Parlamento salonunun ön sýrasýnda ayaða kalkan gençten bir milletvekili önce karþýsýndaki kürsüde oturan özel konuðu selamladý, ardýndan coþkulu bir tonda konuþmasýna baþladý. Sözleri, salonun her iki kanadýnda da sýk sýk “alkýþ” anlamýna gelen sýralara vurularak kesiliyordu: “Ben açýk konuþacaðým. Aslýnda bugün burada olmayacaktýk. Bir süredir meþruiyetini kaybettiðini düþündüðümüz iktidarýn böyle yanýnda oturmayacaktýk. Bizi size olan saygýmýz buraya getirdi. Çünkü sizin liderliðinize olan saygýmýz, bizim kendi siyasi mücadelemizin çok üstündedir. Siz sözkonusu olduðunuzda biz siyasi farklýlýklarýmýzý unuttuk ve burada toplandýk. Bizler, Ýslam Dünyasý olarak dünyaya sesimizi duyurmak için sizden daha iyi bir temsilci bulamazdýk. Biz Türkiye ile iki devletiz ama ruh ve dostluk olarak tek milletiz. Bu sadece benim deðil tüm Pakistan halkýnýn ortak görüþüdür.”
Yer Pakistan Ulusal Meclisi ve Senatosu’nun ortak oturum yaptýðý parlamento salonu, konuþmayý yapan, Pakistan eski baþbakaný Nawaz Þerif’in lideri olduðu ana muhalefet partisi PML-N’nin Parlamento Grubu Baþkaný Nisar Ali Khan’dý. Nawaz Þerif milletvekili olmadýðý için ana muhalefetin parlamentodaki liderliðini o yürütüyordu. Bir süredir, cumhurbaþkanýna yönelik yolsuzluk iddialarýný araþtýrmadýðý için “yargý kararýný uygulamamak”tan suçlu bulunan Baþbakan Gilani’nin istifasýný istiyor, parlamento oturumlarýný boykot ediyorlardý.
Özel konuk, siyasi kavgayý en azýndan bir süreliðine durdurmuþ, iktidar ve muhalefetin buluþmasýný saðlamýþtý. Zaten kendisinden önce söz alan Baþbakan Gilani de konuðuna þöyle hitap ediyordu: “Burada olduðunuz sürece bu parlamentonun baþkaný sizsiniz.”
Ortak oturumun gerekçesi olan özel konuk ise Türkiye Baþbakaný Tayyip Erdoðan’dý.
Az önceki konuþmasýnda muhalefete “yapýcý muhalefet” tavsiyesinde bulunmuþ, ardýndan Tunus’tan Bahreyn’e uzanan Arap Baharý’ný, Suriye’yi, Ýran’ý, Afganistan’ý hatýrlatarak þu sorumluluðun altýný çizmiþti: “Þu anda Ýslam dünyasýnda olanlarý takip ediyoruz. Güçlü bir Ýslam dünyasý olursa, bunlarý da barýþla çözme imkanýmýz olacaktýr.”
Güçlü bir Ýslam Dünyasý’nýn ön þartýnýn “saygýn ülke” olmaktan geçtiðini vurgulayan Erdoðan, onun ön þartýnýn da “halkýn iradesine saygý duyulmasý” olduðuna iþaret ediyordu: “Pakistan halký ne istiyorsa, ona saygý duymak size de saygýyý getirir.”
Türkiye, kendi halkýnýn seçimine saygý duyan, karþýlýðýnda dünyada saygý gören bir ülke olarak buna en iyi örnekti.
Pakistan’da parlamentonun iki kanadý, iktidar ve muhalefet partilerinin liderleri önceki gün Baþbakan Erdoðan’ýn verdiði bu mesajlarý oldukça net anladýklarýný ortaya koydular. Bütün muhataplarý, “Ýslam dünyasýnda Türkiye modelinden söz edilemeyeceði” yorumlarý yapýlan Türkiye ve özellikle ABD’de kimi lobilere nispet edercesine, “Türkiye’nin kendileri için en iyi örnek olduðunu” vurguladýlar.
Pakistan, nükleer güce sahip az sayýdaki ülkeden biri ve bugün adýna “küresel terörizmle mücadele” denilen savaþýn hem politik hem de askeri olarak tam ortasýnda. Önceki gün Pakistan’ýn baþkenti Ýslamabad’daki toplantýlarda ve televizyonlarda “Hint Müslümanlarý’nýn Kurtuluþ Savaþý’nda Türkiye’ye destek” ve “Türkiye’nin doðal afetlerde Pakistan’a unutulmaz yardýmlarý” konuþuldu. Ancak asýl yardým ve destek, siyasi ve ekonomik olarak Pakistan demokrasisinin darbelerle kesintiye uðramadan, aksine geçmiþ darbelerin hesabýný sorarak Türkiye örneðini izlemesini saðlamak olacak.
Bunun ilk adýmýný Erdoðan attý ve bu adým Pakistan Parlamentosu’nda karþýlýðýný buldu.