Erdoğan’a sahip çıkana da bak!

Mısır heyeti Türkiye’ye döndü... “Darbe yönetimini” ziyaret eden ilk heyet olara tarihe geçti.

Bu tarihi ziyarette neler konuşulduğunu dün yazmıştım.

CHP, 3 Temmuz sürecine (yani darbeye) destek veriyordu, Mısır halkının tercihlerine (yani Tahrir’de toplanıp Sisi’ye konfeti yağdıranların darbe taleplerine) saygılıydı.

Biz de böyle bir jest bekliyorduk CHP’den.

Şaşırmadık.

Bizi şaşırtan, asıl, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun, dönüşte yaptığı açıklama oldu.

Mısırlılar, Türkiye yönetimi hakkında öyle ağır laflar etmiş ki, Loğoğlu’nun kanına dokunmuş... “Müdahale etmek zorunda kaldık” diyor Faruk Bey...

Kendisi anlatsın: “Biz Mısır’da Adalet ve Kalkınma Partisi’ni şikayet etmedik. Mısırlılar şikayet etti, o kadar ağır ifadelerle şikayet ettiler ki bir iki defa müdahalede bulunduk. ‘Bunu yapamazsınız, biz nasıl Türkiye olarak, CHP olarak sizin siyasi şahsiyetlerinize kurumlarınıza saygı gösteriyorsak, siz de görüşlerini ne kadar eleştirirseniz eleştirin Türkiye deki siyasi şahsiyetlere, Başbakan’a ve kurumlarımıza sizden de aynı saygıyı bekliyoruz’ dedik. Buna da razı olmadığımızı gösterdik.”

İnsanın, “E, bravo” diyesi geliyor.

Faruk Bey, böyle bir müdahalede bulunmuşsa, çok iyi etmiş.

Fakat bu, bana kalırsa, yalnızca Faruk Loğoğlu’na mahsus bir müdahale yahut “iyilik” girişimi gibi duruyor. CHP’nin kurumsal olarak böyle bir hassasiyet içinde olduğunu söylemek zor...

Hele genel başkan?

Genel başkanda bu hassasiyetin milyonda biri bile yok.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan, İsrail’den heyet ağırlayıp, “Bizimle çalışın. Bizim iktidarımızda çok daha rahat edeceksiniz” diyorsun.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan, Neo-Con’lara ve İsrail lobisine elçi gönderip, “Bu Başbakan ilişkilerimizi bozdu. Bize oynayın...” diyorsun.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan yabancı gazetelere ve dergilere demeç verip, “Türkiye’de diktatörlük var” diyorsun. Hangi diktatörün sülbünden geldiğine de bakmıyorsun.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan, eli kanlı diktatör Esat’a heyet gönderip hatıra fotoğrafı çektiriyorsun. “Bu Tayyip var ya... Bizi bu duruma getirdi!” diye şikayet etmeyi de ihmal etmiyorsun.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan Merkel’e ve AB üyelerine mektup gönderip, “Bu Başbakan diktatör, Türkiye’de faşizm var” diyorsun.

Başbakan’ı Mısırlıların ağır eleştirilerinden koruyorsun, iyi ediyorsun da...

Öte yandan Maliki’ye koşup, ülkeni şikayet ediyorsun.

Mısır’da gösterdiğin hassasiyeti, neden Avrupa’da ve sair kıtalarda göstermiyorsun?

Peki, bu ziyaretin hiç mi olumlu bir yanı yok?

Olmaz mı?

İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, TRT muhabiri Metin Turan’ın serbest bırakılmasıyla ilgili “girişimlerde bulunduklarını” söylüyor ki, bu konuda başarı kaydederlerse, ilk kez doğru dürüst bir iş yapmış olacaklar.