“... Adayýmýz, bugüne kadar beraber bu yolda olduðumuz Abdullah Gül kardeþimizdir...”Bu sözler hâlâ hafýzalarda.. Erdoðan’ýn 24 Nisan 2007 tarihli grup toplantýsýnda Gül’ün adýný açýklarken kullandýðý sözler.. Peki ya,“Gül Çankaya’ya (Cumhurbaþkanlýðý) bu sözlerle mi uðurlandý” derseniz, buna ‘evet’ demek güç.. Çünkü bu konuþma evet 367 kepazeliði öncesi, olaðan þartlar altýnda, Gül’ün adaylýðý için yapýlmýþtý.. Fakat sonra bir sürü geliþme yaþandý.. Ordu muhtýra verdi.. Cumhurbaþkanlýðý seçimleri iptal oldu.. AK Parti, tarihinde ilk kez erken seçime gitti.. Meclis aritmetiði baþtan düzenlendi.. Neredeyse ittifakla meclis baþkaný seçildi.. Bu süre zarfýnda eski Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, hukuksuz bir biçimde Çankaya’da oturmaya devam etti.. Cumhurbaþkanlýðý makamýný iþgal etti yani.. Demem o ki, 27 Nisan sürecinden sonra çok deðiþiklikler oldu..Bu süre içinde Erdoðan, herhangi bir vesileyle çýkýp da, “.. Adayýmýz, týpký Nisan ayýnda olduðu gibi yine ve hâlâ Abdullah Gül kardeþimdir” demedi.. Sürece dair 6 Mayýs 2007’de Abdullah Gül’ün, "... Adaylýktan çekiliyorum.." dediði basýn açýklamasýndan sonra, AK Parti yeniden aday arayýþlarýna girdi mi bilinmez.. Belki de kýlýçlarýn tamamen çekildiði, üstüne muhtýranýn bile verildiði o savaþtan galip çýkan Tayyip Erdoðan, muzaffer bir komutan olarak kendisi çýkacaktý Çankaya’ya artýk.. Zira siyasetle tarif edilemeyecek kadar güçlü bir kavgadan galip çýkmýþtý.
Nisan koþullarýndan farklý bir politik atmosfer vardý artýk Ankara’da.. Ancak hiç kimsenin beklemediði bir þey oldu.. Bir cuma namazý çýkýþýnda, bir gazeteciye ayaküstü açýklayýverdi Gül adaylýðýný.. Sonra da hiç kimseye bilgi vermeden bir basýn toplantýsý düzenledi. Artýk Erdoðan’ýn itiraz edemeyeceði bir noktada Gül’ün, AK Parti’nin adayý olduðu ilan edilmiþti.. Bundan geri dönülmesi büyük bir zafiyet olarak yorumlanacaktý. Erdoðan ise tam olarak içine sinmese de sahip çýktý ve seçtirdi.. Þimdi Gül’e yakýn yazarlar, 27 Aðustos 2014 kongresi için, ‘Gül’ün baþbakan olmasýný engellemek için yapýldý’ diyorlar ama ilk hamlenin yine bir Aðustos günü 2007’de Gül’den geldiðini unutturmaya çalýþýyorlar..
Beytüþþebap’ta yerde bulduklarý Türk bayraðýný yeniden dalgalandýrmak için bir direðe diken 8-10 yaþlarýndaki çocuklarý gördünüz mü?.. Gözyaþlarý içinde izledim görüntüleri.. Bir anda geride býraktýðýmýz 40 sene geldi geçti gözümün önünden.. PKK eliyle yapýlmaya çalýþýlan bir neslin bu bayraða, vatana, topraða, millete düþman olmasýný saðlamaktý.. 40 sene boyunca buna çalýþtýlar.. PKK eliyle düþman gençler yetiþtirmeye.. Kabul etmek lazým ki, sol-sosyalist eðilimler içinde, özgürlükler ve halklarýn kardeþliði ana baþlýklarý altýnda büyük kamplar üretildi.. Her geçen kuþakta da bunun tahkim edileceði varsayýldý.. “... Bu faþist devletin okullarýna gidilmeyecek, kamu dairelerinde memur olunmayacak, yaptýðý yatýrýmlar yakýlacak, yolladýðý doktorlar, öðretmenler, askerler, polisler öldürülecek..” Bu motivasyonla geçti seneler..
En azýndan beklenirdi ki, bugünkü nesiller atýlmýþ ayrýlýk tohumlarýyla baþka telden çalsýn.. Ama olmadý.. Öyle saðlam bir temeli var ki bu binanýn, yine yýkýlmadý, yine yýkýlmadý.. Beytüþþebaplý 8 yaþýndaki Ahmet Adýyaman, yerde bulduðu al yýldýzlý bayraðý dikti direðe, dalgalandýrdý göklerde ve selam durdu.. Týpký geçen sene ayný köyde þehit düþen adaþý köy korucusu Ahmet Adýyaman gibi.. Çok denediniz ve hiçbir vakitte beceremediniz.. Yine denediniz, yine beceremediniz.. Yine deneyin, yine beceremeyeceksiniz.. Kaybettiniz..