Erdoğan sadece S. Arabistan’ı mı savunuyor?

Silahın ‘kağıt’ hali mermi ve bombadan daha tehlikeli ve ölümcül!             

Hiroşima’ya atılan nükleer bombadan daha uzun süre, nesilleri daha acılı bir ölüme sürüklüyor.

Para...

Nereden nereye, hangi hızla akıyor?

Nereleri suluyor, nereleri kurak bırakıyor?

Yatağı nasıl değişiyor, bu şartları kimler belirliyor?

Yatağı değiştiren kanalları kimler, nasıl açıyor?

Bugün kulağımıza gelen irili ufaklı patlamalar, burnumuza gelen dumanlar bir ekonomik savaşın sürdüğünü gösteriyor.

Para akışını kesecek, yönünü değiştirecek kararlar alınıyor...

‘ABD Merkez Bankası’ olarak bilinen (aslında diğer ülkelerin merkez bankalarının aksine ABD yönetiminden sadece özerk olmayan, doğrudan ‘dolar’ı tek başına yöneten) Federal Rezerv (FED) bir süredir ‘faizi arttırabilirim’ diye dünyadan ‘dolar çekmeye’ başladı.

Dolar ‘evinden’ çağrılınca önce nereden çıkacak?

Sırayla ‘en güvensiz’den, ‘nispeten güvenli’ olduğu yerlerden...

Güveni ne belirliyor?

Kağıt üzerinde birçok şey; Ülkelerdeki kurumsal ekonomik sistemin, bankacılık sisteminin sağlamlığı, yasal altyapı, siyasi istikrar vb...

Ancak, ekonomik altyapı sağlam olsa da, örneğin siyasi istikrar bozulduğunda bütün sistem bozulur ve siyaset her zaman müdahaleye açıktır.

Misal, ülkenin siyasetini, siyasi liderliğini itibarsızlaştırma operasyonuna girişirseniz, bütün veriler aksini söylese de, ‘bu liderle bu ülkede her an her şey olabilir’ algısı yaratırsanız, öyle ya da böyle bir sonuç alabilirsiniz!

Tanıdık gelmiştir...

Ardından devreye küresel sermayenin akış yönünü belirlemekte ‘hendek kazıcıları’ girer.

Kredi notu veren kuruluşlar!

Şaşırmadınız!

Biz, Moody’s Türkiye’nin notunu ‘yatırım yapılabilir’ seviyenin altına düşürünce hopladık.

Ama bu operasyon yeni ve sadece Türkiye’ye yönelik değil.

Almanya’nın en güçlü ticari kurumlarından Volkswagen, Deutsche Bank ve Kommerzbank’a ABD’de kesilen 40 milyar dolara yakın cezanın anlamı ne?

ABD, VW’nin 10 yıldır egzos gazı yanlış ölçülmüş otomobil sattığını yeni mi öğrendi?

Ya da iki küresel dev bankanın vergi kaçırdığını, ambargolu ülkeler İran ve Rusya ile iş yaptığını?

Almanya’nın, AB’nin finansal yükünü çekebilen tek ülkesi olduğu ve bunu bir ‘siyasi liderliğe’ dönüştürmeye başladığı dikkate alınmadan, bu gelişmeler yorumlanamaz.

Bu süreç AB’yi hapşırtsa Türkiye’yi nezle eder...

***

Buna, ABD’nin ‘Suudi Arabistan yasası’nı da ekleyin.

11 Eylül saldırılarını yapan teröristler Suudi Arabistan vatandaşı olduğu için, mağdurlara Suudi Arabistan’a dava açma hakkı veren yasa...

Riyad, “ABD’deki 750 milyar dolarlık yatırımlarımızı çekeriz” dese de, karşısında şöyle bir rest var: “Bu parayı, açılacak olası davalarda istenecek tazminatlara karşılık teminat olarak bloke edebiliriz!”

Türkçesi, “Doların sahibi ABD ise ABD’yi dolarla tehdit etmeyeceksiniz!”

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ı ABD’deyken, yoldayken ve Türkiye’ye döndükten sonra savunması, Veliaht Prens’in Ankara ziyareti boşuna değil.

Zira küresel finansın akış yönü değiştiğinde ‘bir yerlerin kurak kalacağı’ kesin.

Alternatif ‘akar’ bulunamazsa...

Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez sermayesi, bu tür operasyonlara karşı Türkiye için önemli bir kaynak.

ABD’deki yasa tasarısı, Riyad’a ve onun üzerinden Körfez ülkelerine “Türkiye’yi yalnız bırakın” tehdidi anlamına da geliyor.

Erdoğan da sadece Riyad’ı değil, ülkesini de savunuyor.

***

Bu arada, bütün bu finans operasyonunun, (hadi komplo teorisi diyecekler için ‘gelişmelerin’) Türkiye ekonomisini, Türk bankalarını, bankacılık sistemini nasıl etkileyeceği düşünülüyor mu?

Hükümet, ekonomik büyümeye iç kaynakların katkısını arttırmaya, başta gıda enflasyonu olmak üzere toplam enflasyona etki eden faktörleri takip etmeye ve yatırım ortamını ‘olağanüstü iyileştirmeye’ yönelik adımlar attı.

Ama bu kararlar nasıl uygulanıyor, nasıl yönetiliyor?

İki yıl önce 5 TL’ye patates yemek zorunda kaldığımızı, gıda fiyatları enflasyonu arttırdığı için Merkez Bankası’nın faiz düşürmediğini unutmadık.

Resmi ve özel bankalar bu ‘gelişmeleri’ nasıl değerlendiriyor?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) konuyu bankalarla tartışıyor mu?

Hangi öngörüleri ve önlem planları var?

Sorumluluk makamındaki herkesin, kendi alanında ‘liderlik’ yapmasına mani bir durum yok!