Fehmi KORU
Fehmi KORU
fkoru@stargazete.com
Tüm Yazıları

‘Erdemli güç’ün yükselişi...

Elimizi tahtaya vuramayacağımıza, oramıza buramıza nazar boncuğu takamayacağımıza göre, ne yapalım, üç Kulhuvallahi, bir Elham mı okuyalım, ‘Aman nazar değmesin’ diye...

Türkiye kronik bir sorununu çözmede en önemli virajı almayı başardığının ertesi günü, neredeyse iki yılını çalan ‘Mavi Marmara’ konusunda İsrail’i yola getirme çabalarında da sonuç aldı. Netanyahu sonunda özür diledi, kurbanlara tazminat ödemeyi kabul etti ve Gazze’ye açık hava hapishanesi görüntüsü veren ambargoyu esnetmeye razı oldu.

İsrail’e hep direnegeldiği adımları attıranın ülkeyi ziyaret eden ABD Başkanı Barack Obama olması gelişmeyi önemsizleştirmiyor; tersine, Türkiye’nin öneminin ne denli arttığını gösteriyor. BM’nin raporuna yüz vermeyen, koalisyon ortaklarının inadına çare bulamayan Netanyahu, ABD’nin ısrarını kıramadı.

ABD Başkanı ağırlığını neden Türkiye’den yana koydu? Üzerinde durulmayı hak eden soru budur...

Dünyanın yeniden biçimlendiği ilginç bir dönemden geçiyoruz. Geçen yüzyılın ülke ağırlıklarında kaymalar yaşanıyor. ‘Eski Avrupa’nın kendini yenilemede acze düşen pek çok ülkesi, kimi siyasi bazısı ekonomik çalkantılar sonucu ağırlıklarını yitirme yoluna girdi. Avrupa Birliği’nden (AB) çatırtılar yükseliyor...

‘Eski Avrupa’ böyle de ‘eski Ortadoğu’ sanki farklı mı?

‘Arap baharı’nın geldiği nokta fazla iç açıcı değil. Halk hareketleriyle ortaya çıkan yeni rejimler, herhalde hiç beklemedikleri bir zaman diliminde sorumluluk üstlerinde kaldığı için, kendilerinden beklenen misyonu gerçekleştirmede zaaf içindeler... Krallar, emirler, sultanlar aldıkları tedbirlerle biraz süre kazanmış olsalar da gücünü meydanlarda sınayarak öğrenen halkların ikinci bir hamlesi kaçınılmaz.

Yanı başımızdaki Suriye ise iç-savaşla yıkılışa sürükleniyor...

‘Nazar değmesin’ temennisi, böyle bir coğrafyada ülkemiz ışıl ışıl parladığı için...

Ülkemiz, halkını arkasına almış cesur bir siyasi iktidarın, önce kendi iç sorunlarını çözme, sonra da kendini başkaları için de ‘örnek’ hale getirme amaçlı arayışlarının ürünü olarak bayağı itibar kazanmakta...

Herhalde AB’nin ülkemizi üyeliğe kendi belirlediğimiz özel şartlarda kabulüne az bir zaman kaldı. Türkiye için eksikli ‘özel statü’ öngören AB, şimdilerde ‘özel imtiyazlı bir statü’ teklif etmeye hazırlanıyor olabilir...

Portekiz, İrlanda, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi zaten ekonomik sıkıntıda; zamansız yağan kara hazırlıksız yakalanan İngiltere’de de, halk, doğalgaz sıkıntısı yüzünden, soğuğa esir düştü. Fransa ise lidersiz...

‘Eski Avrupa’gerçekten zorda.

Türkiye dünyanın bize yakın coğrafyasında meydana gelen olumsuz gelişmeleri kendi yükselişi için değerlendirebilecek durumda.

Büyük barışını gerçekleştirme yolunda en ciddi adımı attı ülkemiz; bunu çevresini de dışlamayan yeni bir vizyonla zenginleştirmeli. Türkiye’nin kendi vatandaşları, nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar, kendilerini bütünün en değerli unsuru olarak görebilecekleri bir güvene kavuşturulmalı, refahtan herkes nasibini almalı... Türkiye’ye imrenerek bakan komşu coğrafyalar da onun yeni elde edilmiş ‘erdemli gücü’nden yararlanabilmelidir...

Zor değil bu, emin olun zor değil...

Anayasa çalışmaları artık bu güvenle sürdürülmelidir.