Erdoðan+Mursi: Doðalgaz satrancýnýn hedefleri

Ortadoðu coðrafyasýnýn bugün yaþanýlan kaos ortamýný besleyen adým, 6 Mart 2013 günü, Mýsýr diktatörü Hüsnü Mübarek’i deviren siyasi fýrtýnanýn mütevazi isimlerinden, dönemin milletvekili Halid Abdülkadir Ouda tarafýndan atýldý. Hüsnü Mübarek’in 2003 yýlý þubat ayýnda Kýbrýs Rum Yönetimi ile imzaladýðý, Doðu Akdeniz’de Münhasýr Ekonomik Bölge Anlaþmasý, Ouda’nýn verdiði bir teklif üzerine Mýsýr Parlamentosu tarafýndan iptal edildi. Muhammed Mursi, devamýnda, Lefkoþa’ya gönderdiði diplomatik notayla, Mýsýr’ýn artýk, Doðu Akdeniz’deki Rumlar tarafýndan oluþturulmuþ 12 parselli Münhasýr Ekonomik Bölge’yi tanýmadýðýný bildirdi. 

Bu geliþmenin iki nedeni vardý: 1- Rum yönetiminin Afrodit adýný koyduðu ve yapýlan hesaplamalara göre Avrupa’nýn doðalgaz ihtiyacýnýn yüzde 40’ýný karþýlayabilecek ölçüde dev doðalgaz rezervine sahip 12’nci parsel, uluslararasý deniz anlaþmalarýna göre Mýsýr’a aitti, 2- Kýbrýs Rum yönetimi, 2010 yýlýnda Ýsrail’le benzer bir anlaþma yaparak Anlaþma’nýn “taraflar benzer konuda üçüncü bir ülkeyle anlaþma yaparlarsa ilgili tarafý bilgilendirir ve onayýný alýr” maddesini çiðnemiþti.

Mursi yönetiminin attýðý adým, ABD-AB çizgisinde çizilmiþ ve Kýbrýs Rum Yönetimi ile Ýsrail’i, Rusya’ya karþý yeni bir “doðalgaz kaynaðý” yapmayý hedefleyen stratejinin çökmesi anlamýna geliyordu. Geliþme, hemen, “Simon Studio Analysis” gibi Siyonist yayýn organlarýnda, “Erdoðan, Mursi’yi kullanarak Ýsrail’i Akdeniz’de çökertmeye çalýþýyor” yorumlarýna neden oldu.

Bir “üst akýl” düðmeye bastý, Mayýs 2013 sonunda patlak veren Gezi Parký olaylarý Ankara’yý içe döndürdü, olaylar bittiðinde, Muhammed Mursi’nin kanlý bir darbe tarafýndan devrildiðini gördük.

Neden darbe diyemediler?

Cumhurbaþkaný Erdoðan, o gün bugündür ABD ve Avrupalýlara ýsrarla, neden, Mýsýr demokrasisine sahip çýkmadýklarýný, neden darbeye darbe diyemediklerini soruyor, cevap alamýyor. Cevap aslýnda 6 Mart 2013’te... Batý’ya göre Mursi, þu veya bu þekilde ortadan kaldýrýlmasý gereken bir “Ýslamcý” lider deðildi. O, Batý’nýn Doðu Akdeniz’deki “Büyük Oyunu”na rest çeken ve oyunu bozan “tehlikeli” bir adamdý...

Son MGK bildirisinde yer alan “Türkiye’nin kendi kýta sahanlýðý içinde ve garantör ülke olarak Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’nin ruhsatlandýrdýðý sahalardaki hak ve menfaatlerinin korunmasý için gereken her türlü tedbirin önümüzdeki dönemde de kararlýlýkla alýnacaðý belirtilmiþtir” cümlesiyle Erdoðan da...

Mýsýr-Yunanistan yakýnlaþmasý

Mübarek, Rumlar’la 2003 Anlaþmasý’ný, elde ettiði kara paranýn Kýbrýs Rum bankalarýnda zahmetsiz kullanýlmasý karþýlýðýnda imzalamýþtý, darbeci Sisi ise, Batý’nýn, Mursi’yi devirmesine neden ses çýkarmadýðýný çok iyi biliyordu. Darbeden yalnýz 2 ay sonra, 6 Eylül 2013 günü, Yunanistan Dýþiþleri Bakaný Evangelos Venizelos, Mýsýrlý mevkidaþý Nebil Fehmi ile buluþtu ve taraflar, Doðu Akdeniz’de Münhasýr Ekonomik Bölge’nin yeniden oluþturulmasý görüþmelerine baþladýlar. Bu buluþmanýn son örneðini, 29 Ekim 2014’te Lefkoþa’da gerçekleþen Mýsýr-Yunan-Kýbrýs Rum Dýþiþleri Bakanlarý’nýn buluþmasýnda gördük. 8 Kasým’da Kahire’de gerçekleþecek üçlü liderler zirvesine hazýrlýk taþýdýðý belirtilen bu buluþmada, üç bakanýn Türkiye’yi KKTC’nin deniz haklarýný koruduðu gerekçesiylekýnamalarý önemlidir. Darbeci general Sisi, Yunan Baþbakaný Samaras ile Rum lider Anastasiades’i bu hafta sonu Kahire’de aðýrladýðýnda Mýsýr darbesi nihai hedefine de varmýþ olacak. (Bu arada, Yunanistan ve Kýbrýs Rum Yönetimi’nin Ýsrail’in son Gazze katliamýna neden tek bir açýklama bile yapmamýþ olduklarýný da anlamýþ olacaðýz.)

Üç lider imzacýsý olduklarý 1982 BM Deniz Hukuku Anlaþmasý’na göre, aralarýna Ýsrail’i de alarak bir paylaþýma gidebilirler ama, ABD gibi ayný anlaþmaya imza koymamýþ, bu nedenle Doðu Akdeniz’i 1960 Anlaþmasý’na göre Türkiye ve Mýsýr’ýn Münhasýr Ekonomik Bölgesi kabul eden Türkiye’yi ne yapacaklar?

Bu sorunun yanýtý, New York Times’ýn Cumhurbaþkanlýðý Sarayý’ný hedef alan manþetinde saklý. Belli ki, seçimle iþbaþýna gelmiþ Mursi’den “ezilmesi gereken Ýslamcý lider” yaratan o “üst akýl”,Erdoðan’dan da “kurtulunmasý gereken bir diktatör” yaratmaya çalýþýyor.

Darbeyi yaptýktan hemen sonra Rogers Planý’ný kabul ederek Yunanistan’ý sorgusuz-sualsiz NATO’nun askeri kanadýna yeniden alan Kenan Evren gibi bir “paþa” Ankara’da bulabilirler mi? Ýþ, yeni müttefikleri PKK’nýn siyasetteki sözcülerinden Aysel Tuðluk’un “Seküler güçler görev baþýna” çaðrýsýna kadar düþtüyse, belli ki bulamayacaklarýný anlamýþ durumdalar...

Konu önemli, devam edeceðim...