Polisin Taksim Gezi Parký’ndaki protestoculara ilk müdahalesi korkunçtu ve sýrf bu müdahaleyi tel’in maksadýyla nümayiþ tertipleyenler yerden göðe kadar haklýydýlar.
Nitekim Ýçiþleri Bakanlýðý gereðini yaptý; aþýrý güç kullanýmýyla ilgili soruþturma açtý.
Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç da o müdahale için hükümet adýna özür diledi.
Bu bahis, en azýndan yukarýda mezkûr soruþturma neticeleninceye kadar, kapanmýþ olmalýdýr.
Polis þiddetini protesto olarak baþlayan protestolarý bu þekilde izah etmek artýk mümkün deðil.
Zaten bazý gruplarýn polise ve kamu malýna uyguladýklarý þiddet, polisin Taksim’de protestoculara uyguladýðý þiddeti gölgede býrakmýþ bulunuyor.
Polise, kamu malýna ve protestoculardan farklý düþünenlere uygulanan þiddet...
Bunlara, baþörtülü hanýmlarýn tahkir edilmesi, bir caminin birahaneye çevrilmesi, duvarlara ve kaldýrýmlara “O.çocuðu...” yazýlmasý gibi alçaklýklarý da ilave edelim.
Sözkonusu gruplar polis olsaydýlar, hükümet olsaydýlar, devlet olsaydýlar, kan gövdeyi götürürdü.
Demokratlýk ve anti kapitalistlik iddialarýna inanýp bunlarla omuz omuza yürümeyi, bunlarýn manipüle edip enstrüman olarak kullandýðý “hareket”te yer almayý kendilerine yakýþtýran arkadaþlarýmýn akýllarýna þaþýyorum.
Uluslararasý sistem lortlarýnýn bu “hareket”e verdikleri muazzam desteði ise hiç þaþýrtýcý bulmuyorum.
Sýradan bir Kýzýl Tugaylar sempatizaný elbette bilmezdi, ama bu örgüt kapitalizmin ve dahî faþizmin aða babasý olan P2 Mason Locasý’na taþeronluk hizmeti veriyordu; Ankara’da baþbakanlýða yürüyen komünist gençler de elbette bilmez, ama onlar da kapitalist ve dahî emperyalist aða babalarýn eline oynuyorlar.
Türkiye’yi postkolonyalizm aygýtý ÝMF’nin pençesinden kurtaran ve faiz lobisinin tepesine binen Recep Tayyip Erdoðan’a sövdükçe, Türkiye’yi karýþtýrdýkça, kanlý hadiselere yol açtýkça, uluslararasý sistem lortlarýnýn yüzlerini güldürüyorlar.
Türk Lirasý’nýn deðer kaybettiði, Ýstanbul Borsasý’nn çalkalandýðý, Türkiye’nin kredi notunun düþürülmek üzere olduðu haberlerini nasýl da iþtiyakla veriyor Batýlý haber ajanslarý!
Ve Erdoðan’ýn azgýn bir diktatör gibi hareket ettiðine iliþkin görüþleri nasýl da öpüp baþlarýnýn üstüne koyuyorlar!
“Þimdi intikam zamaný” diyorlar adeta; Ortadoðu, Afrika ve Balkanlar’da kendi baþýna iþler çevirmeye cüret eden, Avrupa’daki iktisadi krizi Türkiye kapýlarýndan geri çeviren, uluslararasý sistem lortlarýnýn önünde bazý eski Türkiye liderleri gibi el pençe divan durmak þöyle dursun onlarý pervasýzca azarlayabilen, ekonomiyi güçlendirerek ve Kürt meselesini hal yoluna koyarak emperyalistlerin Türkiye’deki manevra kabiliyetini kýsýtlayan Erdoðan ve AK Parti’den intikam zamaný!
Ziraat Bankasý’nýn, Bosna-Hersek’te Sýrplarýn kontrolündeki bölgelere geri dönerek o bölgelerdeki demografik ve dolayýsýyla siyasi yapýyý lehlerine çevirsinler diye Boþnaklara faizsiz kredi vermesinden tutun da, Erdoðan-Davutoðlu ikilisinin Somali’yi sömürgecilere yar etmemek için verdikleri destansý mücadeleye kadar pek çok þey, Batý’nýn “Gezi Parký Hareketi”ne verdiði destekle doðrudan ilgilidir.
“Hareket” diyorum, ama ortada “Cumhuriyet Mitingleri”ndeki gibi belli baþlý bir hareket yok.
Protestoculardan kimi “Aðaç” diyor, kimi “devrim”; kimi “Atatürk” diyor, kimi “bira”... Bu kargaþada açýk ve seçik olan tek þey, Erdoðan’ýn temsil ettiði her þeye -baþta dindarlýða- diþ bileyen ve O’nu seçim sandýða gömme umutlarýný çoktan kaybeden kesimlerin “Gün bu gündür” diyerek müthiþ bir intikam hýrsýyla kaosa oynadýklarý, uluslararasý sistem lortlarýnýn da onlarý baðrýna bastýðý gerçeðidir.
***
Üç kiþi öldü.
“Birkaç ölü olsa ne güzel olur” diyen Ulusal Kanal spikerinin temsil ettiði güruh kýna yaksýn.
Biz ölülerimize Rahmet-i Rahman diliyoruz.
Bu da geçer Yâ Hû.