Bu yeni bir önem atfediþ deðil, ilkin bunu zikredelim. 1996 yýlýnda Kadýköy Hasanpaþa’daki kýz yurduyla baþlamýþtý ilk hamle. Bugün o yurdumuzun himayesiyle mezun olan kýzlarýmýz idealist öðretmenler, müdireler olarak TÜRGEV’in bünyesinde vazife görüyorlar. Dile kolay 20 yýl nehir gibi akývermiþ. Bugün 45 yurt, 17 vilayette hizmet görüyor öðrenci yurtlarýmýz ve gençlik merkezlerimiz...
Geçtiðimiz gün TÜRGEV’in 20. yýlýný Genel Kurul toplantýsýyla idrak ettik. Genç Baþkanýmýz Av. Arzu Akalýn, baþörtü yasaklarýnýn içinden geçerek Hukuk Fakültemizi birincilikle bitirmiþ deðerli bir kardeþimizdir. Ne var ki baþarý ve deha yetmiyordu eski Türkiye’nin pek çok kýzýna, gençliðin idealizmi, hayali, ufku çoðu kez bir yutkunmaya, ukdeye dönüþüyordu yasakçý zihniyetin tekelinde... TÜRGEV, bir yaný yasaklarla, bir yaný umursamazlýkla, her yaný engellemelerle çevrili kýzlarýmýza, hamilik eden bir yurt, bir ocak, bir hazýrlýk limaný oldu bu süreçte.
Kadýnlarý toplumsal dönüþümün anahtarý, anneleri ise nesilleri yetiþtiren ve zamaný kuran ilk öðretmenler olarak gördüðü için, kýz çocuklarýnýn eðitimi, yetiþmesi ve himayesine her zaman önem atfetti Cumhurbaþkanýmýz...
Hem kýzlara hem erkeklere, gençlik olarak büyük bir vazife vasiyeti de yazýyordu konuþmasýnda... “Anadolu kýtasý büyüklüðündeki dava taþýný gediðine yerleþtirecek” bir gençlikti rüyasý...
Kongredeki konuþmasýný zaptedilmesi güç bir nehri dinler gibi dinledim. Zaman zaman þelale gibiydi, liderlerin kendilerinden sýrlar vermeleri olaðan deðildir genelde. Ama onun bu kadar çok sevilen bir lider olmasýndaki en büyük pay, sýkýntýsýný, endiþesini de týpký hayalleri ve itirazlarý kadar açýk yüreklilikle paylaþmasýnda sýrlýdýr sanýrým... “Kimi zaman üzüldüm, kimi zaman sevindim, ama asla mücadeleden vazgeçmedim” derken böyleydi mesela Cumhurbaþkaný Erdoðan...
Kimi zaman çalkantýlý bir çaðlayan gibi gürlüyordu konuþmasýnda. O vakitlerde, muhatabý olan gençleri azimli duruþa çaðýrýyordu: “Kendinizi hayalinizdeki hedefinizdeki fetihlere hazýrlayýn! O zaman önünüzde, Allah’ýn izniyle inayetiyle aþýlamayacak hiç bir engel kalmadýðýný görürsünüz.” Bunu söylerken çoðu kez yukarý kaldýrarak konuþtuðu sað elini, inançlý bir þekilde kürsüye bir yumruk þeklinde indiriþi çekti dikkatimi. Orada gazap deðil azim vardý, kararlýlýk vardý. Orada ‘’dünya 5’ten büyüktür’’ þeklindeki meydan okumayý gerçekleþtiren bir liderin sýrrý duruyordu. Kendi kalbinden baþlayýp, yaþadýðý kentte, yönettiði ülkede ve söz söylediði dünyada hakkýn ve mazlumun yanýnda saðlamca duran bir kararlýlýk...
TÜRGEV’den ve hitap ettiði gençlikten beklediði de bu inançtý Cumhurbaþkanýmýzýn... “Gücümü milletimden aldým” derken, vakýf idealinin en bariz örneklerinden birini sunuyordu tüm dinleyenlerine. Kalbini fetih için, eylemini ise vakfetmeye dair hep hazýr tutmak bilinci...
Türkçe’deki sözlüklerimiz “aba” kelimesiyle baþlar, “zürriyet” kelimesiyle biter. Erdoðan’ýn dava diyerek tabir ettiði kavram, herbirimizi de içine alan büyük bir esenlik aba’sý, geniþ ve müþfik bir sahipleniþ, himaye ediþ, karþýlýklý güven, onurlu ve saygýn bir hayatý, insanca varoluþu hedefleyen bir giysiydi adeta... Fert, aile, þehir, memleket, millet, ümmet, insanlýk þeklinde iç içe halkalarla geniþleyen bir “aba”‘ ile açýlýyordu bu lügat... Ve ayný lügat “zürriyet” ile kapanýyordu. Hz. Ýbrahim’in duasý, Hz. Peygamberin hassasiyeti, Hz. Hacer’in gayretli say’i, Hz. Hatice’nin bir ucu cennette akmakta olan Kevser’i, Osman Gazi’nin rüyasýnda gördüðü kutlu çýnar, Kuvayý Milliye’nin þehadet sýrrý, bayraðýmýzda parlayan hilal ile yýldýz, bu “zürriyet”ten içiyordu suyunu... Zürriyet, varoluþ hakikatimizin ismiydi... Kýyamet kopmadan evvel gerçekleþtirilecek bir yeryüzü yürüyüþüydü. Emanet daðlara verilmiþti de paramparça olmuþtu yüce doruklar... Sonra onu insan omuzlamýþtý, zürriyet taþýmýþtý bugüne...
TÜRGEV’imizin Silopi’deki kýzlarýndan Sevda Efe kardeþimizin söylediði gibiydi TÜRGEV’i hedef alanlarýn hali; “Ýnsanlarýn öfkesi, daðlarýn öfkesinden daha aðýr oluyordu bazen”... Oysa yaþamaktý, yaþayabilmekti insanca ve insan onuruna yaraþýr bir þekilde temel derdimiz... Sevda’nýn o siyah gözlerinde Rabbi tarafýndan bir çiçek gibi özenle yetiþtirilmiþ Meryem Annemizin ýþýltýlarýný gördüm ben... Ne mutlu ona su taþýyan nehirlere, ne mutlu ona yetiþeceði bahçeyi bahþeden bahçevanlara... 20. yaþýn kutlu olsun TÜRGEV...