Erdoðan ve ortak akýl

Cumhurbaþkanýmýz R. Tayyip Erdoðan, yeni haftaya yeni bir uygulamayla baþladý, AK Parti Genel Baþkaný olarak MKYK toplantýsýný gerçekleþtirdi. Böylece partili cumhurbaþkanlýðý sisteminin hayata geçiþine yönelik bir aþama daha geride kaldý. Peki, bir Cumhurbaþkanýnýn partisinin yönetim, yürütme ve istiþare kurullarýna katýlmasý ne anlam ifade eder, demokratik sistemimize ne kazandýrýr?

Öncelikle þunu samimiyetle ifade etmemiz gerekir: AK Parti MKYK’larý, MYK’larý, Milletvekilleri ve Ýl Baþkanlarýyla yapýlan istiþare toplantýlarý demokratik kültürün hâkim olduðu mekanizmalardýr. Bu toplantýlarda her bir katýlýmcý þahsi düþüncesini söyler, farklý fikrini savunur, karþý görüþünü ortaya atar, özgürce tartýþýr, konuþur, eleþtirir. AK Parti demokratik kurallarla demokratik kurullarý sahici bir þekilde çalýþtýrýr ve bu sayede halkýn nabzýný tutan politikalar üretir.

Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn uzun yýllar baþkanlýk ettiði bu kurullarýn havasý gerçekten böyledir. Üyeler konuþur, tartýþýr, müzakere eder; baþkan dinler, not alýr, istifade eder. Türkiye’nin dört bir yanýndan gelen il baþkanlarýnýn, belediye baþkanlarýnýn, milletvekilinin, kadýn ve gençlik kolu baþkanlarýnýn siyasete aktif katýlýmý ve düþüncesini gündeme taþýmasý çok deðerli bir durumdur. Siyasetin halka inmesi, kýlcal damarlara kadar nüfuz etmesi, ma’þeri vicdaný ve umumi hissiyatý görmesi bu kurullar sayesinde mümkün olur.

Erdoðan’ýn partili Cumhurbaþkaný olarak bu toplantýlara katýlmasý ve kurul üyelerini dinlemesi, uzun istiþareler sonucu ortak aklýn ve politikalarýn þekillenmesi Türkiye’nin hayrýna bir geliþme olacaktýr. Her ne kadar birileri bunu ‘siyasallaþma’ olarak niteleyip olumsuz göstermeye çalýþsa da, Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn halka daha fazla temas etmesi ve bu kadar geniþ bir istiþare sistemi üzerinden halkýn nabzýný elinde tutmasý son derece saðlýklý bir durumdur.

Yeni dönemde belki de en fazla duyacaðýmýz kavramlarýn baþýnda ÝSTÝÞARE gelecektir.

Baþarýlý liderin özelliklerinin baþýnda ortak akla, danýþmaya, farklý fikirlere ve eleþtiriye açýk olmasý, yaniistiþareyle hareket etmesi gelir. Demokratik özü ve muhtevayý güçlendiren istiþare olgusu birkaç açýdan önemli kazaným saðlar:

1- Takým ruhu ve ekip olmakfarklý bir motivasyon üretir. Teþkilat gücü geçmiþte halkla irtibatý zayýflatýlmýþ Cumhurbaþkanlýðý makamýný daha güçlü hale getirecektir.

2- Doðru karar vermek doðru bilgiye ulaþmaklamümkündür ve istiþare bilgi akýþýný saðlayarak doðru kararlar alýnmasýna katkýda bulunur.

3- Ortak aklý üretmek ancak farklý fikirlerin serdedilmesi ve meselenin tüm boyutlarýyla ele alýnmasýyla mümkün olabilir.

Türk siyasetine damga vuran Erdoðan’ýn istiþare ve ortak akla önem vermesi onun liderliðinin temel taþlarýndandýr.

Erdoðan dinlemeyen, tartýþmayan, müzakere etmeyen, istiþareye yanaþmayan, eleþtiriye tahammül etmeyen, farklý görüþlerin önünü açmayan bir lider deðildir ve asla olmamýþtýr.

Erdoðan’ýn Ekim 2009’da sarf ettiði þu sözler parti kurullarýndaki müzakere iklimini ortaya koyar: “Herkes bizim gibi düþünecek diye bir derdimiz asla yok. Birileri böyle söylüyorsa insafsýzlýk eder. Tam aksine biz, müsademe-i efkârdan barika’yý hakikat doðar gerçeðine inanmýþ bir kadroyuz. Farklý düþüncelerin zenginlik olduðunu, bunlarýn tartýþýlarak, çatýþtýrýlarak, müzakere edilerek hakikat güneþinin bulunacaðýna inanýyoruz.”

Hakikat güneþinin doðmasý için bilgiyle, ilimle, akýlla, irfanla, hikmetle hareket etmemiz þart.Bunun yolu ise her aklýn ve kalbin katkýsýný zenginlik olarak görerek istiþare mekanizmalarýný çalýþtýrmaktan, katýlýmcý ve çoðulcu bir anlayýþý hâkim kýlmaktan geçiyor. Erdoðan’ýn parti üzerinden yapmaya çalýþtýðý tam da budur. Bu da Türkiye’nin son derece hayrýnadýr.