Erdoðan öncesi Erdoðan sonrasý

Kompleks sahibi olmaya gerek yok. Herkesin gözü önünde yaþananlarý söyledik diye “aman bize yandaþ derler” korkusuna kapýlýp steril durmanýn da bir alemi yok. 

Kaldý ki “yandaþ” deyip yerdiklerini sandýklarýnda nasýl üzülmemeliysek, “objektifsin” dediklerinde de sevinmemeliyiz. Çünkü bu iki sýfatý kullananlarýn temel özelliði kendilerinin hiçbir þekilde objektif olmamalarý ve mutlak yandaþ olmalarýdýr. Bu sýfatlarý taþýyan birilerinin övgüleri de yergileri de bizi inandýðýmýzdan geri durmaya, steril kalmaya mecbur etmemeli.

Bu girizgahtan sonra gelelim esas meseleye.

Ýçinden “Erdoðan” geçen her cümle onlarý kudurttuðu, takýntýlý hallerini tetiklediði için özellikle seçilmedi. Bir vakýadan, bir gerçekten bahsetmek için yazýldý.

Evet bu ülkede nasýl Abdülhamid öncesi/sonrasý, Menderes öncesi/sonrasý, Özal öncesi/sonrasý bir zaman dilimini anlatýyorsa ayný þekilde Erdoðan öncesi ve sonrasý da bir zaman dilimini anlatýyor artýk.

Öncesinde neler yaþandýðýný artýk herkes biliyor. IMF önünde diz çöken, ABD önünde süklüm püklüm duran, Ýsrail için her þeyini fedaya hazýr, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünü pýsýrýklýk gibi anlayan, içindeki ve dýþýndaki geliþmelere bigane bir Türkiye vardý.

Erdoðan ile ülkenin kaderinin deðiþtiði bir döneme girildi. Yatýrýmlarý saymýyorum bile. Ama en önemli kararlar içeride ve dýþarýdaki vesayet odaklarýna “sizinle mücadeleye azimliyim” anlamýna gelecek çýkýþlardý.

Kýrýlma aný 27 Nisan 2007’de yayýnlanan ve bizzat dönemin Genelkurmay Baþkaný Yaþar Büyükanýt tarafýndan kaleme alýnan e-muhtýrasýydý. O zamana kadar hiçbir fani bir genelkurmay baþkanýna “sen benim memurumsun haddini bil” çýkýþý yapamamýþtý.

Bir diðer kýrýlma aný 2009 yýlýnda cereyan eden Ýsrail’e yönelik “One minute” çýkýþýydý. Herkesin bildiði ama kimsenin söylemeye cesaret edemediði gerçekleri milyonlarýn önünde dile getirdi Erdoðan.

Dünyaya demokrasi getirmek adýna kan ve gözyaþý döken ülkelere, o ülkelerin liderlerinin gözlerinin içine baka baka “dünya 5’ten büyüktür” diyebilmek, ancak Türkiye gibi bir ülkeye ve Erdoðan gibi bir lidere yakýþýrdý.

Kýsacasý yerleþik düzene ve o düzenin aktörlerine diklenmeden dik duran, o düzenin aðababalarýnýn ayarýný bozan bir Erdoðan, (bir reklam filminde de geçtiði gibi) “artýk çok oluyordu”

Birçok hamle denendi. Ýçerideki ve dýþarýdaki yerleþikleri darbe üstüne darbe yapmaya çalýþtý. Zamanýnda bunu gizli ve ayrý ayrý denerlerken, 2013’ten sonra birlikte ve aþikar yapmaya baþladýlar.

Bombalar neden patlýyor?

Empati yapalým. Kendimizi Batý dünyasýnýn yerine koyalým. “Sen benim memurumsun” diyerek içerideki vesayete ayar veren, “One minute” çekerek “Ortadoðu’da Türkiye olmadan oyun kurulamaz” diyebilen, “dünya 5’ten büyüktür” diyerek düzenin aðabalarýna posta koyan bir lideri hiçbir batýlý sevmez, sevemez. Hele Türkiye’nin hemen dibinde terör devleti kurarak Ortadoðu’yu terörle terbiye etmeye karar verdiðinizde bir lider karþýnýza çýkýp “burada terör devleti kurdurtmam” diyorsa, 25 yýllýk 50 yýllýk plan ve projeksiyonlarýnýzý çöpe atmazsýnýz. Batlý lider olarak size bunlarý söyleyeni dize getirmek için uðraþýrsýnýz. Bombalar patlatýr, teröre destek verir, kaos planlarýný devreye sokar, içerideki yerleþiklerinizi harekete geçirir ve demokrasi mücadelesi verdiklerini sanan saflarý kandýrýrsýnýz. Türkiye’ye Erdoðan özelinde yapýlan da budur.

Demem o ki. Hakkýnda akaryakýt kaçakçýlýðý, dolandýrýcýlýk gibi aðýr ithamlar bulunan Aydýn Doðan ve þürekasý gazetecilerin yazdýðý/çizdiði/söylediði þeylere inanýp enseyi karartmaya, korkuya kapýlmaya gerek yok.

Korkacaksak, Erdoðan özelinde kazandýklarýmýzý, Erdoðan’la birlikte yok etmeye çalýþanlara direnememekten korkalým. Çünkü hedef biziz, hedef Erdoðan’ýn arkasýnda dimdik duran Türkiye halkýdýr. Kabuðu kýrmadan cevize ulaþamayacaklarýný bildikleri için önce Erdoðan’a diz çöktürmeye, Erdoðan sonrasý kazanýmlarýmýza çökmeye çalýþýyorlar. Almalarýna müsaade etmeyelim yeter.