Büyük Kartacalý Kumandan, Reformatör ve Devlet Adamý (Atatürk gibi biriymiþ anlaþýlan) Hannibal Barkas (M.Ö. 247? - 183) Pön Savaþlarý sýrasý Roma surlarýna dayandýðý zaman (M.Ö. 211), daha sonra Büyük Filozof, Yazar, Avukat ve Politikacý Marcus Tullius Cicero (M.Ö 106 - 43) tarafýndan anlatýldýðýna göre, Þehir’de bir feryaddýr kopmuþ:
“Hannibal ad portas!” (Hannibal kapýda!) Yâni geldi, kapýya dayandý anlamýna...
Bu cümle bugün pek çok Batý dilinde mecâzî olarak çok büyük bir tehlikenin paldýr küldür gelmekde olduðunu belirtmek için kullanýlýr.
Umûmiyetle “Hannibal ante portas!” (Hannibal kapýnýn önünde!) þeklinde de kullanýlýr ama yanlýþdýr. Doðrusu, her zamanki gibi, Müellifinizin yazdýðý þeklidir.
Aslâ unutmayýnýz ki Müellifinizin her yazdýðý doðrudur! Bir tek yanlýþ olanlar müstesnâ...
Bu kadar mâlûmatdan sonra artýk yukarýki baþlýðýn ne mânâya geldiði de sanýrým sarâhat kazanmýþdýr: Erdoðan kapýda!
Hangi kapýda?
Köln kapýsýnda...
ERDOGAN AD PORTAS COLONIAE!!!
Ziyâretin ayrýntýlarýný ve Baþbakanýmýzýn nelerden bahsetdiðini öbür sütunlarda doya doya okursunuz. Ben burada kýsaca RTE’nin Almanya ve Almanlar için ne ifâde etdiði konusuna deðinmek istiyorum.
Doðrusu Erdoðan’ýn Almanya’da pek sevildiðini söyleyemeyiz.
O kadar ki son zamanlarda artýk kendisine “Despot” yâhut yine ayný hakâretâmiz tarzda “Diktatör” diyenlerin sayýsýnda bile adamakýllý bir artýþ var.
Ýþin bu raddeye dökülmesinde Türkiye’deki yeminli Erdoðan düþmanlarýnýn baþrolü oynadýklarý bâriz. Görebildiðim kadarýyla yýllardýr canlarýný diþlerine takarak yürüttükleri “anti-erdoganist” propaganda tedrîcen istedikleri etkiyi uyandýrýyor.
Kýna yakabilirler...
Þimdi denilebilir ki ‘Bunu nereden biliyorsun? Adamlarýn gözü kör mü ki gidip Türklerin lafýyla hareket edecekler?’
Hayýr, adamlarýn gözü elbetde kör deðil. Nitekim en aðýr suçlamalarýnda dahî bu hükûmetin inkâr edilemez ekonomik baþarýlarýný zikretmeden geçemiyorlar. Öte yandan bu unsurun gitgide arka plana itildiðini ve “Despot Erdoðan” meselesinin yavaþ yavaþ öne çýkmaya baþladýðýný da görüyorum.
Aslý aranýrsa bu eleþtirilerin tamâmen haksýz olmadýðýný da biliyoruz.
RTE’ye “despot” demenin en azýndan insafsýzca bir mübâlaga olduðunu herkes biliyor. Biliyor bilmesine de AK Parti’nin, ucun ucun bile olsa buna neden çanak tutarcasýna bir eðilim gösterdiðini herkes bilmiyor.
Demek istiyorum ki benim anlayamadýðým husus bu iktidârýn böyle bir yola tevessül etmek ihtiyâcýný niçin hissetdiði!
Arkasýnda yüzde 50’ye yakýn bir seçmen desteði ve on yýlýn mütemâdî ekonomik baþarýlarý bulunan bir politik formasyon neden kendini böyle nazik bir konuda âdetâ inadýna gibi açýk pozisyona düþürsün?
Benim açýkçasý buna aklým ermiyor.
Netîceten bunun tasasý bana düþmez; ben en fazla taraf tutan (tutmayaný var mýdýr acabâ?) bir gözlemciyim.
Fakat bunlar giderse yerlerine kimlerin geleceðini tasavvur etmek dahî göðsümü daraltmaya yetiyor.
Latince baþladýk bâri yine Latince bitirelim.
Hannibal tâ Roma surlarýna kadar dayandýðý halde bâzý tereddüdleri yüzünden Þehir’i zaptetmekden vazgeçince emrindeki kumandanlardan Maharbal þöyle baðýrmýþ onun yüzüne karþý:
“Vincere scis, Hannibal, Victoria uti nescis!”
YENMEYÝ BÝLÝYORSUN, HANNÝBAL, AMA ZAFERDEN YARARLANMAYI
BÝLMÝYORSUN!
***
“Taraf” Gazetesi’nden arkadaþlarýmýz Mehmet BARANSU ve Murat Þevki ÇOBAN için savcýlýk 52’þer yýl (yazý ile ELLÝ ÝKÝ!!!) hapis cezâsý istemiyle dâvâ açmýþ. Gerekçe bir haber...
Ya sayý bilmiyorlar ya da dayak yememiþler belli ki...
Bir de üç sütun ötedeki þu habere bakýnýz: Çocuklara karþý cinsel tâciz ve fiilen tecâvüz suçlarýndan 30 (sayý ile OTUZ!!!) sâbýkasý bulunan orospu evlâdý þimdi tekrar 9 yaþýndaki bir kýza tam ayný rezilliði yapmak üzere hazýrlanýrken yakalanýp TUTUKSUZ yargýlanacak; o serbest ve muhtemelen hapse girmeden de sýyýracak, ama berikiler haber yayýnladýklarý için 52’þer yýlla yargýlanacak!!!
Yaþasýn Türk Adâleti!