Er Ryan’ı kurtarmak

Salı günü AK Parti ve HDP grubunda yapılan  konuşmalar çok etkileyiciydi doğrusu.

Sayın Davutoğlu’nu ve çok kısa konuşan Sayın Demirtaş’ı dinlerken, notlar almıştım.

Başbakan Davutoğlu sanki Türkiye’nin yeni etnik sosyolojisini tarif eder gibiydi:

Dedem Korkut, Ahmedê Xanî ve Rumeli’den, Kafkaslardan, Makedonya’dan gelenlerin torunlarının birbirine kaynaşmasıyla, entegrasyonu acı tecrübelerle de olsa başarmış olmalarıyla oluşan yeni bir sosyoloji ve kelimenin en geniş, ‘en etnik tanım dışı tarifiyle’ yeni bir etnisite yaşıyor Türkiye’de. Seksen milyona yaklaşan bu kanla-tırnakla ortaklaşmış etnisiteyi birbirinden ayırmak mümkün olmadığı  gibi, vaktiyle bu farklı etnisiteler üzerinden kurulan siyaseti sürdürmek de kanaatimce giderek zorlaşıyor.  Geriye dönüp bakıyor ve bu büyük hikayeden geriye kalan nedir acaba diye soruyorsunuz.

Türk boyları-aşiretleri Orta Asya’dan göçün yollarına koyuldular ve , Anadolu’ya Malazgirt karşılaşmasından çok önceleri gelip yerleştiler . Buradaki halklarla, Kürt ve Ermenilerle ilk tarihsel kaynaşma ve karşılaşmayı gerçekleştirdiler.

Kültürlerini paylaştılar, başkalarının kültürlerinden etkilendiler.

Malazgirt, savaş meydanında yazılan bir milattı.  Sonrası Osmanlı dönemidir. 1514’te Yavuz Sultan Selim ve İdrisi Bitlisi’nin arasında imzalanan ve Mezopotamya ile Anadolu’da her iki halkın kardeşçe yaşamasını sağlayan anlaşma,  üç asra damgasını vurdu.

***

Derken, İmparatorluklar çağı kapandı, milliyetçilikler çağı başladı.

Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan halkların yolları bir bir ayrıldı.

Kalan toprakların üzerine, Cumhuriyet kuruldu, ulus inşa edildi.

Giden gitti, kalan kaldı.

Dede Korkut, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmedê Xanî’nin torunları Anadolu ve Mezopotamya’da yüzyıl daha birlikte yaşadılar ve yaşamaya devam ediyorlar.

Kavgalar olmadı değil tabi.

Rumeli’den gelenler, İttihatçı-Kemalist kadrolar öncülüğünde bir ulus-devlet kurdular. Ulusalcı fikirler böyle serpilip gelişti.

Bu geleneği de, bugün, büyük ölçüde,  CHP temsil ediyor. Geçmişi kusursuz bir geçmiş olarak görüyor ve Yeni Türkiye’nin kodlarıyla genetik bir uyuşmazlık yaşıyor.

Dedem Korkut’un torunları ise İttihatçı-Kemalistler’ den çok çektiler. Pan-Türkizm filan dediler, ama gerçekler Türk Milliyetçiliğini Anadolu’ya sıkıştırıp  bıraktı. Bu gelenek de  şimdi MHP’yle temsil ediliyor desek yanlış olmaz.

Dünyada bugün ne Pan-Türkizmin ne Pan-Kürdizmin bir karşılığı var ama..

Gelelim Ahmedê  Xani’nin torunlarına. Onlar da, milliyetçi fikirlerden etkilendiler, cumhuriyet döneminde isyan demeyelim ( sonuncusunu ayırıyorum) ama bir çok kalkışmaya imza attılar. İstiklal Mahkemelerinde yargılandılar, onlarcası idam sehpalarına yollandı, ve katledildi.

Ahmedê Xani’nin torunları bugün HDP ve AK Partideler.

AK Parti Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nu güçlü liderliğinde,  Dedem Korkut, Mehmet Akif Ersoy ve Ahmedê Xani’nin torunlarına gelin hep beraber Yeni Türkiye’yi, kuralım diyor.

“Kendimize Yeni Türkiye’nin milleti diyelim. Bu millet hepimizi ifade etmiş olsun. ‘Makbul vatandaşlıktan’ herkesin makbul sayılacağı ‘makbul millet’ anlayışına geçelim.”

Torunlar, yani halk bu teklifi 12 yıldır, kendi siyasi hafızası üzerinden ölçüp biçiyor ve sandıkta onay veriyor.

Ama torunların geçmişteki hafızasına saplanıp kalan, onları temsil iddiasındaki siyaset erbabı teklifi ret ediyor. Oysa Yeni Türkiye’yi ve yeni millet anlayışını savunmak onların da hakkı. Bu hakkı kullanmak yerine, AK Parti’yi devirmek için-sandık en son- ama her türlü çareye başvuruyorlar.

CHP ve MHP ve HDP arasındaki ilişki, bana hep Er Ryan’ı kurtarmak filmini hatırlatıyor. CHP ve MHP zor durumda, iktidar olamıyorlar, ama kendilerini bu iktidardan kurtaracak çareler düşünüp duruyorlar.  Savaş meydanında kaybolmuş James Fransız Ryan gibi düşünebilirsiniz her iki partiyi. Er Ryan, üç kardeşini de savaşta kaybedince, eve çıkma izni alır. Ama savaş alanında kaybolmuştur. Onu bulmak yüzbaşı rolündeki Tom Hanks’e düşer.

Sayın Demirtaş, sanki Tom Hanks’ın rolüne soyunuyor. Kürt siyasetinin, bir kimlik inşası olarak çünkü, kendi karşıtlarına ihtiyacı var. Bu karşıtlar şüphesiz Kürt kimlik inşasını çeşitli biçimlerde ret eden Türk ulusalcıları ve Türk Milliyetçileri. (CHP ve MHP’nin temsil iddiasında olduğu)

Demirtaş, Er Ryan’ı kurtarmak istiyor. Zor bir rol.. Ama başarabilirse, yani AK Parti mecliste 300 milletvekilinin altına düşerse, hem CHP hem MHP’yi kurtarabilir, ömürlerine ömür katabilir. 

İronik olan şu ki, kurtarma hamlesi, CHP’den oy almaya bağlı. Demirtaş, yıllardır üstünde mühendislik yapılan AK Parti ve Erdoğan nefretini satın almak istiyor. Ama AK Parti ve özel olarak Erdoğan nefreti, bir siyasi projeye dönüşemez, bu çok zor. Çünkü bu her şeyden önce, kurtarılacak olanla (CHP), kurtarıcıyı (HDP) karşı karşıya getirecektir.

Bu yüzden de dün grupta üç kez tekrarlanan yani, ‘Sizi AK Parti ve Erdoğan’dan ancak ben kurtarırım, son nefesimize kadar bunun mücadelesini veririm’ şeklindeki üç cümlelik konuşma CHP’lilerde jeton düştü mü bilmiyorum ama asıl olarak CHP’ye meydan okumaktır. Kürt oylarını bu meydan okumanın nasıl etkileyeceğini bilmiyorum. Ama çözüm sürecini mezara, Öcalan’ı İmralı’ya gömme ihtimali yüksek bu strateji, eğer HDP barajı aşamazsa, Sayın Demirtaş’ın siyasi hayatını da bitirebilir. Bunu hiç istemeyenlerden biri olduğumu söylemek isterim. Demirtaş gibi istikbal vaat eden siyasetçiler kolay yetişmedi ve yetişmiyor bu ülkede, en iyi bilenlerdenim..