Recep Tayyip Erdoðan diyelim ki yeni sistemde Cumhurbaþkaný seçildiðinde Kur’an üzerine yemin etse ne olur?
Lafý dolandýrmadan söyleyeyim…
“Yeni sistem”in kendisini “laiklikten sapma” olarak deðerlendiren CHP’li elitler, “Biz demedik mi?” diye baþlar, “Ýþte laikliðin canýna ot týkadýlar” diye sonlandýrýrlar.
Amerika’da seçilen Baþkan önce kiliseye gidiyor.
Yeminini Ýncil üzerine yapýyor.
Ne hikmetse orada laiklik elden gitmiþ olmuyor...
Ama ayný þeyi Türkiye’de yaptýðýnýzda laiklik elden gidiyor!
Sizce de tuhaf deðil mi?
Tuhaf bir sorunla karþý karþýyayýz.
Bu sorun laiklikten kaynaklý bir sorun deðil.
Laikliðin yorumundan kaynaklý bir sorun.
CHP’nin laiklik yorumu, laikliðin bir ideoloji ve yaþam tarzý olarak kabul edilmesi anlayýþý üzerine oturuyor. Laisizm veya laikçilik dediðimiz þey, özünde demokrasi olan laikliðin sapkýn bir yorumu aslýnda.
Týpký DEAÞ’ýn Ýslamiyet yorumu gibi.
Ýslamiyeti devlet eliyle herkese dayatýlmasý gereken bir ideoloji ve yaþam tarzý olarak gören DEAÞ ideolojisi, kendisi gibi düþünmeyen herkesi Müslüman olmamakla suçluyor. Cihadý da terörizme indirgeyerek sapkýnlýðýn dibine vuruyor.
CHP’nin laiklik ideolojisi de týpký DEAÞ’ýn dincilik ideolojisi gibi dýþlayýcý ve çatýþmacý.
CHP, kendisi gibi düþünmeyen herkesi “anti-laik” ve “anti-cumhuriyetçi” kampa yerleþtirerek “iç düþman” gibi görüyor.
CHP’nin laiklik ve cumhuriyet üzerinden geliþtirdiði “tehdit” algýsý, paradoksal bir biçimde DEAÞ’ýnkiyle ayný…
O yüzdendir ki Erdoðan yarýn yeni sistemin Cumhurbaþkaný olarak seçildiðinde, Kur’an üzerine yemin etse CHP’liler kýzýlca kýyamet koparýrlar.
Trump Ýncil üzerine yemin ettiðinde laiklik/sekülerlik açýsýndan sorun yok, ama Erdoðan Kur’an üzerine yemin ettiðinde var?
Gerçekten tuhaf bir sorunla karþý karþýyayýz.
Amerika’da hak olan burada na-hak mý?
Amerika’da Baþkan çok az bir oy farkýyla seçilse bile herkesin Baþkaný olarak kabul ediliyor.
Sistemin kuralý neyse herkes ona göre hareket ediyor.
Bunun demokratik bir hak olduðuna inanýlýyor.
Nitekim, seçimi kaybeden Hillary Clinton yanýna eski Baþkan olan eþini de alarak yeni Baþkanýn yemin törenine katýlýyor.
Ama bizde her þey ters…
Diyelim ki Erdoðan yüzde 52 oyla yeniden seçilmiþ olsun.
Baþlýyor CHP’nin baþýný çektiði siyasal mýzýkçýlar, “Yüzde 48 ne olacak? Seçilen Cumhurbaþkaný sadece yüzde 52’nin Cumhurbaþkanýdýr. Herkesin deðil” demeye baþlýyorlar.
Þimdiden diyorlar zaten.
Diyelim ki Erdoðan yüzde 60 ile seçilsin. Bu kez yüzde 40 edebiyatý yapacaklar.
Kendileri ayrýþtýrýp kutuplaþtýrýyorlar.
Sonra da kalkýp ayrýþtýrýldýklarýný söylüyorlar.
Amerika’da veya Fransa’da hak olan bir þeyi, Türkiye’de na-hak bir konuma yerleþtiriyorlar.
Diyelim ki Erdoðan tekrar seçildi.
Yeni sisteme göre yemin törenini Beþtepe’de yaptý. Peki o ayrýþtýrma-kutuplaþtýrma üzerinden laf üretenler ne yapacaklar?
En baþta kendileri davetli olduklarý halde Cumhurbaþkanýnýn yemin törenine katýlmayacaklar.
Halkýn doðrudan seçtiði Cumhurbaþkanýný dýþlayacaklar, ötekileþtirecekler.
“Kaçak saray” retoriði üzerinden seviyesiz bir tahammülsüzlük örneði sergileyecekler.
Bir yanda bizi “tahammülsüz” olmakla suçlayacaklar, öbür yanda kendilerini tahammülsüzlükte dip yapacaklar, e pes vallahi!
Þimdi anladýnýz mý asýl sorun nerede?
Teþekkürler Bahçeli
Bahçeli olmamýþ olsaydý Cumhurbaþkanlýðý sistemini öngören anayasa deðiþikliði teklifi asla Meclis’ten geçemezdi.
Her türlü riski göze alarak büyük bir inanç ve cesaretle millet iradesine uygun hareket eden Sayýn Bahçeli her türlü teþekkürü ve takdiri ziyadesiyle hak ediyor.
AK Parti ile MHP’nin yaptýðý þey, yeni anayasa deðiþikliði teklifini milletin önüne götürmekten ibarettir.
Biz Meclis’te, millete raðmen bir anayasa deðiþikliði yapmadýk.
Bizim yaptýðýmýz milletin önüne sandýk koymak.
Anayasa deðiþikliðini bizzat milletin kendisi yapacak.
Artýk söz de, karar da, yönetim de doðrudan milletin…
Hayýrlý olsun…