24-26 Nisan tarihleri arasýnda, Erciyes Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi tarafýndan düzenlenen üniversitelerarasý kýsa film ve belgesel film yarýþmalarý sonuçlarýna göre, kýsa filmde Serhat Karaaslan’ýn Bisiklet, belgesel dalýndaysa Veysel Akþahin’in Hala isimli çalýþmalarý birinci seçildi. Toplam 35 üniversiteden katýlan 92 kýsa, 43 belgesel filmden onar çalýþma yarýþmalý bölümlere seçilmiþti. Kýsa filmde, Sedat Azazi ve Bilal Çakay’ýn Yabancý ikinci, Musa Ak’ýn Ýs üçüncü, belgeselde, Halil Aygün’ün Dom ikinci, Nagihan Çakar’ýn Büyükaþýk’lar ve Ömer Güneþ’in 45 Gün’ü üçüncülüðe layýk görüldüler. Ayrýca internet üzerinden, hayatýn vazgeçilmezleri haline gelen sosyal paylaþým aðlarýnda yapýlan oylamalarda, Facebook seyirci ödülünü kýsa film dalýnda Seyid Çolak’ýn Kara Kar, belgesel dalýnda Halil Aygün’ün Dom adlý çalýþmalarý kazandý.
***
Aralarýnda Onur Önürmen’in de bulunduðu düzenleme kurulunun çok baþarýlý organizasyonuyla gerçekleþen Erciyes Film Festivali, geleceðin sinemacýlarýný yetiþtirmek üzere Anadolu’da yapýlan önemli bir sanat faaliyeti olarak karþýmýza çýkýyor. Seçici kurulunda bulunduðum kýsa film kategorisinde gördüðüm kadarýyla, deðiþik sebeplerle kimi çalýþmalar ‘konuþmayan’ eserler olarak kalmýþ, kimileriyse özellikle senaryo yapýlarý bakýmýndan geliþtirilmeye muhtaç görünüyor.
Ulu Erciyes daðýnýn geniþ etekleri arasýndaki ovada kurulan ve tarihin akýþý izinde birçok medeniyetin izini taþýyan Kayseri’de daha çok Selçuklu karakteri hakim görülüyor. Tarihin izlerinin belirgin olarak durduðu ve belli bir düzen içinde görülen merkezin biraz dýþýna çýktýðýmýzda ise, þehirlerin onulmaz yaralarýndan sayýlan beton bloklar yükseliyor. Bir barikat, heyula gibi karþýmýza çýkan 15 katlý yüksek apartmanlar, dairelerin kutu kutu üst üste adeta insanlarýn içine girdiði ‘hayat mezarlarý’na dönüþüyor. Bu ruhsuz yapýlaþma, bahçe içinde tek veya iki-üç katlý Kayseri’ye has taþ evlerle nasýl da çeliþiyor! Taþ ve ahþabýn çevreyle ve insanla uyumlu organik yapýsý, beton ve demirin soðuk sentetik yapýsýyla bariz bir tezada düþüyor. Geçmiþin insana deðer katan mimari anlayýþý, bugün yerini rant denilen gayriinsaniliðin açmazýna býrakmýþ. Kayseri özelinde pek de anlaþýlamayaný, insanlarýn bu hücreleri merkeze yakýnlýðýndan dolayý tercih etmeleri. Sýkýþýk, dipdibe, güneþe ve hava akýmýna pek de imkan tanýmayan, görünüþü dahi insana karabasan gibi kasvet veren bu yapýlaþma, Kayseri gibi gepgeniþ düz bir yerleþime sahip þehrin baðrýna saplanmýþ hançerler gibi duruyor. Bahçe içindeki derme-çatma gecekondular bile bunlarýn yanýnda çok daha insani bir görünüm arz ediyor. Mimarinin, sosyal hayattan kültür ve sanata en temel unsurlarý etkilediðini düþünürsek, günümüzdeki çölleþmenin veya kuraklýðýn sebeplerine þaþmamak gerek. Sinemanýn geliþip serpilmesi biraz da mimari miras, tecrübe ve algýyla baðýntýlý.