Bir ateþ çemberinin ortasýndayýz. Böyle zamanlarda öfkeli sözler, yazýlar veya benzeri çýkýþlar karþýlýk bulabilir. Zor olan, sakin ve soðukkanlý bir yaklaþýmla nereye gittiðimizi anlatabilmektir. Kim ne kadar dinler, kimin ne kadar dinleyecek takati vardýr, bilinmez. Ama yine de sakin, yine de soðukkanlý ve devlet aklýnýn en kuþatýcý haliyle devrede olduðu yaklaþýmlara ihtiyacýmýz var.
Büyük ve derin krizlerin, ayný zamanda fýrsatlar oluþturduðu doðrudur. Bunca acýya ve yürekleri yakan kaybýmýza raðmen, bu krizden çýkarmamýz gereken dersleri göremezsek, daha büyüðü gelip kapýmýzý çalabilir.
Türkiye, sorunlarýný halýnýn altýna süpürme alýþkanlýðýný kolay kolay býrakamýyor. Zaman içinde orada birikenler, günü gelince her þeyi kirletebiliyor. Basit bir sorunla deðil, neredeyse bir asýrdan fazla zamandýr kanayan, çözüm bulunmadýkça kangren haline gelen devasa bir sorunlar yumaðý ile mücadele ediyoruz.
Burada öncelikle siyasetin ve siyasi iradenin, nerede hangi eksiklerin olduðunu ve hangi hatalarýn yapýldýðýný hýzla analiz edip, yeni bir yol çizmesi gerekiyor. Üstelik siyasi irade bunu yaparken, yakýn tarihin belki de en yoðun karalama kampanyalarýnýn devam ettiðini de doðru okumak ve anlamak zorunda.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, gerek yakýn geçmiþte yapýlýp edilenleri, gerekse geleceðe dair neler yapýlmasý gerektiðini cesurca sorgulayan ve toplumla paylaþan tarzýyla yoluna devam ediyor. Kuþkusuz siyasi geçmiþinde buna benzer çok büyük riskler almýþ bir isim Tayyip Erdoðan. Her defasýnda aldýðý bu riskin kendisini siyaseten yok edeceðini düþünenler hayli fazlaydý. Hatta sözgelimi 17-25 darbe giriþiminde ve sonrasýnda AK Parti içinde bile buna inanmaya baþlayan hatýrý sayýlýr isimler oldu.
Nedir Erdoðan’ý farklý kýlan? Sadece cesareti ve risk alma kabiliyeti mi? Elbette daha fazlasý var. Topluma dokunabilme, geniþ kesimlere mesajýný ulaþtýrabilme özelliðini hala koruyor. Hala diyorum, çünkü þu sýralarda terörle mücadele konusunda ortaya koyduðu kararlýlýk, birilerini öyle rahatsýz etti ki, tuhaf bir propaganda mekanizmasý olup biteni Cumhurbaþkaný’nýn hanesine yazmaya çalýþýyor.
Ne baþkanlýk sistemi, ne herhangi bir partinin milletvekili sayýsý, ne de benzeri bir gerekçe, bu kara propagandanýn dile getirdiði tezlerin bir tekini bile haklý kýlamaz. Ancak tam burada bir sorun var ve onu net olarak ortaya koymak gerekiyor. Erdoðan aleyhinde yürütülen ve tümüyle mesnetsiz bu kampanyaya karþý toplum yeterince ve doðru bilgi sahibi deðil.
Hayli tuhaf ve hazin. Ortada bir terör örgütü var. Onun tarihte eþi görülmedik biçimde gerçekleþtirdiði kalleþçe saldýrýlarý var. Tüm bunlar karþýsýnda devletin kararlýlýðýný ifade eden ve uygulayan bir lider var. Ýþte o lider, olup bitenin sorumlusu olarak ilan edilmek isteniyor.
Sýrtýný kýta Avrupasý’na dayamýþ ve ancak onlarýn çýkarlarýný savunursa ayakta kalacaðýný düþünen bir medya grubu, kendisine her türlü yalan ve iftirada eþlik eden paralel yapýyý da yanýna alarak, Erdoðan’ý hedef tahtasýnda tutuyor.
Esasen onlar kendilerine yakýþan neyse onu yapýyor. Sahipleri var ve onlarýn çizdiði yol haritasýnda ilerlemek için gayrý meþru davranmaktan çekinmiyorlar. Asýl sorun, bunca haklý ve meþru mücadelenin doðru anlatýlamamasý ve Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn böylesine karanlýk bir mekanizma tarafýndan hedef alýnmasýna pek çok çevrenin sessiz kalmasý.
Burada bir arýza var. Erdoðan giderse biz de rahat ederiz konforunu hayal edenler, kendilerini nasýl bir bataklýðýn beklediðini ve toplumun böyle anlarda nasýl bir duruþ sergilediðini unutmuþ görünüyor.