Erdoðan’a neden oy veriyorum? Bir Türkiyeli ve Kürt olarak gerekçelerim

Kürt sorununun geleceðini tayin eden tarihsel dönemlerde, ait olduðunuz mahallenin gazabýný üstünüze çekmeyi göze alarak ortaya bir tavýr koymanýz çok kolay olmaz.

Bugün ne PKK’ye ne Öcalan’a kiþisel siyasi hesaplar üzerinden bakmanýn doðru bir aydýn tutumu olduðunu düþünüyorum. Böyle baktýðýnýzda, Öcalan’a karþýtlýðýnýz çözüm sürecine karþýtlýða veya çözüm sürecine nefrete dönüþür. Nitekim Kürt aydýnlarýnýn önemli bir kýsmý Öcalan doðru yapýyor diyemedikleri için çözüme de karþýdýrlar. Týpký Türk aydýnlarýnýn Erdoðan’a duyduklarý nefret ve karþýtlýðýn, bugün aslýnda ve özü itibariyle bir demokrasi nefretine dönüþmüþ olmasý gibi.

Tevazuya gerek yok, çözüm için savunduðum görüþlerin, büyük ölçüde doðrulanmýþ olduðunu görmek benim için memnuniyet vericidir. Ýki yýl önce Silahlarý Gömmek kitabýnda ne yazdýysam bugün o yaþanýyor.

Kürt-Türk siyasi ittifakýnýn önündeki engeller bir bir ortadan kalkýyor.

Erbil hükümetiyle kurulan ittifak, stratejik bir ittifaka dönüþtü.

Aklý baþýnda hiç kimse silah ve þiddet üzerinden bir gelecek tasavvurunda bulunmuyor.

Kürt meselesi üzerindeki askeri vesayet kalktý.

Türkiye eve dönüþleri konuþuyor.

Baþbakan Erdoðan’ýn yönettiði Türkiye’de, Kürtler bir ‘güvenlik problemi’ olmaktan çýktý.

Þimdi de, Hewlêr (Erbil) ‘in güvenlik sektörünü Türkiye’nin  yeniden inþa etmesinden söz ediliyor.

Kürtler’in aday göstermesini memnuniyetle karþýlýyorum. Ama adaylýðýn, bilhassa Erdoðan’a karþý bir siyasi atýlým gibi yaþanmasýný doðru bulmuyorum. Kürt adayýn, çözüm süreci gibi övünülecek bir süreç, üstelik Öcalan’ýn damgasýný vurduðu bir süreç varken, hiç yaþanmamýþ gibi davranmasýný yanlýþ buluyorum.

Erdoðan Kürtler’in oyunu fazlasýyla hak eden bir liderdir.

Ne yazýk ki, Kürtler her dönemde bir baþka yanlýþa inandýrýlmaya çalýþýlmaktadýr.

Þimdi Kürtler’e söylenen þudur: Selahattin Demirtaþ %10’u geçerse, yönetime ortak olursunuz!

Birkaç milyon oy daha nasýl ve kimden alýnacak bilmiyorum, ama bu anlayýþ ortaktoplumluluk anlayýþýna dayanýyor. Uygulama alanlarý, Güney Afrika, Lübnan, Fuji ve Malezya’da oldu. Irak’ta da deneniyor. Irak’ta Meclis Baþkaný Sunni, Baþbakan Þii ve Cumhurbaþkaný da Kürtler’den seçiliyor. Ama Türkiye bu örneklerden hiç birine benzemiyor. Keskin bir etnik, ýrksal  ve mezhepsel çatýþma söz konusu deðildir. Ya da vaktiyle olduysa da, þimdi, ciddi bir yumuþama sürecine girilmiþtir. Kürt partisinin, meclisteki iþlevi Kürt etnisitesi üzerinden deðil, demokrasinin kural ve kaideleri üzerinden belirlenmektedir. Siyasi haklarýn kullanýlmasýný ve demokratik sürecin gidiþatýný  Alevilik, Sunnilik, Kürtlük veya Türklükle ölçmeye çalýþmak, demokrasi dýþý bir alana savrulmak demektir. 

Erdoðan Rizeli deðil, Diyarbakýrlý olsaydý, ne deðiþirdi?

Veya Selahattin Demirtaþ’ýn  yerine cumhurbaþkaný adayý Sýrrý Süreyya olsa, ne fark ederdi?

Söylemek istediðim Kürtlerle Türklerin arasýnda geçen bir seçim deðil bu.

Dolayýsýyla, Kürtlerin siyasi rüþtünü, sayýsýný, varlýðýný ispat etmek gibi bir gerekçeyle seçime dört elle sarýlmak doðru deðil.

Nurettin Yýlmaz’ýn 12 Eylül faþist darbesinden çok az önce,  inkar politikalarý had safhadayken, ‘Kürt cumhurbaþkaný adayý’ olarak ortaya çýkmasý ne kadar doðruysa, Selahattin Demirtaþ’ýn ‘Evren oldu da ben bir Kürt olarak neden cumhurbaþkaný olmayayým’ demesi, de bir o kadar yanlýþ ve  zaman dýþý bir anlayýþtýr. Türkiye demokrasinin Kürt kimliðine koyduðu bir bariyer, bir engel  yok. Olsaydý zaten Selahattin bey Kürt kimliðiyle mecliste olamazdý. Ya da es kaza  olsa bile, Hatip Dicle ve Leyla Zana’larýn baþýna gelenler onun da baþýna gelirdi.

Cumhurbaþkanlýðý seçimi, benim için, demokrasi ve çözüm sürecinde doðru bir liderlikle ilerleme sorunu olduðu için oyumu Recep Tayyip Erdoðan’a vereceðim.

Recep Tayyip Erdoðan’ý yüzyýlda bir tarih sahnesine çýkan liderlerden biri olarak gördüðüm ve  2023’lü yýllarýn Türkiye’sini onsuz düþünemediðim için oyumu ona vereceðim.

Recep Tayyip Erdoðan’ýn, her kimlikten her inançtan insanýn arkasýnda güvenle duracaðý bir lider olduðuna inandýðým için ve o bu inancýmý þimdiye kadar boþa çýkaran hiçbir þey yapmadýðý için oyumu vereceðim

Erdoðan, bu ülkenin,  iki yüzyýldýr yerlerde sürünen kendine güven duygusunu yeniden inþa edip yaþattýðý ve Batý Oryantalizmine karþý baþkaldýrmanýn erdemini ve ahlaki önemini bana yeniden hatýrlattýðý  ve Batý’nýn istediði ‘Ýyi Türk’ olmadýðý için oyumu ona vereceðim.

Bunlar benim oy vermemin bir Türkiyeli olarak gerekçeleri.

Ama illaki bir Kürt olarak kendime gerekçe arayacak olsam, iki saðlam gerekçem daha var:

Çözüm sürecinin, Türk-Kürt kardeþliðinin yeniden inþasý için, ve iki yüzyýla uzanan

Kürtlerin haklý mücadelesinin en büyük kazanýmý olan Hewlêr’in yani Erbil’in geleceði ve güvenliði için oyumu Erdoðan’a vereceðim.