Stefan Zweig, “Ýnsanlýðýn yazgýsýný deðiþtiren bir anýn gelmesi için milyonlarca yararsýz anýn akýp gitmesi gerekir. ..Dünyanýn yazgýsýný deðiþtiren böyle bir an bir kez oluþunca on yýllara, yüzyýllara damgasýný vurur” der.
Zweig, Ýnsanlýðýn Yýldýzýnýn Yükseldiði Anlar adýyla çevrilen (Türkiye Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý) kitabýnda Fatih Sultan Mehmet, Georg Friedrich Haendel, Lenin, Cicero, Wilson gibi isimlerin yaþadýðý önemli anlarý anlatýr.
Ýnsanlýk tarihinde öyle anlar vardýr ki, yaþanan olaylar, verilen kararlar, atýlan adýmlar geleceðin akýþýný deðiþtirir.
Geçen hafta Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn ‘tarihin akýþýný deðiþtiren’ bir liderlik sergilediðini yazdýðýmda kimileri bugünün politik polemikleri zaviyesinden bakarak yorumlar yaptýlar. Oysa yaþanan hadiselerin gerçek anlamlarý zaman durulduðu, taþlar yerine oturduðu, gelecek þekillendiði zaman daha iyi anlaþýlýr. Olaylarýn sýcaklýðý içinde yaþadýðýmýz hadiseleri yeterince anlamlandýramayabilir, eðer tam tersi bir durum olsa nelerle karþýlaþabileceðimizi pek düþünemeyebiliriz. Diyelim Barýþ Pýnarý Harekâtý olmasa bölgemizde nasýl bir siyasi dizaynýn oldu bittiye getirileceðini kimileri düþünmek istemeyebilir.
Zweig, Waterloo savaþýnda Napolyon’un nasýl kaybettiðini, Mareþal Grouchy’nin irade kullanamayan komutanlýðý üzerinden anlatýr.
Napolyon savaþýn en kýzgýn anýnda Prusya ordusunu takiple görevlendirdiði Grouchy’nin verdiði görevi býrakýp kendisine destek olarak gelmesini bekler, ama Mareþal süreci doðru okuyamayýp rutin görevini býrakmadýðý için yardýma gelmez ve tam bir hezimet yaþanýr.
Tarihin akýþýný deðiþtiren anlar, kimi zaman cesaret ve kararlýlýkla ölümü göze alan hamleler yapmayý gerektirir, kimi zaman statükoyu ve ezberi bozacak þekilde farklý davranmayý, kimi zaman da yapýlmasý gerekeni en doðru þekilde yapmayý…
Uhud okçularý yanlýþ yorumlamayla mevziyi terk ettiði için Ýslam ordusu büyük sýkýntý yaþamýþ, Grouchy doðru yorumlamayla görev alanýný terk etmediði için Fransýz ordusu savaþý kaybetmiþtir.
Akýp giden an’ý doðru deðerlendirmek, kaderin önümüze getirdiði o kritik anda doðru olaný yapmak gerekiyor.
Erdoðan, 15 Temmuz gecesi, insanlarý sokaða çaðýrmak gibi büyük bir risk almýþ, darbeye direnmek gibi büyük bir cesaret göstermiþtir. O anda baþka türlü bir davranýþ sergilese bugün farklý bir Türkiye’de yaþýyor olurduk.
Ýdare-i maslahatçýlýk, eyyamcýlýk, günü kurtarma yaklaþýmý, bekle-gör zihniyeti, kendini kurtarma gayreti gibi haller insanlýðýn yýldýzýnýn parladýðý anlar üretmezler. Bu tür davranýþlarý sergileyenlerden tarih yazan liderler çýkmaz.
Siyaset tarihimizin yakýn döneminde yaþadýðýmýz birçok olay sergilenen liderlikle bir hezimetten bir baþarýya, bir kayýptan bir kazanca dönüþmüþtür.
17 Aralýk 2004 AB zirvesindeki Erdoðan’ýn çektiði rest böyledir.
27 Nisan bildirisine Erdoðan’ýn verdiði cevap böyledir.
17 Aralýk 2013 yargý kumpasýna karþý Erdoðan’ýn sergilediði dirayetli duruþ böyledir.
15 Temmuz darbesine karþý Erdoðan’ýn takýndýðý kahramanca tavýr böyledir.
Suriye’de devam eden operasyonlar baðlamýnda Erdoðan’ýn oynadýðý rol böyledir.
Erdoðan insanlýðýn yýldýzýnýn parladýðý anlarý ýskalamamýþ, karþýlaþtýðý meydan okumalar, riskler, tehditler, saldýrýlar karþýsýnda doðru kritik kararlarý verebilmiþtir.
Ýnsan yaþadýðý her anda mükemmel, yüce, deðerli þeyler yapamayabilir. Ama insanýn deðeri, kýymeti kritik anlardaki tavýrlarýyla belirlenir. Büyük bir iyiliðe imza atmak da, büyük bir kötülükten uzak durmak da bir anýn, o anda sergilenen iradenin iþidir.