Erdoğan nefretinin ekilmeye çalışmasının tek sebebi iç siyaset değildir!

Kıbrıs, Türk ve Rum cemaatinin ortak vatanıdır. 1974 yılında Rum tarafının bir darbe ile yönetime el koyması üzerine garantör ülke olan Türkiye müdahale etmiştir. 

Ancak başta ABD olmak üzere batı dünyası Türkiye’nin bu haklı müdahalesine bir yığın ambargo ile cevap verdi. Batıya sürekli boyun eğmiş olan Türkiye’den böyle bir çıkış beklemiyorlardı.

Beklentilerini boşa çıkartan ise Erbakan liderliğindeki MSP’nin hükümet ortağı olmasıydı. Batının ambargosu ‘kötü komşu mal sahibi yapar’ atasözünü hayata geçirdi; Türkiye’ye milli sanayi hamlesini başlattı. 

Almanya parasını ödediğimiz paraşütleri bile vermemişti. Türkiye pes etmedi hem ihtiyacı olan ürünleri üretme adımı attı hem de ABD’nin üslerini kapattı!

*** 

Şimdi yine başını ABD’nin çektiği bir oyun Doğu Akdeniz’de sahneye konuyor. Hani, ‘Deveye neren eğri?’ demişler de, ‘Nerem doğru ki?’ cevabını vermiş ya, aynen öylebatının bu konuda tek bir doğrusu yok.

İlk yanlış Kıbrıs’ı Rumlardan ibaret görme yanlışıdır. Batı KKTC’yi yok sayarak hareket ediyor. Tek muhatap olarak GKRY’i muhatap alıyor! 

İkinci yanlış AB’nin üyelik şartlarına aykırı olarak GKRY’ni üyeliğe kabul etmesidir. 

Üçüncü yanlış Akdeniz’e en uzun sahili bulunan Türkiye’yi yok saymaları ve uluslararası hukuka aykırı olarak bölgenin tabii zenginliklerine el koymaya çalışmalarıdır! 

*** 

Bugün S-400 bahanesiyle Türkiye’ye ültimatom veren ABD, bu hukuku ihlal eden ilk ülkedir. Rum yönetimiyle doğalgaz paylaşım anlaşmasını 2011’de Amerika Nobel Enerji Şirketi yapmıştır. Bu anlaşmada Mısır, İsrail ve Yunanistan’ın da imzası vardır! 

Bu anlaşma, Kıbrıslı Türklerin hakkının açıkça gasbedilmesidir!

Doğu Akdeniz’de trilyonluk gaz rezervinden Türkleri mahrum bırakmak isteyen Türkiye muhalifleri, her türlü hukuksuzluğa tereddütsüz tevessül etmektedirler. 

Batının hemen hemen büyük ülkelerinin tamamı bölgededir. İşin asıl planlayıcısı ise İsrail’dir.

*** 

Daha önce Mısır, İsrail, Lübnan, Suriye kendi aralarında bir anlaşma yapmışlardı. 2013 yılında Mısır parlamentosu (Muhammed Mursi dönemi!) bu anlaşmaya Türkiye’nin de katılması istikametinde karar almıştı! 

Mursi’ye yapılan askeri darbeye bu açıdan da bakmakta fayda var!

Batılı şirketlerin Rum yönetimi ile tek taraflı anlaşma yaparak bölgede faaliyet göstermesine Türkiye hem büyük bir askeri tatbikat yaparak hem de iki arama gemisini bölgede devreye sokarak cevap verdi. 

*** 

Batının hâlâ anlamamakta ısrar ettiği husus Türkiye’nin eski Türkiye olmadığı gerçeğidir. 

ABD’nin F-35 uçaklarının satışını durdurmasının ve eğitim gören personeli Türkiye’ye göndermesinin altında sadece S-400 yok. S-400 bir bahane!

Bu baskı İsrail lobisinin Türkiye’den intikam hamlesidir. 

Oysa İsrail de çok iyi biliyor ki bölge doğalgazının Avrupa’ya en ekonomik şekilde taşınmasının tek yolu Türkiye güzergahıdır.

Ama bölgedeki hukukunu savunduğu ve gerekli adımları attığı için Türkiye’nin Erdoğan’dan kurtulması lazımdır ki istedikleri gibi at oynatsınlar! 

Erdoğan nefretinin ekilmeye çalışmasının tek sebebi iç siyaset değildir! 

*** 

Türkiye, ne Kıbrıs Türklerinin hukukunun gasbedilmesine ne de münhasır ekonomik bölgesinin işgaline sessiz kalmamıştır/kalmayacaktır. 

Bu arada hatırlatmak fayda var, ABD’nin ambargosu İsrail’in bakısıyla son bulmuştu! Çünkü ABD üsleri, zamanında, İsrail’in hem işiten kulağı hem de gören gözüydü! Türkiye kapatınca İsrail görmez duymaz oldu. ABD’ye baskı yaptı, ambargo kalktı, Türkiye de üsleri açtı! 

Türkiye haklıdır ve hakkını korumaktadır. Doğru istikamette yürüdükten sonra Mevla nereden kapı açacak hiç belli olmaz.