‘Erdemli güç’ün yükseliþi...

Elimizi tahtaya vuramayacaðýmýza, oramýza buramýza nazar boncuðu takamayacaðýmýza göre, ne yapalým, üç Kulhuvallahi, bir Elham mý okuyalým, ‘Aman nazar deðmesin’ diye...

Türkiye kronik bir sorununu çözmede en önemli virajý almayý baþardýðýnýn ertesi günü, neredeyse iki yýlýný çalan ‘Mavi Marmara’ konusunda Ýsrail’i yola getirme çabalarýnda da sonuç aldý. Netanyahu sonunda özür diledi, kurbanlara tazminat ödemeyi kabul etti ve Gazze’ye açýk hava hapishanesi görüntüsü veren ambargoyu esnetmeye razý oldu.

Ýsrail’e hep direnegeldiði adýmlarý attýranýn ülkeyi ziyaret eden ABD Baþkaný Barack Obama olmasý geliþmeyi önemsizleþtirmiyor; tersine, Türkiye’nin öneminin ne denli arttýðýný gösteriyor. BM’nin raporuna yüz vermeyen, koalisyon ortaklarýnýn inadýna çare bulamayan Netanyahu, ABD’nin ýsrarýný kýramadý.

ABD Baþkaný aðýrlýðýný neden Türkiye’den yana koydu? Üzerinde durulmayý hak eden soru budur...

Dünyanýn yeniden biçimlendiði ilginç bir dönemden geçiyoruz. Geçen yüzyýlýn ülke aðýrlýklarýnda kaymalar yaþanýyor. ‘Eski Avrupa’nýn kendini yenilemede acze düþen pek çok ülkesi, kimi siyasi bazýsý ekonomik çalkantýlar sonucu aðýrlýklarýný yitirme yoluna girdi. Avrupa Birliði’nden (AB) çatýrtýlar yükseliyor...

‘Eski Avrupa’ böyle de ‘eski Ortadoðu’ sanki farklý mý?

‘Arap baharý’nýn geldiði nokta fazla iç açýcý deðil. Halk hareketleriyle ortaya çýkan yeni rejimler, herhalde hiç beklemedikleri bir zaman diliminde sorumluluk üstlerinde kaldýðý için, kendilerinden beklenen misyonu gerçekleþtirmede zaaf içindeler... Krallar, emirler, sultanlar aldýklarý tedbirlerle biraz süre kazanmýþ olsalar da gücünü meydanlarda sýnayarak öðrenen halklarýn ikinci bir hamlesi kaçýnýlmaz.

Yaný baþýmýzdaki Suriye ise iç-savaþla yýkýlýþa sürükleniyor...

‘Nazar deðmesin’ temennisi, böyle bir coðrafyada ülkemiz ýþýl ýþýl parladýðý için...

Ülkemiz, halkýný arkasýna almýþ cesur bir siyasi iktidarýn, önce kendi iç sorunlarýný çözme, sonra da kendini baþkalarý için de ‘örnek’ hale getirme amaçlý arayýþlarýnýn ürünü olarak bayaðý itibar kazanmakta...

Herhalde AB’nin ülkemizi üyeliðe kendi belirlediðimiz özel þartlarda kabulüne az bir zaman kaldý. Türkiye için eksikli ‘özel statü’ öngören AB, þimdilerde ‘özel imtiyazlý bir statü’ teklif etmeye hazýrlanýyor olabilir...

Portekiz, Ýrlanda, Ýspanya, Ýtalya, Yunanistan ve Kýbrýs Rum Kesimi zaten ekonomik sýkýntýda; zamansýz yaðan kara hazýrlýksýz yakalanan Ýngiltere’de de, halk, doðalgaz sýkýntýsý yüzünden, soðuða esir düþtü. Fransa ise lidersiz...

‘Eski Avrupa’gerçekten zorda.

Türkiye dünyanýn bize yakýn coðrafyasýnda meydana gelen olumsuz geliþmeleri kendi yükseliþi için deðerlendirebilecek durumda.

Büyük barýþýný gerçekleþtirme yolunda en ciddi adýmý attý ülkemiz; bunu çevresini de dýþlamayan yeni bir vizyonla zenginleþtirmeli. Türkiye’nin kendi vatandaþlarý, nerede yaþýyor olurlarsa olsunlar, kendilerini bütünün en deðerli unsuru olarak görebilecekleri bir güvene kavuþturulmalý, refahtan herkes nasibini almalý... Türkiye’ye imrenerek bakan komþu coðrafyalar da onun yeni elde edilmiþ ‘erdemli gücü’nden yararlanabilmelidir...

Zor deðil bu, emin olun zor deðil...

Anayasa çalýþmalarý artýk bu güvenle sürdürülmelidir.