"Dram'; Aliya Ýzzetbegoviç'in, "Doðu ve Batý Arasýnda Ýslam" adlý kitabýnda, üzerinde durduðu bir kavramdýr. Kitabýn, "Dram ve Ütopya' baþlýklý bölümünde; "... dram insan ruhunda cereyan eder, ütopya ise toplumla ilgilidir' der. Dram, varoluþun dünyadaki en yüksek þeklidir ona göre; ütopya ise dünyada aranan cennet rüyasý veya hayalidir. Dram kiþilik ile ilgili, ütopya ise, dünya ile ilgili bir meseledir. Dramda ütopya yoktur, ütopyada da dram yoktur. Bu hüzünlü bir zýtlýktýr; insan ile dünya arasýndaki, þahsiyet ile toplum arasýndaki, hüzünlü bir zýtlýk...
"Dýþ politikada sadece çýkarlara dayalý dünya rotalarý vardýr, dýþ politikada duygulara yer yoktur', þeklinde söylenegelen cümlenin bir aynasýdýr aslýnda, Ýzzetbegoviç'in dile getirdiði dram/ütopya sarkacý... Erdoðan-Sisi fotoðrafýný da bu ýþýk altýnda deðerlendiriyorum; benim için kesinlikle dramatik, ülkem içinse öyle zannediyorum ki gerekliydi diye...
................................................................
Ýç ve dýþ politika ayrýmýnýn ortadan kalktýðý yeni bir dünyadayýz. Aslýnda bu, 2001'de, Ýkiz Kuleler'in yýkýlýp, ABD'nin Irak'ý iþgal ettiði günlerden bu yana böyle. O günden beri tüm dünyadaki güvenlik konsepti, bileþik kaplar teorisinde olduðu gibi iç güvenlik ile dýþ güvenliði yan yana ve iç içe yönetmek þekline evrildi...
Ýç siyaset, dýþ politika, ülke güvenliði ve mali-sosyal politikalarý, bir ahenkle ve birbiriyle etkili enstrümanlar olarak kullanan bir politikacý Recep Tayyip Erdoðan... Çizdiði yönetsel kompozisyonda, dünyadaki ve bölgemizdeki dengeleri yakinen takip ederek, etkin bir þekilde kullandýðý liderlik diplomasisi hakim. Çoðu zaman 'pragmatik' olarak görülen bu dengeci politika, aslýnda Türkiye gibi zorlu jeopolitik mukadderatý olan bir ülke için, neredeyse hayat memat meselesi... Kuzeyde Ukrayna krizi, güneyde Suriye krizine eþlik eden terörle mücadele, Batý'da Yunanistan'ýn yüksek perdeden silahlandýrýlmasý ile ateþten bir çemberin içindeki Türkiye'nin, fýrtýnalarý atlatmakta mahir bir uzak yol kaptaný gibi, esen tüm rüzgarlarý dikkatle farkýna varýp, rota güncellemesi gerekiyor...
Romantik NATO'culukla, romantik AB'cilikle olmadýðýný hep birlikte tecrübe etmedik mi? 2015'te, ABD ve AB müttefiki olduðumuz halde Suriye'de yapayalnýz býrakýlmadýk mý? NATO, Yunanistan deliler gibi silahlandýrýlýrken, niçin havaya bakýp ýslýk çalmakla meþgul... Yýllar boyu, Avrupa Birliði'ne girmek adýna ortaya koyduðumuz çabalar gözler önündeyken, AB'nin sýnýrlarýný Çin Seddi'nden de daha saðýr hale getirenler kimlerdi? Dolayýsýyla, ne NATO ne AB, hatta ne de ABD, Türkiye'ye asla hak ettiði müttefikliði ifa etmedikleri için, Türkiye de kendi yolunu, kendi rotasýný, kendi ülke menfaati çerçevesinde tahkim etmek zorundadýr...
ABD'nin Afganistan iþgalini bitirerek, bölgeden çekilmesi, müteakiben Rusya'nýn Ukrayna ile ve Çin'in Tayvan ile yaþadýklarý krizler, dünya gündemine yeni bir sayfa açtýrdý. ABD, vekil devletler aracýlýðýyla bir yandan Avrupa, Ege ve Karadeniz'e, bir yandan da Asya'ya yeni þekiller vermeye çalýþýyor. Onun bu yüksek tempolu kakofonisi, yeni kaos bölgeleri açarken, Türkiye'nin de dýþ politikada çýpa atacaðý yeni sular aramasý, iliþkilerini süratle gözden geçirerek, yeni anlaþma zeminleri kurmasý elbette hayati önem taþýmaktadýr.
Sadece Yunanistan'ýn, Batý Trakya'dan baþlayarak tüm Ege Adalarýnda aðýr silah sistemleriyle teçhizatlandýrýlarak savaþ makinasýna dönüþtürülmesi hadisesi bile Akdeniz'de Mýsýr ile yeni anlaþma sayfalarý açmamýzý gerektiriyordu.
Lafý eðip bükmeye gerek yok; Mýsýr lideri Sisi, gerek darbe aracýlýðýyla baþa geçmiþ olmasý gerekse, halk oyuyla seçilmiþ Mýsýr Devlet Baþkaný Mursi ve arkadaþlarýný idam ettirmiþ bir yönetici olmasý hasebiyle, sevmediðimiz bir adamdýr. Lakin bu bizim gibi, sýradan insanlarýn ruh ve vicdan dünyasýyla ilgili bir meseledir. Diplomasinin dili elbette ayrýdýr.
Tayyip Erdoðan'ýn iç ve dýþ güvenlik ahenklerine dayalý siyaseti gereði, Türkiye'nin menfaatleri icabý, Akdeniz'de yeniden gündeme gelen yakýnlaþma adýmlarýnýn, Mýsýr halký ve kanaat önderleri tarafýndan da olumlu karþýlandýðýný Mýsýr basýnýndan takip edebiliyoruz. Ege ve Doðu Akdeniz'de saatli bombaya dönüþmüþ Yunanistan gerçeðine bakarak, bizim de yeni müttefikler aramamýz normaldir, hayatidir... Erdoðan-Sisi fotoðrafý Mýsýr'da olumlu karþýlanmýþtýr. Hatta bazý yazar ve düþünce insanlarý, Türkiye-Mýsýr yakýnlaþmasýný, Mýsýr iç siyaseti adýna da olumlu bir açýlým, en azýndan olumlu-yumuþak bir hava baþlatacak güçte görmektedir...
Burada içtenlikle ifade etmek isterim ki; bu dýþ politikayý ve Mýsýr-Türkiye yakýnlaþmasýný aklýmla anlayabiliyorum ve akli buluyorum. Ama kalbim ve ruhum eli kanlý bir diktatörü asla kabul etmiyor. Bizim gibi sýradan insanlarýn, birer diplomat, birer politikacý gibi davranmasýný beklemek de insafsýzlýk olur. Öte yandan bu normalleþme adýmý; dost ve kardeþ Mýsýr halkýyla temaslarýmýzý da kolaylaþtýracaðý için pozitif bir kanal açma þansýmýz da doðacaktýr...