþýmaktan uzaklaþýyor. Baþlarda bir tarafa hak verenlerden ilerleyen dönemlerde saf deðiþtirenler çýkabiliyor. Saf deðiþtirmese de kanaat deðiþtiren çok. Dizlerini döven, “Elim kýrýlsaydý” noktasýna gelen ise gýrla...

Çoðu taraftar, baþlangýçta, bir tarafa daha fazla meyyal olduðu için safýný seçiyor; yoksa karþý tarafa ‘düþman’ olduðu için deðil... Kavga devam ederken bileniyor taraflar ve birbirinin yüzüne bakamayacak hale geliyorlar...

Diyelim biri sonunda kazandý ve diðerini ‘bitirdi’. Kim kazançlý çýkacak bu durumdan? Biri kazanýrsa, içeride geniþ yýðýnlara ulaþmasýnda ve dünyaya açýlmasýnda hep yanýnda bulduðu en büyük destekçisini kendi eliyle öldürmüþ olacak; diðeri kazanýrsa, ülkesinin ‘erdemli güç’ bilinmesinde en önemli bayrak taþýyýcýdan mahrum kalacak...

Hiçbir savaþ veya kavga ebediyyen sürmüyor; bir gün geliyor, savaþlar da bitiyor...

Unutulan son gerçek bu.