ENGÝN ALTAN BÝZÝM ATAMIZ MI?

Ramazan ayýna ulaþtýk, þükürler olsun.

Yorucu, yakýcý ve yýkýcý aylar yaþarken, büyük bir imtihandan ülkece geçerken Ramazan ayýnýn vereceði huzura bebeðin anne sütüne duyduðu ihtiyaç gibi muhtacýz.

ANCAK

Bu Ramazan ayýnda bazý þeyleri deðiþtirmeyi konuþmanýn vakti gelmedi mi?

Mesela cevabý yüzyýllardýr deðiþmediði halde popülaritesi hiç azalmayan “Orucu neler bozar?” sorusu yerine alternatif sorular mý sorsak?

 

-       Ýnsaný neler bozar mesela?

-       Birliði, dirliði ve kardeþliði neler bozar?

-       Eve getirilen, evlada yedirilen lokmanýn helalliðini neler bozar?

Gelin, bu Ramazan kul hakkýný konuþalým. Yüce Allah (C.C)’ýn “Huzuruma neyle gelirseniz gelin ama kul hakkýyla gelmeyin” dediði hakla.

Gelin, bu Ramazan hýrsýn bize yaptýrdýklarýný konuþalým, insaný nasýl canavarlaþtýrdýðýný. Kardeþi kardeþe kýrdýracak kadar hýrslý nasýl olduk, bundan nasýl kurtuluruz, bunlarý tartýþalým.

Gelin, bu Ramazan çalýþanýnýn hakkýný yiyen esnafý-tüccarý, iþinin hakkýný vermeyen, sürekli kaçacak, kaytaracak yer arayan çalýþaný konuþalým.

Gelin, bu Ramazan zaten görevi olan iþi yapmak için rüþvet isteyen, bunu da artýk yüzü hiç kýzarmadan yapan kamu personelini konuþalým.

KISACASI

Gelin bu yýl kul hakkýný, adaletsizliði, hýrsýn yakýcýlýðýný, bencilliðin zararlarýný, çalýþanlarýn haklarýný, kiþisel hýrs uðruna baþkasýnýn ayaðýný kaydýrmayý konuþalým.

Ýnsaný en çok onlar bozuyor.

*     *     *

ENGÝN ALTAN MESELESÝ

Bir haber; Diriliþ’in baþrol oyuncusu Engin Altan Düzyatan seneye diziden ayrýlacaðý için dizi ekibiyle iletiþimi azalttý, çoðunluðu gezicilerden oluþan sinema filminin tanýtýmýnda yer aldý.

Mesele Engin Altan meselesi deðil aslýnda.

Mesele kendi çocuklarýný beðenmeyen, hep gözü baþka ailelerin çocuklarýnda olan anne-babalar gibi davranan bir camianýn özgüven meselesi.

“Biz beceremeyiz bu iþleri, onlar bu iþin piri” cümlesini ezberlemiþ bir camianýn kompleks meselesi.

Elbette Engin Altan da çýkacak “Ben profesyonel bir oyuncuyum, kiminle anlaþýrsam o yapýmda yer alýr, o rolü oynarým” diyecek.

Peki o zaman, ona çok büyük bir iltifatla, oyunculuktan öte adeta Ertuðrul Gazi’nin kendisiymiþ gibi sevgi gösteren, utanmasa eðilip “Sen benim atamsýn” diye elini öpecek olan, hatta her fýrsatta da “Engin Altan bu dizideyken çok deðiþti, çok acayip etkilendi bu rolden” propogandasý yapanlar ne diyecekler?

Bir camia gazete çýkarabilir, gazete patronu olabilir ama gazeteyi çýkaracak olan muhabirini, editörünü, yazarýný yetiþtiremiyorsa o gazetelerin asla sahibi olamaz.

Bir camia sinema filmi yapabilir, film þirketleri kurup film þirketi patronlarý çýkarabilir. Ama kendi yönetmenlerini, oyuncularýný, kurgucularýný yetiþtiremediði sürece asla o filmlerin de sahibi olamaz.

Ha, diyebilirsiniz ki bunlar zamanla olan þeyler, öyle bir anda olmaz.

Eyvallah derim ama þunu da eklerim: “Zamanla olacak olan þeyler için bu zamandan hazýrlýk etmek gerek. Kendi evlatlarýný ezmek yerine onlara küçük küçük þanslar vermek, en ufak bir hatada da yerle yeksân etmemek gerek.”