ABD’de Ýsrail lobisine yakýn kalemlerin epeydir geveledikleri bir söylem var: Türkiye ve Katar dostumuz deðil, düþmanýmýz. Çünkü Hamas’a destek veriyorlar... Her iki ülkenin de Ýslam dünyasýnda Ýhvan çizgisindeki hareketlere ve bu arada Filistin’de Hamas’a destek verdiði zaten sýr deðil. Katar’ýn hesaplarý ayrý bir konu ama Türkiye bölgesinde radikal selefi akýmlarýn güçlenmesi riskine karþý ýlýmlý ve demokrat eðilimli Ýhvan çizgisinin öne çýkmasýný stratejik bir hedef olarak tercih etmiþ durumda. Arap Baharý’na büyük ümitlerle bakýlmasý da bundandý. Bilahare önce Libya’da sonra Suriye’de iþlerin çýðýrýndan çýkmasý ve son olarak Mýsýr’daki durum da aslýnda Ýhvan çizgisine karþý radikal Selefi çizgiyi güçlendirerek bir politik enstrüman olarak kullanmak isteyen bölgesel güçlerin karþý hamlesini ifade ediyor.
Ortadoðu’da iki karþýt dini ve siyasi anlayýþýn çatýþmasý anlamýna gelen bu bloklaþma bölgedeki her geliþmede bir þekilde karþýlýk buluyor. Bugünkü IÞÝD meselesi de buna dâhil... Ancak gerek ABD’deki gerekse diðer batý ülkelerindeki malum lobilerin propagandasý Hamas’ý ve hatta Müslüman Kardeþler cemaatini eli kanlý bir terör örgütü gibi göstermeye yönelik olarak çalýþtýðýndan Türkiye’nin veya Katar’ýn bu gruplara desteðinin batý kamuoyunda negatif etkiye yol açmasý kolay. Dolayýsýyla ABD’de yayýlmaya çalýþýlan “Türkiye ve Katar dost deðil düþman” tezinin boþ yere dolaþýma sokulmadýðýný düþünmek lazým.
Washington’daki mevcut Obama yönetiminin baþýndan beri Ortadoðu’daki sorunlarýn çözülmesi konusunda Türkiye-Katar politikalarýný desteklemesine mukabil, Obama karþýtlýðýyla temayüz eden gruplarýn Ýsrail-Suud çizgisinde duruyor olmalarý iþin bir baþka veçhesi.
“Türkiye ve Katar dost deðil” kampanyasýnýn baþlama vuruþunu bir süre önce Þimon Perez “Bu iki ülke teröre verdikleri destek sebebiyle uluslararasý mahkemelerce cezalandýrýlmalý” sözleriyle yaptý. (Perez konuþmasýnda Mahmut Abbas’ý ise teröre ve Hamas’a karþý sesini yükselttiði için övdü!) Ardýndan Almanlarýn Ýsrail yanlýsý Die Welt gazetesinde “Türkiye ve Katar bizim düþmanýmýz” baþlýðýyla bir makale çýktý.
Önceki gün de ABD Kongresi’nin Dýþiþleri alt komitesinde “Hamas destekçileri” baþlýklý bir oturum düzenlendi. Burada bazý Komite üyeleri Filistin’de Hamas yönetimine destek veren Türkiye ve Katar’ýn“dost görünümlü düþmanlar” (frenemies) olduklarýný ve cezalandýrýlmalarý gerektiðini söylediler.
Hatta Hamas’ýn desteklenmesi konusunu geçip IÞÝD’in de bu iki ülke tarafýndan desteklendiðini iddia edenler bile çýktý. Buna mukabil IÞÝD’in arkasýndaki ideolojik ve politik desteðin bir numaralý sorumlusu olan Suudilere yönelik tek bir kelime söylenmemesi de ilginçti.
Diðer yandan, Obama yönetimi IÞÝD’e karþý oluþturulmak istenen uluslararasý koalisyon içinde Türkiye’nin de yer almasý için bastýrýrken, bir diðer grubun tam da bugünlerde Türkiye aleyhine bir kampanya baþlatarak dünya kamuoyunda IÞÝD’e karþý oluþan antipatiyi Ankara’ya yöneltme çabasý içine girmesi dikkat çekici.
Bu noktada benim dikkatimi çeken küçük bir ayrýntý daha var. Türkiye’nin cezalandýrýlmasý çaðrýsý yapan Amerikalý siyasetçilerin bir bölümü Gülen Grubu’yla irtibatlý isimler. Mesela Cumhuriyetçi üye Ted Poe neredeyse cemaatin bu ülkede gerçekleþtirdiði bütün etkinliklerde yer alan biri. Sadece bu ülkedeki de deðil, uluslararasý birçok etkinlikte de boy gösteriyor. Sözgelimi cemaatin Azerbaycan’da düzenlediði ve bu ülkenin Ýsrail ile iliþkilerinin geliþtirilmesini amaçladýðý söylenen toplantýlarda, ABD’de “Gülen baðlantýlý organize baðýþçýlardan destek aldýðý” için eleþtirilere konu olan Temsilciler Meclisi üyesi Poe vardý yine. Geçtiðimiz aylarda “güneydeki sevdiðim ülke” sözleri basýna yansýyan cemaat imamý da oradaydý.
17 Aralýk operasyonunun adeta ABD ayaðýný temsil eden ve Halkbank’a iliþkin Ýran’la altýn ticareti konusundaki iddialarý uluslararasý kamuoyunun gündemine getiren Jonathan Schanzer de uzman kimliðiyle kongre oturumuna katýlýp Türkiye’ye ambargo çaðrýsýnda bulunmuþ. Zaten söz konusu alt komitenin baþkaný da o günlerdeki “Halkbank mektubu”nun imzacýlarýndan Ileana Ros-Lehtinen.
Kongre’de Türkiye aleyhine konuþan diðer isimlerin de öncelikle Ýsrail sempatizaný olarak tanýnmalarý ve Gülen cemaatinden aldýklarý baðýþlarla gündeme gelmiþ olmalarý esas itibarýyla yaþanan çatýþmanýn Türkiye ile sýnýrlý olmadýðýný, bölgedeki ve hatta dünyadaki bloklaþma çerçevesinde bir anlamý olduðunu ortaya koyuyor olmalý.
Türkiye’de Erdoðan’a karþý Gülen hareketini, Ortadoðu’da Katar’a karþý Suudileri, Ýhvan çizgisine karþý IÞÝD çizgisini destekleyen bir merkezin varlýðýný görmezseniz bazý þeyleri anlamlandýramazsýnýz.