"Osmanlý tarihi" ve dönemin "siyaset metodoloji"si ciddi bir þekilde "öðrenilmeli fikri" son yýllarda daha çok "karþýlýk" bulmaya baþladý.
Bu husus sadece ülkemizle sýnýrlý kalmayýp, daha çok uluslararasý alanda yapýlan yorumlara, Türkiye üzerinde düþünülen "analiz" ve "tezlere" bakýldýðýnda "deðiþim" açýkça gözüküyor.
Osmanlý sonrasýný, Cumhuriyet tarihini ve de yüz yýllýk süreci anlamak, þimdilerde daha çok anlam kazanýyor.
Çünkü Türkiye yýllar sonra ilk defa, farklý siyasi bir zeminde "iddialý" ve "vizyonel" perspektif ile çýkýþýný ilan ediyor.
Baþkan Erdoðan dönemi bu iddialý çýkýþýn yeni baþlangýcý olarak karþýmýzda duruyor.
Erdoðan dönemi ile birlikte "siyasi tarihimiz", "baþkaldýrýþýn" ve "kendine has milli siyasetin" baþarýlý sonuçlarýný görmeye ve göstermeye baþladý.
Erdoðan artýk bir ekolün de ismidir...
"Erdoðan ekolü" yani "mektebi", beraberinde sistemleþmeye baþlayan Türk siyaset ekolünü de yeniden "cazip" hale getirmektedir.
Tarihin "arka planý"na bakmamýz, buna göre zorla "içinin boþaltýlma"sý hedeflenen çöküþ sürecini, toplumun hafýzasýnda býraktýðý psikolojik sorunlarý, iyi anlamak için Osmanlý dönemi siyaset anlayýþý ve Cumhuriyet döneminde dýþarýnýn ezici etkisini net bir þekilde analiz etmemiz gerekmektedir.
Elbette baþarýlar fazlasýyla vardýr ama sonucuna bakýldýðýnda topyekûn milli siyasi tarihte hedefe varmayý engelleyen çokça olaylarýn olduðu da açýktýr.
Þimdi "bugün" irdelenirken, dünkü süreç üzerine yorum yapýlarak okuma yapýlmasý gerektiði kanaatindeyim.
Yeniden tam baðýmsýz milli politikalara eðilebilme kabiliyeti Erdoðan ile birlikte; siyasi tarihimizin merkezine yerleþmiþ oldu.
Þu anda "Türkiye siyaset anlayýþý" ve "Türk siyaset mektebi" yeniden "modaya" dönüþüyor.
Ýngiliz, Fransýz, Rusya ve Alman ekolleri günümüze kadar hep var oldu.
Türkiye'nin tarih boyunca boy gösterebildiði birçok alanlardan çekilme zorunluluðu yaþadýðý da maalesef acý bir gerçektir!
Þimdiki süreçte yeniden tarihteki yerimizi alma noktasýnda; olumlu bir þekilde yükseliþe geçtiði de gayet açýktýr.
Erdoðan, yeniden sadece milli siyaset anlayýþýný inþaa etmekle kalmýyor, ayný zamanda bunun ekol olmasýný saðlýyor.
Orta Asya, Kafkasya, Orta Doðu, Doðu Avrupa, Balkanlar, Afrika hatta belki yakýn vadede tüm Asya'da, "Türk siyaset mektebi" tedrisatýndan geçenlerin, gönül coðrafyasýnda ön plana çýkacaðýna da þahitlik edeceðiz.
Erdoðan, milli hafýzadaki "özgüveni" inþaa ettiði siyaset mektebini bir de "kalýcý" hale getirebilirse, iþte o zaman kalýcý olarak sistemleþen anlayýþla uzun vadeli baþarýyý yakalamýþ olacaðýz.
Türkiye siyaset anlayýþý ve milli siyaset kodlarý, Erdoðan döneminin en yýldýz konularýnýn baþýnda gelen ana temalardandýr.
Batý medeniyetinin inkâr ettiði, tanýmakta zorlandýðý Doðu'nun kodlarý içindeki Türk ekolü, yabancýlarca araþtýrýldýðý kadar kendi "okullarýmýz"ýn da "ana temasý olmalý...".
Uluslararasý akademik çevrelerin araþtýrdýðý konu baþlýklarý arasýna, "Türk siyaset mektebi"; yani "ekolü"nün artýk "dâhil" olduðunu görmekteyiz.
Lakin kendimiz halen baþkalarýna hayranlýk (!) duyarken, "Erdoðan kýskançlýðý" yüzünden dönemin bu denli derin siyaset aklýný yorumlamayý inkâr eden yaklaþýmlardan da artýk "uzak" kalmalýyýz!
Oysa yabancý gözlemciler için en ziyade merak konusu olan "Yeni Yüzyýl Türkiye"sinin "milli kodlarý"ný artýk yazýlara dökmemiz ve Erdoðan'ýn milli siyaset baþarýsýný, öncelikle kendimize anlatmamýz gerekiyor.
Zira anlamak istememekte ýsrarcý, ideolojik (!) bakmanýn körlüðüne teslim olan aydýn (!) bir kitlenin olmasý da acý bir gerçeðimizdir.