Disosiyatif Kimlik Bozukluðu uzmanlaþtýðým alan olduðu için, çocukluðunda travmatik yaþantýlar yaþayýp, bu sebeple ruhsal rahatsýzlýk geliþtirmiþ kiþilerin tedavileri ile ilgileniyorum. Bu travmatik yaþantýlar en sýklýkla duygusal açýdan hýrpalanmýþ veya ihmal edilmiþ olmayý içerirken, dövülme ve en aðýr haliyle de cinsel tacize maruz kalmayý da içerir. Cinsel tacizler içinde de en aðýr form ise ensesttir.
Ensest, birbirleriyle evli olanlar dýþýndaki aile üyeleri arasýnda sözlü-sözsüz, fiziksel, görsel her türlü cinsel davranýþý içerir. Birçok çalýþma, ev içine doðal ulaþýmý olan eniþte, üvey baba ve üvey kardeþleri de dahil eder.
***
Toplumda ne kadar yaygýn: Ensestin Türkiye toplumunun %40’ýnda olduðunu iddia etmek dayanaksýz bir iddia. Türkiye toplumunun dünya genelinden daha yüksek ensest oranlarýna sahip olmasýnýn özel bir açýklamasý yok. Dünya Saðlýk Örgütü’nün 2004 verilerine göre, dünya genelinde kýz çocuklarýnýn %20’si, erkek çocuklarýnýn %10’u çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kaldýðýný bildirmektedir. Benim uzmanlýk tez çalýþmamda, psikiyatri polikliniðine baþvuran kadýnlarýn %13.3’ü ensest yaþantýsý bildirdi. Dünya Saðlýk Örgütü her türlü cinsel istismarý gösteriyor. Benim çalýþmam da toplum genelini göstermiyor. Eðer toplum genelinde ensesti en geniþ kullanýmýyla düþünürsek, rakamýn %1 ile %10 aralýðýnda olduðunu söylememiz gerekiyor. Maalesef tam rakamý gösterecek yeterli güvenirlikte veri yok. Eðer ensesti baba - kýz veya kardeþler arasý tamamlanmýþ cinsel iliþki olarak en dar anlamýnda tanýmlarsak, bu sefer rakamýn %1’ler civarýnda olduðu söylenebilir.
Ruhsal açýdan acý sonuçlarý: Çocukluk çaðý travmalarý içinde ensest diðer türlere göre daha az sýklýkla görülmekle beraber, sonuçlarý açýsýndan en yýkýcý olaný. Disosiyatif Kimlik Bozukluðu'nun en aðýr formu ensest maðdurlarýndan oluþuyor. Ensestin klinik tabloyu ne kadar aðýrlaþtýrdýðýný þöyle örnek vereyim: Yalnýzlýk veya anne babadan uzak kalma sebebiyle oluþmuþ bir Disosiyatif Kimlik Bozukluðu yaklaþýk 10 seansta düzelebilirken, enseste baðlý oluþmuþ Disosiyatif Kimlik Bozukluðu'nun düzelmesi bir ya da iki yýl sürebiliyor.
***
Toplumsal sorunlarýn rakamlarýný doðru vermek: Kötü bir durum olarak düþündüðümüz sosyal durumlar için, bu durumdan bahsetmemek, dikkatlerden uzak tutmak çabasýnda olmak ne kadar yanlýþ ise dikkat çekmek veya duyarlýlýk oluþturmak adýna yüksek rakamlar vermek de o kadar yanlýþ. Gerçekliði olduðu gibi resmetmemiz gerekiyor. Yüksek rakamlar duyarlýlýk arttýrma yerine tersinden duyarlýlýðý azaltýyor.
Sigmund Freud 1800’li yýllarýn sonunda Viyana toplumunda hastalarýnýn anlattýðý ensest öykülerini meslektaþlarýna anlattýðýnda “Viyana’da böyle þeyler olmaz” þeklinde eleþtirilip, dýþlanmýþtý. Freud bunun üzerine iddialarýndan vazgeçip, hastalarýnýn anlattýklarýný “cinsel fantaziler” olarak adlandýrmýþtý. Viyana’da olmaza benzer þekilde “Türkiye’de olmaz demek ne kadar yanlýþ ve zararlý ise böyle þeyler bizde daha fazla oluyor” ifadesini mesnetsiz bir þekilde demek de bir o kadar yanlýþ ve zararlý.
Daha önceki yazýmda bahsettiðim gibi, aldatmaya yoðunlaþmýþ bir kliniðin kendi web sayfasý üzerinden yapýlan ankete bakarak toplumda erkeklerin %60’ýnýn, kadýnlarýn %40’ýnýn aldattýðýný söylemek sadece bilimsel açýdan cahillik deðil, ayný zamanda kötülüðe hizmet ediyor. Çünkü eþini aldatanlarýn en sýk kullandýðý argüman “herkes eþini aldatýyor” þeklinde.