Erdoğan - Putin Görüşmesi

1915 olaylarıyla ilgili Erivan’daki törene katılan ve Soykırım ifadesini kullanan Putin; Ankara’dan giden rüzgârdan rahatsız olmuştur. Bunun üzerine Rusya yetkilileri ortamı düzeltmek adına bayağı çaba harcamışlar gibiydi. Zira bu beyanların iç politika için olduğunu Putin de dile getirmişti. Ermenistan’a gösterdiği tarafgirlik nedeniyle, Rusya’nın Ermenistan ağırlıklı meselelere sil baştan farklı yaklaşmasını beklemek, Rusya’nınErmenistan devletinin kurulmasındaki nedenlerini ve menfaatini göz ardı etmek anlamına gelir. Rusya her ne olursa olsun, Ermenistan’la bağlarını koparacak adımları atması şimdilik mümkün gözükmüyor.

Türkiye’nin; Rusya içerisindeki Müslüman topluluklar üzerindeki etkisini de, Kafkasya’daki Azerbaycan kardeşliğini de, Gürcistan’a etkisini de,Ukrayna ile ilişkilerini de Rusya gayet iyi bilmektedir. Putin karşısındaki liderin, sıradan bir lider olmadığının da farkındadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye ile ilişkilerin Rusya açısından da önemli noktaya geldiğini anlayan Putin, Bakü’de Erdoğan’la bir araya gelme fırsatını iyi değerlendirmeye gayret etti.

Öncelikle ortada Erivan nedeniyle rahatsızlığa neden olan durumu ortadan kaldırmaya gayret etmesi, gayet iyi anlaşıldı.

Diğer taraftan Türkiye açısından da, Rusya ile ilişkiler önem arz etmektedir. Rusya ile Türkiye’nin konuşacağı enerji konularının yanı sıra Suriye,Yukarı Karabağ ve Kırım Tatarlarına yönelik ciddi konular var.

Türkiye; Suriye meselesinde, Rusya’yı ikna edebilirse bu konuda ciddi ilerleme söz konusu olur. Rusya bu duruma şimdilik yaklaşmıyor. Lakin Rusya için de Suriye meselesi, Rusya’ya yön vermek isteyen Batı ve özellikle Amerika’ya karşı baskı kozudur. Dolayısı ile Rusya, Suriye kozunu esasında Batı’ya baskı unsuru olarak kullanmak istemektedir. Rusya’nın içerilerine kadar giren ABD’ne, onun menfaat alanlarında bulunarak kendine muhtaç durumu dizayn etmek, Rusya açısından siyaset kurgusudur. Putin, Erdoğan’la ilişkilere önem veren bir liderdir, hem de Amerika’yla, Avrupa’yla başı dertte olan bir liderdir. Bunun akabinde de, Batı’ya kafa tutan bir liderdir. Ukrayna meselesindeki tutumunu analiz ederken, Rusya’nın buna itildiğini görmemiz mümkündür.

Türkiye - Rusya ilişkileri sadece Rusya açısından değil, Türkiye açısından da anlamlıdır. Rusya ile ilişkileri belli noktaya getirebilmek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem siyasi olarak uzağı görme kabiliyeti, hem de jeostratejik kurgunun kurulmasındaki ustalığının göstergesidir.

Doğrudur; son seçimlerden çıkan tablo her ne kadar da AK Parti’yi birinci parti olarak çıkartmış olsa da, sonuç Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki güvenli tutumunu da etkileyecek niteliktedir. Çünkü Batı medyasının durmadan, Türkiye aleyhinde propagandasının içeriği, sadece Erdoğan’a karşı değildir. Erdoğan üzerinden yeni ve bağımsız Türkiye’ye idi.

Rusya basını da bu sonuçlardan dolayı, Türkiye’ye farklı tavır sergilemeyi ihmal etmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik manşetler, Haçlı zihniyetinin devamına işaret idi. Lakin bu da bir hakikattir ki, bunca gücün birlikte Türkiye’ye yönelik tutumu, Türkiye’nin yeni ve bağımsız duruşuyla bağlantılıdır. Rusya, özellikle Putin bunu en fazla anlayanlar listesindedir. Çünkü Putin de, Batı açısından rahatsızlık veren bir siyasetçidir.

Dolayısı ile Rusya ile ilişkilere, bir de bu açıdan bakmakta yarar vardır. Türkiye Devleti’nin bekası her şeyin üstündedir. Türkiye’nin milli menfaatleri, bağımsız Türkiye yeniden küllerinden canlanan ve kendi MEFKÛRESİNİ DİRİLTEN Türkiye’yi işaret ediyor. Erdoğan’ın olağanüstü kabiliyeti ve bu kadar desteğe sahip olmasının arkasında yatan, bu felsefeye sahip çıkmasıdır. Türkiye Devleti en güçsüz zamanlarında bile güçlüydü. Bu devletinKIZIL ELMA ülküsü halen bakidir. Bu Kızıl Elma’nın fetvası da, hedefi de emanet olarak görülmelidir. Bunun sorumluluğu ise Türkiye Devleti’nindir. Bu Devletin yücelmesine, kahramanca başını koyanlar, KIZIL ELMA ülküsüyle birlikte Türkiye’nin boynuna ölçülen MİSYONU anlayanlardır. İşte dünyanın, Haçlıların halen bu ülkünün önüne geçme niyetlerini anlamamak ciddi bir sorunumuzdur. İncir çekirdeğini dolduramayacak ölçüde basit menfaatler, bu büyük ÜLKÜYÜ ortadan kaldırmaya hizmet ederse, onun gereğini de bu Yüce Devlet yapacaktır... Türkiye Devleti derin MEFKÛRENİN mirasçısı ve sorumlusudur. Bunu, zinhar kimse UNUTMASIN...