Dünkü yazýmda, meselenin sadece bir yönüne deðinmiþtim.
Kararyazarý, AK Parti çevrelerinde, hükümet mahfillerinde, hatta Beþtepe’de yaygýn olarak konuþulan “baþarýsýzlýklar”dan bahisle, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý yaklaþmakta olan bir þeyle tehdit ediyordu: “Gittikçe yükselen bir tepki var. Bu tepki þimdilik homurtu halinde ama ‘kuvveden fiile çýkmasý’ an meselesi...”
Bu “an meselesi” ifadesini, “yaklaþmakta olan”, yani ihtimal dâhilindeki bir “geliþme”yle iliþkilendirebiliriz.
Bu geliþmenin ne olabileceðini, ayný yazarýn bir baþka makalesindeki þu sözler vuzuha kavuþturuyordu: “AK Parti içinden çýkacak hem Ýslamcý, hem Batý’yla iyi geçinen bir parti...”
Bu parti AK Parti içinden çýkacaðýna göre, Karar yazarýnýn gadre uðradýðýný düþündüðü isimlerin (Babacan’larýn, Davutoðlu’larýn) böyle bir çalýþma içinde olabileceklerini varsayabilir miyiz?
Böyle mi anlamalýyýz?
Karar yazarý “tehdit dilini” býrakýp açýk konuþsa, daha saygýn bir muhalif tutumu benimsemiþ olmaz mý?
Merakýmý muciptir (muhtemelen “kötü gidiþat”ýn sorumlusu olarak gösterilen isim de merak ediyordur), “AK Parti çevreleri” olarak zikredilen muhitlerde konuþulanlarýn, aynen hükümet mahfililerinde ve hatta Beþtepe’de de konuþulduðuna iliþkin “karine” nedir?
Dýþlandýklarý düþünülenlerin muhalefeti mi Karar yazarýna bunlarý düþündürtüyor?
Kimler neyi konuþuyor da, Erdoðan’a ulaþtýramýyor?
Ýletiþimsizliðin ya da týkanýklýðýn kaynaðý nedir?
Hem, kim bu hükümet mahfillerindekiler ve Beþtepe’dekiler?
Hükümet üyeleri ve Beþtepe’deki “danýþmanlar” kadrosu mu kastediliyor?
Erdoðan kimler tarafýndan kuþatýlmýþ böyle!
Diyorum ya, açýk konuþsa, daha saygýn bir muhalif tutumu benimsemiþ olacak...
Esasýnda açýk konuþuyor... “Muhayyel” bir baþarýsýzlýk tablosu çizerek, daha baþarýlý olabileceklerin devreye sokulmasýný ve baþarýsýzlýðýn baþ mimarý olarak gördüðü Erdoðan’ýn çekilmesini istiyor.
Kendisi anlatsýn: “Erdoðan, faiz oranlarýnýn yüksekliðinden Ali Babacan’ý sorumlu tutuyordu. / Ne var ki, Babacan ekonomi yönetiminden uzaklaþtýrýlalý yýllar olduðu halde, faiz oranlarý düþmedi, bilakis daha da yükseldi. / Öte yandan, Babacan’ýn bakanlýðý döneminde küresel krizlere raðmen baþarýlý bir þekilde dengede tutulabilen ekonomi þimdi ayný baþarýyla dengede tutulamýyor. / Ve bir çeliþki daha: Ahmet Davutoðlu, dýþ siyasette fazla agresif olmakla suçlanýyordu; Baþbakanlýktan uzaklaþtýrýldýðýnda ‘Bundan sonra dostlar çoðalýp düþmanlar azalacak’ denildi. Ne var ki tam tersi oldu bunun; dýþ siyaset asýl Davutoðlu’ndan sonra agresifleþti ve dostlar azalýp düþmanlar çoðaldý. / Hal bu iken, Erdoðan’ýn AK Parti’de sorun olarak sadece teþkilatlardaki ‘metal yorgunluðu’nu görmesi, teþkilatlara yüklenmekten gayrý bir ‘özeleþtiri’ye yanaþmamasý tuhaftýr. / Erdoðan, doðrudan doðruya kendi tarz-ý siyasetinden kaynaklanan asýl sorunlarý görmezden gele dursun (veya onlarý sorun olarak görmeyi reddede dursun), AK Parti çevrelerinde -hükümet mahfilleri ve hatta Beþtepe dahi- bunlar yaygýn olarak konuþuluyor. (…) Eski AK Parti’ye, ortak akla, kadro hareketine duyulan özlem ifade ediliyor. / Gittikçe yükselen bir tepki var. / Bu tepki þimdilik homurtu halinde ama ‘kuvveden fiile çýkmasý’ an meselesi.”
Neymiþ?
Babacan döneminde ekonomi iyi yönetiliyormuþ, þimdi denge bile tutturulamýyormuþ.
Davutoðlu döneminde dýþ politika çok baþarýlýymýþ, þimdi düþmandan geçilmiyormuþ.
Demek ki ne olmalýymýþ?
Erdoðan çekilmeli, “parti yönetiminden ve hükümetten uzaklaþtýrýlan akil adamlar” iþbaþýna gelmeliymiþ. (ABD canibindekiler de, Merkel de, Schulz da “Erdoðan çekilsin” diyor. Ne ilginç, deðil mi?)
HAMÝÞ
Bugüne kadar AK Parti’de bir dolu Bakan ve Baþbakan deðiþti. Hiçbir deðiþiklik (deðiþikliðin aktörleri tarafýndan bile) “tasfiye” ya da “uzaklaþtýrma” olarak nitelenmedi. Ama Karar yazarý iþbu nöbet deðiþimine “tasfiye” ve “uzaklaþtýrma” demekte kararlý!