Halkýn ürettiði siyasi enerjiyle iktidara gelen liderler, ürettikleri toplam enerjiyle halký ve ülkeyi daha ileri noktaya taþýrlar. Halk-iktidar, lider-toplum iliþkisi tek yönlü deðil, çift yönlü bir etkileþime dayanýr. Bu iliþkiyi doðru anlamayan liderler toplumun gerisinde kalabildikleri gibi, toplumu ve ülkeyi daha geriye de götürebilirler. Yeni yol ve kulvarlar açan vizyoner liderler, önemli ölçüde dönüþtürme, deðiþtirme, istikamet verme, taþýma gücüne de sahiptirler.
Halkýn hissiyatýna ve efkarýna tercüman olma, milletin iradesini yansýtma önemli bir demokratik tavýr olmakla birlikte, kitle kuyrukçuluðu þeklinde geliþen oportünizm ve popülizm demokratik bir nüve deðildir. Halkýn günlük, geçici, hissi ve pragmatik beklentileriyle yönünü belirleyen liderler halký da, ülkeyi de çýkmaz sokaklara sokabilirler. Sýð düþünen belli kesimlerdeki ‘kaba gerçekliði’ dönüþtüremeyen liderler halkýn geneline varoluþsal sorunlar yaþatmaktan kurtulamazlar.
Baþbakan Erdoðan 10 yýllýk icraatlarý ve politikalarýyla yüzde 50 oya ulaþmakla kalmadý, kendisine duyulan güven ve umutla ‘topluma yön verebilen’ bir siyasi lidere dönüþtü. Kendisi ve siyasi hareketiyle birlikte ülkeyi ve toplumu da büyük bir dönüþüm dalgasýnýn içine soktu. Bu dönüþüm dalgasý sadece siyaset eksenini yeniden þekillendirmedi, ülkenin ulusal ve bölgesel konumunu ve rolünü de geliþtirdi.
Dönüþtürücü liderler, hem deðiþimi saðlayarak ülkeyi hedefe ulaþtýrmaya çalýþýrlar, hem de kýrýp dökmeden, kervaný kurda kuþa yem etmeden yani birlik ve bütünlüðü geliþtirerek ülkeyi sevk ü idare ederler.
Önyargýlarý kýrmak, yanlýþ kabulleri deðiþtirmek, deðiþime karþý oluþan direnç noktalarýný törpülemek, kavramsal-teorik düzeyde müdahaleler gerektirir. Zihniyet devrimi olmadan yeni bir durum ortaya çýkmaz.
***
Çözüm süreci iþte böyle bir dönüþüm dalgasýdýr. Erdoðan bir taraftan vesayetçi odaklarý ve karanlýk güçleri devredýþý býrakarak yol açýyor, diðer taraftan önyargý ve korku gibi mayýnlarý temizleyerek ilerliyor.
Bunun bir parçasý bugün statükonun ve ulusalcýlýðýn üzerinde yükseldiði yanlýþ milliyetçiliktir. Ali Bayramoðlu’nun bugünlerde yazdýðý gibi, “milliyetçiliðin dönüþmesi ve muhafazakar alanýn milliyetçi deðerler açýsýndan yeniden yapýlanmasý son derece önemlidir ve kritiktir”.
Atomu parçalamaktan zor olan önyargýlarý deðiþtirme iþi ancak Erdoðan gibi sevilen, güvenilen, umut baðlanan bir lider tarafýndan yapýlabilir.
Aslýnda böyle bir liderin varlýðý muhalefet için de bir þanstýr. Çünkü AK Parti’nin baþlattýðý paradigma deðiþtiren yüksek siyaset hamlesi, oyunu yeniden kurmakta, muhalif partilerin statükocu zihniyetlerine meydan okumaktadýr. Sorgulayan, sarsan, þoke eden çýkýþlar karþýdaki için canlanma ve toparlanma, yeniden düþünme, uyanýk olma sebebidir. Partiler için varoluþ sorunu þeklinde tebarüz eden siyasi kriz aslýnda bir þans ve fýrsat olarak da görülebilir. Kim iktidarýn siyasi hamleleri karþýsýnda ayakta durabilecek, kim kendisini yenileyerek yeni döneme ayak uydurabilecek, kim varlýðýný koruyan bir siyasi perspektif geliþtirecek? Kim de siyasetsizlik sarmalý içinde boðulup gidecek?
Þuan görünen tablo, muhalefet partilerinin iktidarýnýn bu büyük çýkýþlarý karþýsýnda üretken bir siyaset geliþtiremediðidir. CHP bocalamayý sürdürüyor ve bir dönüþüm sinyali vermiyor.MHP reddiyeci reflekslerle ve hamasetle siyaset açýðýný kapatmaya çalýþýyor, geçici ve dönemsel olarak iþe yarayabilecek bir pozisyonla günü idare ediyor.
Bir yanda büyük oyun kurma yeteneðine sahip bir iktidar var diðer yanda, þaþkýn þekilde geliþmeleri izleyen veya oyun bozanlýk yapmayý siyaset zanneden bir muhalefet...
Bir yanda ülkesini topyekün deðiþim ve dönüþümle ileriye taþýyabilen bir lider var, diðer yanda partisini bile deðiþtiremeyen, ülkenin dönüþümünü bile anlayamayan bir muhalefet var...