Enseyi karartmayalım

Antalya yenilgisi iyi olmadı elbet, ama ortada karalar bağlanacak bir tablo yok. Biliç açısından çok öğretici bir yenilgi. Gelin, “Şu iyi oynamadı, öbürü takımı yatırdı” kolaycılığına hiç yüz vermeyip somut veriler üzerinden gidelim. Çünkü benim prensibim belli: Oyuncuları maç maç yargılamam. Ne yüceltirim, ne yerin dibine sokarım. Benim için bir oyuncunun sezon performansı önemlidir. Bir de oyuncu özelliklerine göre hangi oyun anlayışının daha doğru olduğu üzerine yazarım. Geçmişte Q7, Guti, Simao örneklerinde yeri düştükçe yazdığım gibi.

Beşiktaş bugüne kadar oynadığı bütün resmi maçlarda, buna G.Saray derbisi de dahil, rakiplerinden daha fazla gol girişimi üretmişti. Antalya maçında 12-12 eşitlik var bu kez. Önce işin defansif yanına bakalım. Bu maça kadar Beşiktaş’ın kalesinde gördüğü gol girişimi ortalaması 7,2 idi. Birkaç haftadır yazıyorum, “Bu çok düşük bir ortalama, zaman içinde artacaktır” diye. Peki, ne oldu da bu sayı arttı? İşin özü dk. 46-53 arasında gizli. Bu 8 dk’lık dilimde kalesinde tam 6 gol girişimi gördü Beşiktaş. Ve yediği goller de bu kez bireysel değil, sistematik hatalardan kaynaklandı.

Bu 8 dk’lık dilimi çıkarın, defansif açıdan yine önceki maçlardaki ortalamaya döneriz. O 8 dk’lık karabasanı derbinin olumsuz etkisine ve bunun getirdiği konsantrasyon azalmasına bağlıyorum. Beşiktaş bunu aşacak kapasiteye sahip. K.Erciyes ve Bursa maçlarındaki agresif deplasman stratejisini de uygulayamadı Beşiktaş. Gol girişimi sayısının düşüklüğü bunun kanıtı. Özellikle de dk. 67’den sonra hemen hiç gol girişimi üretememesi asıl düşündürücü olan.

Galatasaray derbisinin 2. yarısında o güne kadarki oyun anlayışından uzaklaşmıştı Beşiktaş. Neydi o? Birbirine yakın oynayan, rakibe hücum hattıyla birlikte erken pres yapan, topu ayağında tutmayı başaran, pas trafiği yüksek bir orta saha.

Biliç’in Antalya maçındaki tablodan gereken dersleri çıkaracağına eminim. Keşke maça Fernandes-Atiba-Muhammed üçlüsüyle başlasaydı Biliç. Geçen sezon da Fernandes-Oğuzhan ikilisi için çok ısrarcı olmuştum. Oğuzhan ya da Fernandes’in yokluğunda, açığı benzer dizilişlerle kapatmak son derece önemli. Bu çerçevede Sezer’in de ilk 18’i zorlayacak mental olgunluğu göstermesi gerek artık. Eskişehir maçında daha cesur tercihler ve farklı bir tablo bekliyorum.